46.

1.3K 103 20
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
19 bine yaklaştık. Aslında yazmazdım ama kitap bittiğinde gelir bakarım. Derim sonra 'vay be 19 bin okunma' diye...
.

Yorgunlukla esneyip başını sağa sola yatırdı.
Sonunda bir okul günü daha bitmişti onun için.

Astığı ceketini üzerine geçirip,telefonunu cebine koydu.
Masadaki kapalı çantasını eline alıp odasından çıktı.
Ardından kapısını kilitledi.
Temiz zemine, güzel kokan koridora şöyle bir bakıp, odasının dibinden ayrıldı.
Tok ayakkabısının sesleri sessiz kata,ses olurken merdivenleri indi.

Kimse yoktu.
Öğrenciler ve öğretmenler bir saat önce okuldan ayrılmıştı.
Bir iki hizmetli vardı okulda ve şuan onlarda görünürde yoktu.

Müdürlük böyleydi işte. En son sen çıkıyordun.
Semih hoca ne kadar herkesden erken çıksada,Nedim bunu yapamıyordu.
Yediremiyordu.
Tonla iş varken,'dur bunları da yarın hallederim' diyemiyordu.
Bir günde ne kadar yorulması gerekirse o kadar yoruluyordu.

E haliyle bu işler de okul bitiminde anca bitiyordu.
Gerçi müdür değilken de çok fazla işi vardı.
Sadece o zamanlar hemen bitiriyordu.
Şimdi dalgındı. İşlerinin bitme vakti uzuyordu.

Boş koridoru geçip son merdivenlere geldi.
Son kattaki yerleri silen kadına kısaca bir 'kolay gelsin' diyip bahçeye çıktı.
Bahçe merdivenlerini inerken yakıcı güneşe gözlerini kısmıştı.

Havalar ısınıyordu yavaş yavaş.
Ama hâlâ bir perde uçuran, ağaç yapraklarını sallandıran esinti vardı.

Arabasına binip üzerindeki ceketi çıkardı.
Fazla olmuştu.
Bahçe kapısından arabasını geçirtip dün gittiği eve doğru sürdü.

Evet, dün de gitmişti.
Çünkü mesajına yine cevap alamamıştı.
Sadece karşılık olarak iki boş tik almıştı.
Bu gerçekten onu endişelendirirken evinin önüne gitmişti.

Arabada durup izlemişti ilk.
Çocuğu göremeyince geri gitmişti.

Arabayı ağaçlık alanın olduğu yere çekti.
Güneş yavaş yavaş kayboluyordu.
Sokak lambaları açılmıştı. Karanlık bir hava olmadığı için etkisizdi.
Ellerini direksiyona koyup ofladı.

Çıkması lazımdı artık.
Görünmesi lazımdı kendisine.

Görünmemişti.
Oturduğu evin pencerelerinden dışarıya hiç ışık yansımamıştı.
Ölü gibiydi ev.
Kararmıştı her yer.
Sokaklarda artık sokak lambalarının ışığı patlamıştı.

Yutkunup saatine çevirdi gözlerini.
On'a gelmişti saat.

Bir korku sararken bedenini, arabasını çalıştırdı.

...

Gözlerini,gece açtığı pencere yüzünden rahatlıkla duyulan kuşların ciklemeleriyle araladı.

Kuruyan dudaklarını yalayıp gerindi.
Yatakta oturur vaziyete gelip uykulu yüzüyle odada dolandırdı gözlerini.
Hiç uyanmak istemiyordu.
Sürekli uyuyası,hiç bir şeyi düşünmeyesi vardı.
Diğer odalardan konuşma sesleri gelirken oturduğu minderden bedenini kaldırdı.

Yatak örtülerini toparlayıp dolaba yerleştirdi.
Ardından buraya geldiğinde giydiği kıyafetleri giyindi.
Giyinirken de içinden 'keşke tepki koymaya çalışmak yerine, kıyafetlerimi toplasaydım' diyordu.

Odadan çıkıp herkesin bir kullandığı lavaboya girdi.
Elini yıkayıp,Sait'in kullan dediği yüz temizleme jelini eline aldı. Bir pompa avucuna sıkıp ıslak ellerini birbirine sürttü.
Ardından yağlı yüzüne ovalayarak jeli yedirdi.
Yüzünü de bol suyla yıkayıp havluyla kuruladı.

Gözyaşları Da Durur-GayWhere stories live. Discover now