bölüm 1: selam sekerim ;)

15.6K 699 771
                                    


ilk bölümün düz yazı olduğunu söyleyeyim diğerleri texting

iyi okumalar<3


"Taehyung? Dinliyor musun beni?"

Jimin'in sesiyle kendime gelmiş ve ağzımın suyu akana kadar baktığım çocuktan, Jungkooktan gözlerimi çekerek karşımdaki huysuz arkadaşıma yani Jimin'e odaklanmıştım.

"Ha? Evet evet, dinliyorum tabii."

Jimin gözlerini devirirken başını iki yana sallamış ve beni onaylamadığını belli ederken kollarını önünde bağlamıştı.

"Jungkook'u dikizliyordun, yine."

"Ne yapayım, bugün çok güzel giyinmiş."

Gözlerimi yine karşıdaki Jungkook'a çevirmiş ona bakarken bir insan her haliyle nasıl mükemmel olabilirdi ki diye düşünüyordum. Arkadaşlarıyla beraber en sevdiği içecek olan muzlu sütü içiyor, arada o sevimli gülüşünü sergiliyordu. Daha önce onunla hiç konuşmamıştım, ama o kadar çok istiyordum en büyük hayallerimin listesinde ilk sırada bile olabilirdi. Fazla arkadaşı yoktu ama buna gerek yoktu zaten. Çünkü okulun en popüler grubuyla takılıyordu. Gerçekten çok yakışıklı birisi olduğu için herkesin gözü onun üzerindeydi. Diğer playboylardan tek bir farkı vardı, o insanların duygularıyla oynamazdı. Zaten yaklaşık bir yıldır ilişkisi vardı ve birbirlerini de çok seviyorlardı. Bu biraz canımı yakıyor olabilirdi ama sonuçta beni sevmesi gibi bir düşünceye hiç girmemiştim.

"Yapma Taehyung ona her baktığında üzülüyorsun, görüyorum bunu."

Sandalyede dik konuma gelip Jimin'e dönmüş ve gayet ciddi bir biçimde yüzüne bakıyordum. Jimin bunu her gün her saat söylüyor ve onun sözleriyle Jungkook'a olan aşkımın biteceğini sanıyordu.

"Onunla arkadaş olmak için götümü bile veririm."

"He amına koyayım sonra gelip sana sevgilisini anlatsın, ağlayıp dur."

"Varya ona da razıyım."

Jimin derin bir nefes alarak önce aşık olduğum çocuğa ardından da bana bakmıştı. Beni üzgün görmekten nefret ediyordu, biliyordum fakat elden ne gelirdi ki?

"Of geri zekalısın sen."

Dil çıkararak umrumda olmadığını belli eder bir yüz şekliyle masadan kalkmıştım. Jimin'i arkamda bırakıp kafetaryadan çıkmışken sıcak havaya beni terlettiği için sövüyordum.

"Şimdi eve gidip duş almalıyım of."

Kendi kendime söylenirken Jimin çoktan yanıma gelmiş ve tshirtümü çekiştirerek beni yavaşlatmaya çalışmıştı.

"Seni eve bırakayım ben sevgilimle sinemaya gideceğim."

"Ay aman iyi ki sevgilin var, resmen hava atıyorsun."

Arabanın yanına varmış olduğumuzu fark edip on koltuğa oturmuştum, Jimin de sürücü koltuğuna binmişti.

"Senin gibi platonik dolanmaktan iyidir."

Jimin bazen fark etmeden beni çok fazla kırıyordu, aşk konusunda herkes gibi benim de kalbim hassastı. Sevdiğim çocuğun bana karşılık vermesi varken kim isterdi ki platonik olmayı? Fakat beni sevmesi imkansızdı.

Yol boyu konuşmamıştım ki zaten on beş dakika var ya da yoktu ve Jimin de konuşmak için can atmıyordu. Binanın önüne geldiğimizde Jimin arabayı durdurmuştu ve ben de tripli olduğumu belli ederek inmiştim. Binaya girdiğimde çantamı omzumdan indirmiş ve içindeki anahtarı bulmaya çalışmıştım. Anahtarı bulduğumda çoktan evimizin kapısına gelmiştim. Anahtarı tam bir saat kapının deliğine sokmaya çalışmış ve sonunda başarılı olmakla beraber küfür ağzımdan kaçmıştı.

platonic my love [taekook + texting]Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu