47.

1.3K 96 28
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Oturduğu sandalyeye iyice yaslanıp, kollarını birbirine doladı.
Burnuna toprağa karışmış yağmur kokusu gelirken,kafasını eğmesiyle bir ucu görünmeyen gökkuşağını gördü.
Silik bir görüntüsü vardı.
Tamamen bütün renkleri yoktu.

Yağmur damlaları hızını arttırdığında, gözlerini tek renk bulutlara çevirdi.
Sonra balkon demirine seslice çarpan damlalara baktı.
Ve mermerdeki yağmurdan nasibini alan çiçeklere.

Kalın yapraklara, açmış çiçeklere çarpıp toprağına karışan damlaları izlerken kaşlarını çatmıştı.
"Çiçekleri çekelim mi? Çürür."

Sait,elindeki yarısına geldiği sigarasının parmaklarıyla çıplak dizini kaşırken kafasını iki yana salladı.
"Aylardır havalar bu şekilde. Bu bitkiler de iki yıldır burada. Bir şey olmuyor."

Kafasını sallayıp, telefonuna geri dönen adamdan gözlerini çekti ve tekrar yağmura baktı.
Kahvaltı yaptıktan bir saat sonra yağmur yağdığını görmüşlerdi.
Bu hava uykusunu getirsede,Sait'in ısrarıyla balkona çay demleyip çıkmışlardı.
Ve yarım saattir de buradalardı.

Yanındaki adamın çayı çok sevdiğini fark etmişti.
Çünkü kahvaltıda çok fazla çay içmiş olmasına rağmen tekrar içesi gelmişti.
Kendisi pek sevmese de onunda buraya geldiğinden beri içtiği çayların haddi hesabı yoktu.

Yağmurdan nemli gibi hissettiren üzerindeki tişörtü havalandırdı.
Üzerindeki tişört ve eşofman yanındaki adamındı.
Kendi kıyafetleri makinedeydi.
Dün duş aldığında mecburen kirli sepetine koymak zorunda kalmıştı.

Dudaklarını yalayıp,elini kaşınan göz altına sürttü.
Yaraları arada tatlı tatlı kaşınıyordu.
Eli yarasının üzerinde dururken düşüncelere daldı.

Geldiği günden beri bir defa bile yüzü hakkında bir şey sormamışlardı.
Fazla dikkat çekmiyor dese, mümkün değil.
Bilmiyordu belki de,ona kötü hissettirmek istemiyorlardı.

Ya da belki,annesi bu yaraların neden olduğunu babasına söylemişti.
Babası da eşine söylemişti.

Düşüncelerinden çıkıp yanındaki adama döndü.
Bazı soruları sormak istiyordu.
Merak ediyordu çünkü.

"Sen çalışmıyor musun?"

"Hayır." Sigarasını tablaya bastırıp, küçük boydaki termosu eline aldı.
Balkonda oldukları için çayı termosa aktarmışlardı.

"Neden?"

"Koca parası yemek daha iyi olduğu için"
O gülümserken,kendisinin de kafasındaki soru işaretleriyle dudakları gerilmişti.

"İyiymiş. Peki nasıl tanıştınız?"

Sait,gülümseyip elindeki dumanı tüten çayı masaya koydu.
Sandalyesini ondan tarafa çevirip çayına ellerini sardı.

"Kafede tanıştık. Akşamdı.Tam olarak hangi gün olduğunu bilmiyorum. Ama akşam ve çok sıcaktı hava. Bende serin bir şeyler içmek için kafeye gelmiştim. Her yer tıklım tıklım olduğu için ve bende ikili bir masaya geçtiğim için baban yanıma oturmak zorunda kaldı. İlk hiç birbirimizle ilgilenmedik. Baban sonra bir konuşma başlattı. Öyle konuşmaya devam ederken birbirimizden etkilenmiştik. Sonra yakınlaştık saat ilerledikçe,ayrılmamıştık. Kafeden çıktıktan sonra bile. Bundan da yararlanarak evime gelmesini söyledim. Böyle. Klasik bir tanışma."

Kafasını salladı Erkin hafifçe.
"Evli olduğunu biliyor muydun?"

"Hayır." Masaya bakarken uzaklara dalıp gülümsedi.
"Geceyi beraber geçirdiğimiz sabahı baban gitmişti. Bende pek üzerinde durmadım ama etkilenmiştim işte. Aklıma arada geliyordu. Kısa bir süre sonra tekrar karşılaştık. Biraz dalgındı. Üzerinde durmadım. Devam ettik, buluşmaya,konuşmaya,gecelerimize. Sonra bir gün evli olduğunu ve iki çocuğunun olduğunu söyledi bana. Daha yeni yeni bir ilişkiye başladığımız için bununda üzerinde durmadım ama ayrılmak istediğimi söyledim. Kabul etti,ama nasıl kabul etmeyse artık sürekli peşimdeydi. Bu beni ona bağladı. Bir gün ağlayarak benden uzak durmasını söyledim. Ama aşık olduğunu söyleyip bırakmıyordu. Ve ben gerçekten aşık olduğunu gözlerinde görmüştüm."
Nefeslenip,onu can kulağıyla dinleyen çocuğa baktı.

Gözyaşları Da Durur-GayWhere stories live. Discover now