ɪ̇ᴋɪɴᴄɪ ʙöʟüᴍ - 6

126 115 0
                                    

Yaşıyorsak
hala umut var demektir..

Seneca

~

Uzun ve ağrılı bir geceden sonra, yine açılmıştı gözlerim. Boş ve zonklayıp duran bi kafayla tavana bakarken, bugünün ne kadar yoğun geçebileceğini hesap ediyordum.

Bugün iki ayrı hastanede iki ayrı randevum vardı. Biri üniversite hastanesi biriyse bölge hastanesi oluyordu. İkiside birbirinden çok uzakta, Tunceli'nin iki farklı ucunda. Randevu dediğimede bakmayın saatler süren bir sırası vardı bunun bir de.

Sıkıntıyla bir soluk verirken tüm bunlara yüzümü ekşiterek yataktan çıktım. Doğruca lavaboya gidip parmaklarımı gözüme soktum. Yüzümü yıkamak için çok üşengecim ama tabi ki bok içinde bırakmadımda.

Havluyla yüzümü kurularken hemen karşımdaki mutfağa geçtim annem ve yengem kahvaltı masasında oturmuş, koyu bir muhabbet içinde kahvaltılarını yapıyorlardı.

Sabah sabah bu kadar koyu bir şekilde ne konuşuyor olabilirsiniz ki..

"Günaydın." Derken geçip bi sandalyeye oturdum.

"Sana da günaydın, nasılsın?"

"İdare." Derken bu idare halini ifadem ve elimlede desteklemiştim.

"Ağrı falan var mı?" soruyu soran anneme dönüp cevapladım. "Var ama çok değil." acır gibi gülümserken önüne döndü.

Onların koyu muhabbeti devam ederken ben kahvaltımı bitirmiş, üstümü giyinmek için odaya gitmiştim. Çantadan siyah bi kazak ve paçaları geniş kot bir pantolon çıkarıp üstüme geçirdim. Omzuma kadar gelen saçlarımı da yarısından toplayıp, küçük bir topuz yapmıştım.

Annemin çantasından, kimliğimi -evet annemin çantasından çünkü daha önce kaybettiğim için kadın bana haklı olarak güvenmiyor artık- ve hastanede gerekli olacak birkaç kağıdıda çıkardıktan sonra dış kapıya gittim. Askılıkta ki siyah şişme montu da üstüme geçirip, küçük çantamıda koluma taktım.

"Anne ben hazırım."

"Geliyorum." cevabımı aldıktan sonra 3 katlı binada, halı serilmiş küçük merdivenleri ikişerli üçerli inip, oldukça geniş ve uzun olan sokağa inmiştim. Burası gerçekten farklı bir evrendi sanki. Koskoca sokakta tek bir insan yoktu, her evin bir bahçesi ve her bahçenin de büyük demir kapıları vardı. Ve burası havaalanına yakın bir yer olduğu içinde bütün binalar ya 3 ya da 4 kata kadar çıkıyordu. Her evin uçsuz bucaksız mükemmel bir manzarası vardı kısaca.

Bu tür gezilerim çok nadir olurdu. Ondan dolayı tuhaf gelirdi bana yeni şehir, farklı mahalle. Genelde ya evimdeydim ya da dedemlerin köyünde. Başka bir şehirde bir kaç gün kalıpta keyif yapmak derseniz o pek mümkün değildi. Hem babmın işi yüzünden hem de baba tarafının kısıtlayıcı tavrı yüzünden. Gerçi dedemler o baskıyı yapmayalı bir kaç ay oluyor, öldülerde haberim mi yok diye düşünmeden edemiyorum bazen.

Saat daha sabah 8.

Hava bayağı soğuktu. Ağzımdan çıkardığım buharla kendi çapımda eğlenirken, annem ve yengem nihayet inmişti.

ᴠɪsᴀʟ | ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin