8

92 13 10
                                    

"N-ne demek istiyorsunuz?"

"Doğru duydun insan, o gün göle düştün ve suda boğuldun. Ölümünden saatler sonra Yeonjun seni çıkardı ve büyüye başvurarak seni hayata geri döndürdü. İnkâr etmesini söyle, hadi." Soobin Yeonjun'a döndü. Ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Sonsuz huzurdan döndürüldüğü için üzülmeli miydi? Ama onun huzuru zaten Yeonjun'du? O zaman minnet duymalıydı. Gözleri Yeonjun'unkilerle kesiştiği anda irisleri koyu maviye dönmüş ve yüzünü bir acı kaplamıştı sevgilisinin. Titrek bir nefes alarak konuştuğunda Soobin içinin yandığını hissedebiliyordu.

"Ölemezdin Soobin, daha yapacak onca şey, yaşayacak onca anımız varken ölemezdin. Ben sensiz yapamazdım. Aklımı kaçırırdım sensiz, anlayacağın başka seçeneğim yoktu. Elimden gelen tek şey buydu ve işe yarayacağından bile emin değildim. Bir ay boyunca uyanmadın ve tam umudumu yitirdiğimde gözlerini açtın bir tanem. Ne demeliyim bilemiyorum ama özür dilemeyeceğim sevgilim, çünkü şuan yanımdasın ve bundan asla pişman değilim."

Soobin yutkundu. Demek uyandığında Yeonjun'un bahsettiği şey buydu. O büyük bir günah işlemişti, şimdi ise yakalanmıştı. Ne olacaktı peki? O an Hecate'nin boğazını temizleyişi yankılandı salonda. "Yasaklı büyüyü kullanarak insan Choi Soobin'i dirilttiği için Choi Yeonjun'un idam edilmesini öneri-" lafının yarıda kalmasını sağlayan şey ise büyük çift kanatlı kapıların açılma sesi olmuştu. İçeriye giren kişi her kimse, fısıldaşmalar başlamış ve o kişi Soobin'in tam arkasında durmuştu. Öyle bir aurası vardı ki, onu göremeyen Soobin bile cadılar arasında yüksek mertebeli biri olduğunu anlayabilmişti.

"Hadi ama Hecate, bu kadar gaddar olma." Hecate'nin, Soobin uyandığından beri sert olan bakışları yumuşamıştı. "Cordelia, geç gelişini neye borçluyuz?" Soobin Cordelia'nin yumuşak elini omzunda hissetti. "Bazı işlerim vardı diyelim. Fakat idam biraz fazla kaçmıyor mu sence de?" Hecate kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun? Yeonjun en büyük yasamızı çiğnedi. Bunun bir savunması olduğunu mu düşünüyorsun?" Omzundaki parmaklar güven verici bir şekilde sıkılaşırken ipeksi bir kahkaha duyuldu salonda bu kez.

"Ah Hecate. En önemli yasamızı çiğnedi, evet. Fakat bunu yapma sebebi de bizlerin en kutsal kabul ettiği soyut kavramdı, aşk." Omzundaki el çekildiğinde salonda yavaş adım sesleri hakimdi. "Biz cadılar da aynı sebepten kendi aramızda belirli yasalara aykırı geliyoruz. Fakat ufak cezalarla çoğu görmezden geliniyor. Yeonjun'un bizden farkı ne? Melez olması mı? Ya da büyüyü bir cadı üzerinde değil insan üzerinde uygulamış olması mı? Bana sorarsanız bu kadar antik bir büyüyü gerçekleştirmeyi başarması oldukça etkileyici, fakat sen de haklısın. Bunun bir cezası olmalı, ancak idam biraz fazla." Duraksadı, o an Soobin'in görüş alanına girmişti. Diğer cadıların aksine kıvırcıktı platin saçları, ve göz bebekleri ise anormal sayılabilecek bir şekle sahipti, kalp.

"Senin de zamanında benim için bir yasayı çiğnediğini hatırlatmama gerek yoktur değil mi, sevgilim?" Hecate derin bir nefes verdiğinde Cordelia bir kez daha gülümsedi. "Choi Yeonjun'un cezasının ne olması gerektiği hakkındaki önerimi sizlere sunuyorum kız kardeşlerim. Choi Yeonjun, mühürlenerek dünyamızdan sonsuza dek sürülmeli, cehennem zindanlarında belirli bir süre işkence görmeli ve kalp aurasını bu insanla değiştirmelidir. İtirazı olan?" Salondan bir ses çıkmadığı zaman Hecate masadaki tokmağa uzandı. "Karar verilmiştir." Tokmağın sesi salonda yankılanırken Soobin konuştu. "Kalp aurası da ne demek?"

