2.5

6.2K 899 984
                                    

Seungmin acıyan gözlerini açtığında koltukta uyuyakaldığını fark etmişti, elindeki fotoğrafı kenara bırakıp elinden destek alarak doğrulmuş ve L koltuğun diğer ucunda sessizce oturan Chan'ı bulmuştu gözleri.

Ona bir şey demedi, muhtemelen günlerdir uyumuyordu ve yine uyumamıştı. Yerinden kalkıp üstündeki hırkayı çıkardı ve kısa kollu tişörtü ile kaldı, ilerleyip önce karanlık evin perdelerini açmış hatta ek olarak birkaç camı da açarak içeriye temiz havanın girmesini sağlamıştı.

Ne yapılır bilmiyordu ama ben onun yerinde olsaydım, Chan benim için ne yapardı diye düşününce hayata pozitif bakmayı öğreniyordu. İçerisi az da olsa canlılık kazanırken ilerleyip banyoda elini yüzünü yıkamış ve geri dönüp çantasından çıkarttığı bantla Chan'ın yanına oturmuştu.

Chan'ın sol bileğinde tek kesik varken, Seungmin'in iki bileğinde de aynı izden vardı. Bileğini öptü önce Chan'ın, bu hareketi ile Chan'ın bakışları ona döndüğünde Seungmin yapıştırmak için getirdiği bantı kullanmadı ve kenardan aldığı ıslak bir mendille bant izlerini silip bileğini açıkta bıraktı.

Aynısını kendi bileklerine de yapmış sonra da kısık sesle "Günaydın," diye mırıldanmıştı. Chan'ın yüzüne baktı ve konuştu beklemeden. "Elini yüzünü yıka, ben de kahvaltı hazırlayayım."

Chan reddetmedi, reddetmeyeceğini Seungmin de biliyordu çünkü ne olursa olsun o Chan'dı, ümidini kesip çaresizce oturmak yerine yaşamaya devam edecekti.

Seungmin kahvaltı hazırlamış, ikisi sessizce ettikleri bir kahvaltıdan sonra "Chan," demişti Seungmin. "Odanı görebilir miyim?"

"Göstereyim. Liseli Chan'a ait olduğu için karmaşık bir yapısı var."

"Teknik olarak ben de liseli olduğum için..."

İkisi üst kata çıktıklarında Chan eski odasının kapısını açmış ve eski dünyasını Seungmin'e göstermişti. Beyazdan oluşan bir odaydı, kenarda bir gitar hatta en köşede bateri seti vardı.

Çalışma masasının üstüne eski kitaplar da varken Seungmin ona baktı gülümseyerek. "Aynı lisede olsak ne olurdu acaba?"

İlerleyip Chan'ın yatağının üstüne oturmuş ve ona bakmıştı ki Chan kolunu kaşıdı. "Kesinlikle seni tavlamaya çalışırdım."

"Ben de dersler daha önemli diyerek seni reddederdim," dedi Seungmin, onun moralini yerine getirmeye çalışıyordu ve dünden sonra gündelik bir şeyler konuşmak bile başarılı olduğuna işaretti.

"Gitar ve bateri varken tav olmayacağını düşünmüyorum."

"Beni hafife alıyorsun."

"Hiçbir zaman öyle bir şey yapmadım," deyip ilerledi ve onun yanına oturdu Chan. Bu hareketi ile ikisi yüzlerini birbirine çevirip bir süre sessizce öyle kalmışlar ardından da Seungmin ayağa kalkıp elini onun omuzuna koymuştu.

"Biraz uyu."

"İstemiyorum aslında."

Chan'ın karşısına çöktü. "Ama ihtiyacın olduğunu biliyorsun, ayrıca biliyor musun anne ve baban böylesine güçlü biri olduğun için seninle gurur duyuyordur. Hayatına devam ediyorsun, başkalarını yaşatıyorsun, gülüyorsun, arkadaşların var, mutlusun, zaten öyle bir hayat yaşamanı isterlerdi ve sen onların istediğini yapıyorsun, eminim çok gurur duyuyorlardır ve mutlulardır."

"İkimizin de ailesi yok ama ikimiz de çok farklı şeylere ağlıyoruz," dedi Chan onun cümleleriyle, Seungmin'in kurduğu cümleleri herkes kuramazdı. Elini kaldırıp onun saçlarını okşadı. "Hayat bu yüzden çok acımasız."

softcore, seungchan ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin