2

172 10 17
                                    

Hava iki hafta içinde ılıklaşmıştı. Soobin üzerinde beyaz bir tişört ve altında gri baskteçi şortuyla yatakta uzanmış dışarıdan gelen kuş seslerini dinliyordu, gözleri kapalı. Aklında ise Yeonjun. El ele yürüyüştelerdi ormanda şuan, Yeonjun arada sırada vıcık vıcık çamurdan ve iğrenç böceklerden hayıflanırken Soobin mutlulukla çıkardığı homurtuları dinliyordu. Hayıflanmalarını çok seviyordu, ne yapabilirdi yani bu kadar tatlı olmasaydı? Parmaklarının arasındaki el sıcacıktı yine, fakat hava sıcak olmasına rağmen bu onu rahatsız etmemişti. Güneşin ara ara girebildiği yüksek ağaçların yapraklarında gezdirdi bakışlarını, sonra kuzguni saçlı gence döndü. Onu ne kadar sevdiğini kelimelerle ifade edemezdi bile. Gülümsedi, olduğu yerde durdu. Yeonjun kendisine döndüğünde tam dudaklarını kiraz kırmızısı dudaklara bastıracaktı ki tatlı hayali acı dolu yüksek bir çığlıkla bölünmüştü.

"Yeonjun?!" O anki panikle hızla yataktan fırladı. Sendeleyerek kısa koridoru geçti ve salona ulaştı. Orta sehpahanın yanında başını tutmuş, yüzünü acı içinde buruşturarak dolu gözlerini silen sevgilisiyle içindeki korku yerini endişeye bıraktı. Hızlıca yerdeki bedenin yanına çömelip yüzünü avuçlarının içine almış ve akmaya cüret etmiş sicim misali olan yaşları uzun parmaklarıyla silmeye başlamıştı. "İyi misin sevgilim? Başını mı vurdun? Çok acıyor mu? Buz getirmeli miyim?" Ardı ardına sıraladığı soruların arasında Yeonjun kıkırdamaya başladı. "İyiyim Dolunay'ım. Şimdi geçer, endişelen-" Yeonjun lafını yarıda kemiş ve dizlerinin üstüne çökmüş olan Soonin'i baştan aşağı süzmüştü. Yüzünde şok ve mutluluk karışımı bir ifade oluşurken Soobin anlam veremedi. "Yeonjun iyi olduğuna emin misin sevgilim?"

"SOOBİN AYAKLANMIŞSIN SEN!" Yeonjun çığlık attığı cümleyle sevgilisinin boynuna atladı ve Soobin'in hafif bir şekilde geriye doğru düşmesine sebep oldu. Yeonjun yüzünü boynu ve omzu arasındaki boşluğa gömmüş, kendi kendine bir şeyler söylerden bir anda bedenini bir rahatlama sardı. Genişçe gülümsedi ve kollarını sevgilisinin beline sarıp saçlarını öptü. Bir süre o şekilde kaldılar, birbirlerinin varlığının tadını çıkarıyorlardı.

Yavaşça gözlerini araladı ve tek eliyle Yeonjun'un başında şişlik olup olmadığını yoklamaya başladı. Neyse ki yoktu. O sırada Soobin'in gözü orta sehpahadaki kağıtlara takıldı bir anda. Bir tanesini eline aldı ve incelemeye başladı. Başladıysa da hiç bir şey anlayamamıştı, kağıtlardaki yazılar bilmediği bir dile aitti. "Bu kağıtlar nedir Güneş'im? Bir şey mi öğrenmeye çalışıyorsun?" Aniden üstünden diklenip kağıdı elinden kapan Yeonjun'la Soobin afalladı. Yüzündeki saliselik panik ifadesini bu kez hayal meyal görür gibi olmuştu. Ama çok geçti, Yeonjun yüz kaslarını gevşetmiş ve dudaklarına yumuşak bir gülümseme yerleştirmişti şimdi. "Antik Yunanca sevgilim, kütüphanede bir kitap bulmuştum da merak ettim. Tek tük cümle kurabiliyorum şuanda fakat daha çoook yolum var."

Soobin anladığını belirtircesine başını salladı. Aklına gelen şeyle gülümsemesini genişletti. Yavaşça ayağa kalktı ve Yeonjun'u da kaldırdı. Hâlâ dengesini pek sağlayamamış olsa da yapmak istediği şeyi şimdi yapmazsa çok içinde kalırdı. Uzun zamandır birlikte yapamadıkları bir şeydi bu. Yeonjun'un sehpahanın üstünde duran telefonuna uzandı ve Fallin' All In You açtı. Yeonjun'un Shawn Mendes sevdiğini ve bu şarkıda dans etmeyi ne kadar özel bir aktivite olarak saydığını çok iyi biliyordu. Ellerini sevgilisinin ince beline yerleştirmesiyle Yeonjun'un elleri omuzlarını buldu. Aptal gibi gülümseyerek yavaş yavaş salınıyorlardı şarkının sözleri başlarken.

Güneş doğumu, göğsümde seninle,
Yaşadığım yerde güneşlikler yok.
Şafak vaktinde gözlerini açıyorsun,
Çünkü bu sadece bir gece için olacaktı.
Yine de, fikrimizi değiştiriyoruz,
Senin olacağım, benim ol, hayatım.

Yeonjun kendi kendine kıkırdamaya başlamıştı yine, hafifçe parmak uçlarına kalkıp Soobin'in kulağına fısıldarken nakarat başlamıştı ve Yeonjun da yüksek sesle ezbere bildiği sözleri söylemeye koyulmuştu. "Seni çok seviyorum."

Düşünüyorum da, bebeğim.
Farklı bir yanımı ortaya çıkarıyorsun.
Altımızda güvenlik ağı yok,
Tamamen aşığım.
Göründükleri gibi olmayan adamlara aşık oldun,
Sıkı bir ip üzerinde mahsur kaldın, şimdi buradayız.
Özgürüz.
Tamamen sana aşığım.

Hava kararırken hâlâ çalmaya devam eden rastgele şarkılar ve birbirlerinin kollarında dans edip kahkahalara boğulan Güneş ve Dolunay dikkatli bakanlar tarafından pencereden seçilebilirlerdi.

.

.

.

.

.

Biraz boş oldu ya istediğim gibi olmadı ama bölüm atmam lazım. Bide şöyle bişey fark ettim kafamdaki senaryoyla bu fici çok uzatamayabilirim sizin için bi sorun olur mu aşklarım?

 Bide şöyle bişey fark ettim kafamdaki senaryoyla bu fici çok uzatamayabilirim sizin için bi sorun olur mu aşklarım?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ice breaker 'yeonbinWhere stories live. Discover now