bölüm 4. etkileşim

5.5K 499 421
                                    

"Hey, Taehyung."

"Geliyorum hocam."

Hızlıca elimdeki çadırları okul otobüsüne bırakarak çoğrafyacının yanına gitmiştim. Fakat yanında Jungkook'u görünce birden gerilivermiş ve kalbimin sesinin duyulmaması için (çünkü çok şiddetli olduğuna eminim) dua ediyordum.

"Jungkookla beraber 1 ve 7 arasındaki çadırları her gece kontrol edeceksiniz, aksi takdirde iyi şeyler olmaz."

Onaylar biçimde başımızı sallayınca konuşmaya devam etti;

"Siz okul otobüsünün önünde bekleyin size verilen isimleri alın sadece otobüse, ben şimdi gidiyorum hadi koçlarım güveniyorum size."

Başımı sallayıp otobüse doğru yürürken kolumdan tutarak beni kendine çeviren Jungkook yüzünden az daha kalp krizi geçiriyordum. Bütün vücudum alev alev yanarken sakin olmaya çalışıyordum fakat tanrım ben bu anı uzun zamandır bekliyordum! O kadar yakınımdaydı ki şuracıkta öpebilirdim onu.

"Taehyung bana yazdığında seni terslediğim için üzgünüm, o ara çok yazan vardı kusura bakma lütfen."

Önümde tatlı suratıyla benden özür dileyen Jungkook dururken nasıl olur da ona kaba davranabilirdim ki?

"Sorun değil Jungkook."

Konuştukça batacağımı bildiğim için en iyi cevabı verdiğimi düşünerek otobüsün kapısına doğru yürüyordum. Jungkook arkamda olduğu için o kadar stresliydim ki kendi ayağıma takılıp yere düştüm. Allah gerçek anlamda belamı veriyordu. Jungkook hemen elini uzatıp beni kaldırırken rezillikten yanaklarımın yandığını hissediyordum. Jungkook hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışsa da dudaklarını birbirine bastırması içinden kahkaha attığının kanıtıydı. Ne rezil kepaze bir insandım ben ya şu an yerin dibine girip bir daha hiç çıkmasam mükemmel olurdu.

"Jungkook lütfen zorlama kendini ve gül."

Utançtan yerin dibindeydim çünkü karşımda gülmemek için zor duran sevdiceğim vardı.

"Ya hayır ne alaka?"

Ağzını açar açmaz gülerek sorduğu soru sonrasında hemen elleriyle ağzını kapatmıştı.

"Of ya Jungkook, sen de gül herkes gülsün rezilliğime."

"Ya Taehyung bilerek olmadı."

"Sus zaten rezil hissediyorum."

Hızlıca otobüsün yanına gitmiştim. Jungkook da gelmiş kapının diğer tarafında duruyordu. Hiç konuşmuyorduk ve bu konuyu unutana kadar da konuşmak istemiyordum. Gelenlere isimlerini sorarak içeri alıyorduk, eğer isimleri burada yoksa diğer otobüse gönderiyorduk. Ne Jimin ne Yoongi ne de Seokjin buradaydı. Şanssızlığım yine üstümdeydi. Görevli hoca da gelince otobüse binmiş ve en öne Jungkookla beraber oturmuştuk.

"Seninkiler burada mı?"

Jungkook'un sorduğu soruyla ona doğru dönmüş ve hayır anlamında başımı sallamıştım.

"Ya seninkiler?"

"Hoseok arkada fakat listede adı yoktu nasıl oldu da geldi gram fikrim yok."

"Biraz ürkütücü."

"Kendisi de öyle."

Fısıldayarak söylediği şeye gülmeye başlamıştım ve ben gülünce o da gülmüştü.

"Seni hatırlıyorum Taehyung, saçların çok güzeldi hatta seni kıskanıp sarı yapmıştım."

Şaşkınca kaşlarımı kaldırmış ve fark etmeden onun yanında rahat hissetmeye başlamıştım. Biliyordum işte o bir orospu çocuğu değildi mütevazi bir beyefendiydi.

platonic my love [taekook + texting]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora