ɪ̇ᴋɪɴᴄɪ ʙöʟüᴍ - 12

67 45 1
                                    

Ah sen..
Sonumuzu yazsan inan
dayanamam ölürüm ben...

Toygar Işıklı

~

"Bade." sesler yine derinlerden geliyor, biri tarafından dürtülüyordum. "Uyan artık, yarım saat sonra gidiyoruz." gözlerimi açamazken mırıltıyla konuştum.

"Cennete mi?" Kısa bi sessizlik oldu.

"Öldün mü?"

"Ölürsem gidicem yani?"

Hafif bir gülüş duymuştum. "Onu Allah bilir." Demişti yine bir ses sonra kolumu kısaca sıvazlayıp kalkmıştı yataktan "Hadi kalk hazırlan da kahvaltını yap." başımı sallayıp onu onayladığımda, kapı kapanmıştı.

Odadan çıktığını anladığımda ağrıyan göz kapaklarımı zorlukla araladım. Elimle dibimde ki telefonun yerini yoklayıp, telefonu elime geçirdim. Aynayı açıp yüzüme tuttum.

Halime bakıyorumda beni gömmeyi unutmuşlar. Şaşkınlıkla suratımı incelerken bu ne diye geçiriyordum içimden. Yüzüm gözüm şişmiş göz altlarım soyulmuştu.

Kim soydu lan göz altlarımı! Şerefsiz! Orada bile gözünüz var bee. Allah cezanızı vermesin!

Az ağlasaydın puşt.

Tamam.

Bazen ağlama saatlerini tutturamaya biliyorum. Sabah uyanınca da manzara bu oluyordu; Şişmiş gözler ve soyulmuş göz altı.

Uykulu bakışlarım etrafta dolanırken isteksizce kalktım yataktan, lavaboya gidip yüzüme bi su çarpıp kendime gelmeye çalıştım ama ne yazık ki çok geç yatıp çok erken kalktığım için bu uykulu hâli üzerimden atmak o kadar kolay olmayacaktı.

Lavaboda ki işlerimi halledip tekrar odaya geçtim. Çantadan siyah kot bir pantolon ve yeşil bir kazak çıkarıp üstüme geçirdim.

Saçlarımda bügun açık kalsındı, bağla bağla kel olucam artık. Omzumun üstünde biten saçlarımı tarayıp perçemlerime de ayrı bir düzen verdikten sonra artık hazırdım.  Etraftaki elbiselerimi ve bi'kaç eşyamıda alıp çantaya tıktıktan sonra alıp kapı önüne bıraktım.

Mutfağa gitmezden önce karşımdaki pencerenin tülünü aralayıp boş ve geniş sokağa baktım. Hava yine kasvetliydi, soğuğu daha evde hissetmiştim. Sıkıntılı ve uzun bi nefes verirken orada daha fazla beklemeden adımlarımı mutfağa çevirdim.

Annem yengem ve kardeşim çoktan başlamışlardı kahvaltılarına, aralarında koyu bir muhabbet dönerken yanlarına yaklaşıp sesimi duyurdum. "Günaydın anne, günaydın yenge." Diye söyledikten sonra Asel'in yanına geçtim. "Sana da günaydın hıyar." Diye onun duyacağı şekilde kulağına doğru fısıldadım.

"Anne bana piç dedi." diye aniden beni anneme ispiyonladığında gözlerim fal taşı gibi açılıp ona dönmüştü.

ᴠɪsᴀʟ | ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin