16.

2.9K 161 42
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Tırnağını dişleriyle kemirirken siteyi tekrar yeniledi.
Hâlâ iki sınavının sonuçlarını görüyordu.
Yatağında geriye yaslanıp nefesini tutarak odasına bakındı.

Cuma günü rehber hocası bütün sınav sonuçlarının pazar günü siteye yükleneceğini söylemişti.
Erkin ise, sabah kalktığından beri ara ara siteye giriyordu.
Ve öyle yoğunlaşmıştı ki buna, odasının karardığını ve dışarıdaki çocuk seslerinin azaldığını yeni yeni fark ediyordu.

O sınav sonuçlarının kötü olduğunu bilsede minik bir umut kırıntısı vardı iyi olacağına dair.
O umut kırıntısı da onu rahat bırakmıyordu.

Odasının kapısı iki defa tıklatılıp açıldı.
Kafasını yavaşça o tarafa çevirdiğinde kardeşini gördü.
Kendisini odadan içeriye sokmuş dudaklarını kemirerek elleri arkasında abisine bakıyordu.

Erkin,ne var dercesine başını yavaşça  salladı.

"Yemek yiyeceğiz abi. Gelecek misin?"

"Evet gelirim birazdan"

Kardeşi gülümseyip arkasını dönerek odadan çıktı.
Aynı anda da elinden bırakacağı telefon titredi.

0944.......:
Sınavlar nasıl?

Gelen mesajla kaşları çatılırken hiç 'kimsiniz' demekle falan uğraşmayarak engelledi numarayı.
Ardından hızlıca siteye girip elleri titreyerek bilgilerini yazdı.
Bir elinin tırnaklarını kemirmeye devam ederken diğer eli titreyerek telefonu tutuyordu.

Sınav sonuçlarının olduğu ekran açıldığında hızlıca göz gezdirdi.
Ortalamanın altında olan notlarına bakarken ağzındaki tırnağı sertçe ısırdı.
Acıyan parmağını geri çekip dudaklarını büzerek ekrana baktı.

Neredeyse hepsi çok düşüktü.
İkinci dönem bu notlar asla düzelmezdi.
Acır belki hocalar biraz yükseltir notlarını desede, olmamıştı.

Gözleri istemsizce dolarken bulanık gördüğü telefonu yatağına koydu.
Oflayarak başını yukarıya kaldırıp gözlerini kapattı.
Her şeye ağlamayı sevmese de o buna engel olamayarak ağlamaya başladı.

İçeriden kardeşi seslendiğinde gözyaşlarını hızla silip odadan çıktı.
Mutfağa girdiğinde annesiyle kardeşi yemeklerini yiyordu.
Ses çıkarmadan boş olan sandalyeyi çekip oturdu.
Önündeki boş kaseye çorba koyarken gözleri annesine değdi.
Ona bakıyordu.
Hemen gözlerini çekip yemeği ile ilgilendi.

"Ağladın mı sen?"

Çorbasını yutup çenesinden akan çorbayı eliyle sildi.
Başını fazla kaldırmadan cevap verdi.

"Hayır"

"Hah,ağlamışsın. Neden ağladın? Hangi basit bir sebep ağlattı benim yavrucuğumu?"

Erkin, elindeki kaşığı sıkarken sabırlı olmak için zorluyordu kendini.
Ona sorsun ilgilensin diye sesini bilerek üzgün çıkarmıştı. Ama bu şekilde değil. Alaycı konuşmasını duymak istemiyordu.
Onun başını okşasın ne olduğunu sorsun,yardımcı olsun istiyordu.

Yine boşuna heveslenmişti.

"Ağlamadım dedim!"

Sesi bu sefer durgun değil tok canlı çıkmıştı.

"A-abi ama ağlıyorsun?"

Bu ses onun için son radde olurken dayanamayarak elindeki kaşığı çorba kasesine fırlatıp sinirle kardeşine baktı.
Sıcak çorba masa örtüsüne,etrafa saçılırken yüzüne de bir kaç damla gelmişti.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin