17.

2.9K 159 19
                                    

Merhaba.
İyi okumalar
.
.
.
.

Yağmurlu bir sabahta,okuldan içeriye koşarak giren öğrencilerini odasından izliyordu Nedim.

Kimi şemsiyesiyle bahçede dolanırken,kimi kitaplarını başının üzerine koyup dışarıda arkadaşlarıyla takılmaya devam ediyordu. Kimi ise ellerini anlında üst üste birleştirmiş okula doğru yürüyordu.

Okula hiç girmeyip el ele tutuşarak karşıdan karşıya geçen öğrencilerini izlerken gözüne takılan kişiyle cama biraz daha yaklaştı.
Yine siyahlar içinde okula doğru geliyordu. Yüzünü görmüyordu ama o olduğunu biliyordu. Tahmin edebiliyordu..

Hızlı hızlı okuldan içeriye girdiğinde aynı anda o da geriye çekilmiş, masasına doğru yürümüştü.
Eline masa başı telefonu alıp bugün Erkin'in ilk dersine girecek olan hocayı aradı.
Biraz mırın kırın eden hocayı 2 dakikada ikna edip, telefonu kapattı.

Masaya dirseklerini yaslayıp ara ara baktığı telefonunu eline aldı.
Öğrencisinin yazdığı cümleleri bir kere daha okurken dişlerini dudağına geçirmişti.

...

Evin kapısından dışarı attı kendini hızla.
Dersinin başlamasına az bir zaman kalmıştı.
Koşa koşa merdivenleri inip dış kapıdan çıktığında havanın soluk ve dumanlı gibi olduğunu gördü.
Bu onun olan enerjisini de çektiğinde arkasında kalan kapıyı kapattı.

Ellerini ceketinin cebine soktuğunda,yanma hissiyle hızla geri çıkarttı.
Elini havaya kaldırıp durumunu kontrol etti. İçi acırken eline yavaş yavaş üfleyerek yoldan karşıya geçti.
Çizdiği derisinin durumu hiç iyi değildi.
Gece battaniyenin tüyleri kan sızan elinin üzerine yapışmıştı.
Yıkasada üzerindeki tüyler hâlâ vardı.
Mikrop kapmış olabileceğini düşünüyordu elinin.
Sabah kalktığında elinin durumunu daha net görebilmişti ve bu midesini bulandırmıştı.

Annesi yarasını görür de sorgular sanıyordu,ama uyandığında hem kardeşi ile birlikte evde yoktu hemde okula geç kalıyordu. Aceleyle ne yaptığını bilmeden de elini yüzünü yıkayıp üzerine bir şeyler geçirmiş dışarı çıkmıştı.
Bu yüzden de yarası hâlâ açık duruyordu.

Etrafa bakarak yürürken yüzüne düşen damla ile bir gözünü kısıp havaya baktı. Bakmasıyla peşpeşe yağmur damlaları yüzüne düşmüştü.
Ceketinin koluyla ıslanan yüzünü silip koşar adımlarla yürümesine devam etti.
Fazla uzun sürmeden okul binasının bahçesine gelmişti.

Islak merdivenlerden hızlı hızlı çıkıp binaya girdi.
Sınıfına doğru yürürken zil çalmıştı.
Karşısından gelen üç öğretmeni göz ucuyla görsede pek takmadan sınıftan içeriye girdi.

Sırasına kalemliğini koyup,defterlerini çıkartırken nöbetçi öğrenci sınıftan içeriye girdi.
Kız,sınıf defterini masaya bırakıp etrafa baktı.Ön sırada oturan iki öğrencinin yanına yürüdü.

"Erkin bu sınıfta mı?"

"Benim. Ne oldu?"

Nöbetçi,kızlardan gelecek cevabı arka sıralardan duyunca kafasını kaldırıp sesin geldiği tarafa baktı.

"Heh. Müdür yardımcısı seni çağırıyor odasına"

"Tamam"

Kız kafasını sallayıp sınıftan çıktığında Erkin,ona bakan öğrencilere öylesine göz ucuyla baktı.
Çantasının açık fermuarlarını kapattıktan sonra ayağa kalkıp sınıftan çıktı.
Ceketinin kol kısımlarını aşağıya çekip yürümeye devam etti.

Neden çağırdığını çok iyi biliyordu hocasının.
Korkuyordu biraz. Ve heyecanlıydı.

Odasının önüne geldiğinde derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.
Hocasının sorduğu soruları geçiştirecek ve onu cevaplarıyla bıktıracaktı.
Bu sayede beş dakika anca aynı odada kalacaklardı.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin