1. Bölüm: Gizli Mektup

328 83 82
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





*Sona Erdi Dediğinde Başlar Hayat...*

Dışarıdaki yağmur uzun bir zamandan sonra artık sona ermiş, bulutların arkasında güneş yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Evin içindeki sessizliği ilk bozan abim oldu.

"İnsanlar kimi sever ise, kime en çok değer veriyor ise hep onu kaybedermiş. Bu söz annemin sözüydü. Haklı çıktı. Biz onu çok sever ve değer veriyorduk ama onu kaybettik. Ölü mü? Yoksa diri mi?..." sözünü devam ettiremedi. Yumruk yaptığı elini ısırdı. Dolmuş gözleriyle bana baktı. Acılı ve dolmuş gözlerimle ona baktım ve gülümsedim. Ela gözlerinin beyazı kıpkırmızıydı. Kalın dudakları büzüşmüş, titriyordu.

Anlam veremiyordum. Annem,babam ve kardeşim lanet olası bir araba kazası geçirmiş,sadece ama sadece bir buçuk yaşındaki kardeşim Leyla tek sağ çıkmıştı. Annem ile babam ise bulunamadı. Evet inanabiliyor musunuz? Tek bir iz veya kan lekesi bile yok.

Komşular dahil bütün aile fertleri bizim evimizde toplanmış,konuşuyorlardı. Adlarını bile bilmediğim dedikoducu teyzeler her zamanki yerlerine kurulmuş,kulaktan kulağa fısıldaşıyorlardı.

Abimin kulağına eğilip "Üzülme kurtulmuşlardır. Hem annem ' ümidin olmaz ise gittiğin yola iyi bak ,iyi düşün umut olmadan değil sabır, gideceğin bir yol bile olamaz' der...di." Geri çekilip,derin bir nefes aldım.
"Ne konuşuyorsunuz orada? Söyleyinde bizde bilelim. Başkasının yanında kulağa konuşulmaz. Bunu unutmayın. Anneniz de yok ki size terbiye versin. Ah bu yavrucaklar şimdi ne yapar? Şimdi ne yer, ne içer? Siz-"

"Hiçbir şekilde en ufak bir şeye ihtiyacımız yok. Buraya dedikodu malzemesi çıkarmak için geldiyseniz kapı oradadır, buyurun" diyerek karşı çıktı anneannem.

Ben ise terbiyemden istifa edip,evin kapısını açıp, elimle dışarıyı gösterdim.

O anı annem görseydi herhalde hayal kırıklığı yaşardı. Çünkü beni bu 16 yaşıma kadar hep büyüklerime saygılı bir şekilde yetiştirdi. Babam da saygı ile ilgili hep özlü sözler söylerdi.

Dedikoducu teyzelerin yüzü kızardı. Aniden ayağa kalkıp,"Haaa öylemi olduk Aysel hanım. Bak bak. Şu havalara bak. Sanırsın biz onun düşmanıyız."
Anneannem daha fazla dayanamayıp," Ben daha senin adını bilmiyorum. Bide kalkmış' öylemi olduk Aysel' diyor. Çabuk defol bu evden. Torunlarım senden daha saygılı! Git bu olayı nerede anlatıyorsan anlat ama bir daha bu eve adımını atmayacaksın!"diyerek doğrulacaktı ki;

-Ahh! Başım, başım çok fena ağrıyor.

-Anneanne tamam sakin ol. Gel şuraya otur. Nehir hemen anneanneme su ve ilaçlarını getir.

-Tamam abi, hemen getiriyorum.

Koşarak mutfağa gidip anneannemin ilçlarını ve bardak ile sürahiyi aldım. Oturma odasına vardığımda dedikoducu teyzeler çoktan gitmişti. Bardağa su doldurup anneanneme uzattım. Abimde hapları jelatininden çıkarıp anneanneme uzatmıştı.O sırada zil sesi geldi. Hemen gidip kapıyı açtım.
Kapıyı açtığımda en yakın dostlarım karşımdaydı.

- Nehir!

- Irmak!

Birbirimize sarıldığımız sırada bir ses geldi.

