4.1

921 155 307
                                    

Oy ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. Teşekkür ederim 🥺🧡
•••

Yönetimi devral.

Bundan sonrasını hatırlamıyorum. Ruhumun geriye çekildiğini hissetmiştim sadece. Önüme geçtiğini ve tamamen kontrolü eline aldığını...

Gözlerimi açtım. Parıldayan gökyüzünden ve yanımda ki çiçeklerden bunun bir anı olduğunu anlamıştım. Cidden de beni sorumlu tutmamak için baskılamıştı. Umarım doğru bir karar verir ve geleceği etkilemezdi.

Hem bence hapse düşsem de Jeongin beni sever??

Olduğum yerde doğruldum ve ayaklarımı bağdaş haline getirip öylece oturdum çiçek bahçesinin içinde. Hmm. Şey. Ne zamana kadar burada kalmam gerekiyordu peki?

Yedinci Hyunjin'den:

Özgürlük. Derin bir nefes alıp birkaç saniye özgürlüğün tadını çıkardım. Aynı bedende fazladan ruhun olması cidden can sıkıcıydı. Hepsi öne çıkmaya çalışıyor ve yönetim kurmaya çalışıyordu. Sekizinci muhtemelen bunun farkında değildi ancak başka bir hayat daha olursa yıkılmamız an meselesiydi. Muhtemelen eunwoo denen çok yaşamlı kişinin de sorunu buydu.

Herkes hakimiyet istiyordu. Her ruh kendi yönetmek istiyordu.

Elimi sıkıca tutan çocuğa baktım. Onu hayatımda sadece bir kere uzaktan görmüştüm. Partideydi. Dikkatimi çektiğini kabul etmeliyim. Ayın ışığı altında parlıyordu o an. Belki... Belki otobüs kazasında ölmeseydi onunla konuşurdum. Çok güzeldi çünkü. Şimdide çok güzeldi.

Elimi tutan elini oynattım ve bileklerine baktım. Beyaz bilekler pürüzsüzdü. Hep öyle kalmasını sağlayacaktım.

Elini dudaklarıma götürdüm ve uzun bir öpücük kondurdum üstüne. Bu hareketimle titremesi biraz olsun azalmıştı. Ancak geçmiş değildi. Kabus dediği şeyin anı olduğunu kabul edersek bu kadar etkilenmesi doğaldı aslında.

Hafiften gülümsedim ve dudaklarımı teninden ayırdım. "Benim güzelim. Gerçekten bir meleksin sevgilim."

Sekizinciyi başından beri izleyen bendim. Bu yüzden birinci gibi hataya düşmemem olasılıklarda bile yoktu. Ben neysem, onun Hyunjin'ini de bendi.

"İsmim bu arada Minqi."

Aramıza kafasını uzatarak giren çocuğa baktım. Resmen olduğu yerde kuduruyor hafiften de dişlerini sıkıyordu. Ah. Cidden deliydi bu.

Ama ben daha çok. Hadi yarışalım!

"Öyle mi? Ne güzel bir isim." Jeongin elimi daha çok sıkmaya başlayınca kendimi tutamadım ve hafifçe gülümsedim. Korkuyordu ama yine de kendini geri çekmiyor aynı birinci Jeongin gibi bana olan aşkından vazgeçmiyordu.

Ah. Sekizinciye olan aşkından. Cidden sinir bozucu.

"O zaman... İçeridekiler bizi bekler. Memnun oldum Minqi! Bir gün yine buluşalım."

"Olurr"

Heyecanlı sesiyle çoktan karıncalanmaya başlayan elimi yumruk yaptım. Resmen vurmak için elim kaşınıyordu. Her neyse. Jeongin yanımdayken yapamazdım sonuçta. Önceliğim onun güvenliği ve mutluluğuydu.

Ben çıktığımız restorana ilerlemeye başlayınca Jeongin'de peşimden gelmeye başladı. Tatlıydı. Diğerlerinin zaafı olmasına şaşmamalı.

"Neden ona öyle dedin? Çok mu sevdin?"

Sinirli sorusuna karşılık aniden durdum ve geriden gelen onu kendime çekerek bedenlerimizi yapıştırdım. Ani olduğu için nefesi kesilmiş şaşkın bakışlarla bana bakmaya başlamıştı. Ağzımı açıp geri kapadım. "Havalı bir cümle söylemem gerekiyor bir dakika."

Pâro • hyunin • ⚜️Where stories live. Discover now