- Kızlar! Herkese merhaba. Vay! Kardeşim!

- Yusuf, abim mutfakta değil. Oturma odasında o benim amcam. Dedim.

- Ah, pardon abi seni Onur zannettim.

- "Nehir'cim eğer bir ihtiyacınız varsa hemen söyleyin." Diyerek montunu asmaya yeltendi Mihriban abla.

- Yok Mihriban abla. Sen merak etme. Diyerek tatlı bir şekilde karşı çıktım.

- Tamam canım. Çocuklar hadi geçelim içeriye.

- Merhaba Aysun abla. Hala bir haber var mı?

-" Yok kızım, keşke olsa ama yok. Hadi diyelim nerde olduklarını bilsek, onuda bilmiyoruz. Kızımın ve damadımın yaşayıp yaşamadıklarını bile bilmiyorum." Dedi anneannem.

Mihriban abla anneannemin yanına otururken Mert ile abim, abimin kendi odasına gitmişti.

- Nehir üzülme tamam mı? Bak herşey yoluna girecek. Dedi Irmak.

- Umarım. Aman bu konuyu kapatalım düşündükçe beynim uyuşuyor, kendimi kaybedecekmişim gibi oluyor.

- Tamam. Gel senin odana gidelim."

" İyi olur." dedim.

Beraber benim odama gittik. Mavi perdeli, iki yataklı, üstünde bir çuval dolusu kalemle karışık çalışma masam vardı. Leyla ile bu odada kalıyorum. Yani neredeyse bir buçuk aydır. Beraber ikili berjerlerin üstüne oturduk.

- Siz gelmeden önce bir grup her mahallenin olmazsa olmazı dedikodu seven kadın vardı. Abime moral olsun diye bir cümle söyledim. Söyleyeceğime pişman oldum.

- Niye ki?

" Ne kanişiyorsınız orada söyleyında bızde bılelim. Anneniz babanız yoğki terbiye versın. Gibi kelimeler kullandı." dedim.

" Hahaha! Hiç güleceğim yoktu. Gerçekten özürdilerim. Ama aşırı iyi taklit ettin." dedi. Bende sinir bozukluğuyla onunla beraber kahkaha attım. Neye niçin güldüğümü bile bilmiyordum. Ama aşırı iyi geldi bana. Günler sonra ilk defa bu kadar gülüyordum.

Günün devamını konuşarak birbirimizi zorda olsa güldürerek geçirdik. Yavaş yavaş ev sesizleşmeye başladı. Anneannem her kapıya gidip birisini uğurladığında canım gitmek istemiyor onun yerine Irmak'la konuşmak istiyordum.

Akşama doğru Irmağın ailesi geldi.

-Irmak canım hadi geç oldu, Mert'ide çağır annesi merak etmiş."

-Tamam anne. Nehir yarın yine gelmeye çalışacağım. Bir şey olursa hemen ara, sakın çekinme. Unutma ben senin en yakın dostunum."

" Tamam." dedim. Ardından birbirimize sarıldık. Abim koridorda Mert ile vedalaşmıştı bile. Irmaklar gidince ev dahada sessizleşti.

Birden canım sticker yapmak istedi. Evet biraz garip. Çünkü 16 yaşındaki bir kız,5 yaşındaymış gibi sticker yapmak istiyor. Elimi montumun cebine sokup daha önceden çizdiğim iki resmi alacaktımki elime mektuba benzer bir şey çarptı. Çekip aldığımda ise hayretler içerisindeydim. Bu gerçekten bir mektuptu ama ne mektubu. Ayrılık mı? Sohbet mi? Aşk mı...

Şüpheye düştüm;
Sen mi,
Ailen mi,
Yoksa hayatın mı?
Daha sonra peşine düştüm.
Şimdi ise ailene.
Söyle bakalım tehlikeli bir yolculuğa varmısın?
Yoksa aileni bırakıp özlem içinde yaşamaya,
Zaman var,
Sabır yok.
Yol var,
Geri dönüşü yok...

KAYIP AİLE (Ara Verildi) Where stories live. Discover now