Cordelia bu kez tam önünde çömeldi ve gülümsedi. "Her canlının kalbi bir auraya sahiptir, insanlar bile bazen bu aurayı hissederler. Biz cadılar tek eşliyizdir Choi Soobin, bir kez aşık oluruz. Bu yüzden de ölümün bizi eşlerimizden ayırmasına engel olmak için büyü yoluyla diğer yarımızla kalp auralarımızı değiştiririz. Bu sayede herhangi birimiz ölecek olursa, öbürümüz de ölür. Choi Yeonjun ne kadar melez olsa da bir cadı. Yani o da sonsuz yaşama sahip. Fakat eğer kalp aurasını seninkiyle değiştirirse, bu sonsuz yaşamı elinden alınmış olur. Anladın mı?" Cordelia göz kırptığı anda Soobin'in bileklerindeki bağlar çözülmüştü.

Özgür kaldığını hissettiği an hemen sağında yere yığılan Yeonjun'un yanına çömelip onu kollarının arasına aldı. Sıkı sıkı sarıldı sevgilisine, sanki yarın yokmuş gibi. Alnına nazik bir öpücük kondurduğunda kollarındaki bedenin titrediğini hissetti. "Kalp auralarınızı şimdi değiştirmelisiniz, sonrasında Yeonjun mühürlenecek ve bir süreliğine zindanlara gönderilecek."

"Te-teşekkür ederim Cordelia." Cordelia Yeonjun'un titrek sesiyle gülümsedi. "Elimden gelenin en iyisi bu Yeonjun, daha hafif bir cezayla kurtaramadığım için üzgünüm." "Yeterli." Yeonjun burnunu çekip Soobin'in karşısında dizlerinin üstüne oturdu. "Tamam Soobin, fa-fazla vaktimiz yok. Sadece vücudunu gevşet ve kalanı bana bırak olur- olur mu?"

Soobin hâlâ biraz şoktaydı fakat sevgilisini dinledi ve gözlerini kapattı. Vücudundaki tüm kasları gevşetirken Yeonjun'un kalbinin üstündeki elini hissedebiliyor ve anlayamadığı kelimeler sarf eden sesini duyabiliyordu. Birkaç saniye sonra ruhunu boş hissetti. Kanındaki bütün duygular çekilmiş, sadece yürüyen bir beden olarak kalmış gibi. Gözlerini açtığında Yeonjun ellerinde iki ışık huzmesi tutuyordu. Soobin'in gözlerine baktı, irisleri grileşmişti. Sağ elindeki huzmeyi kendi kalbinin üstüne, sol elindekini ise Soobin'inkine yerleştirdi. Vücudu ışığı emmeye başladığı anda Soobin kendisine yaşamın tekrar yüklendiğini hissetti. Fakat farklı bir his daha vardı, bu Yeonjun muydu? Kafasının içinde kahkahalarını duyabiliyor, ve gülümsemesini göğüs kafesinin derinliklerinde hissedebiliyordu adeta. Gözleri doldu, Yeonjun'un gözleri şimdi çok güzel bir fuşyaydı ve parlıyorlardı sanki. "Bu...Bu çok güzel Yeonjun." Sevgilisi kızaran yanaklarıyla gülümsedi. "Artık benden bir parça taşıyorsun Soobin, ve evet bu gerçekten çok güzel."

Tam elini yanağına yerleştirmişti ki iki kişi Yeonjun'un kollarını kavramış ve onu masanın önüne sürüklemeye başlamıştı. Tam bağıracakken Cordelia'nın bir elini ağzında, öbür elini omzunda hissetti. Onu sıkıca kavramıştı. "Şimdi sakin ve sabit olmanı istemek zorundayım Soobin, izlemek senin için acı verici olabilir fakat kendi iradenle izlemeyi reddedersen zorla izletilirsin."

Soobin daha ne olduğunu kavrayamadan Yeonjun'u tutan kişilere doğru getirilen bir cisim gördü. Uzun bir mızrağa benziyordu fakat ucunda ateşten çıkarıldığı belli olan absürt bir şekil vardı. Bir mühür. Soobin öne atılamadan mührü Yeonjun'un sırtına bastıklarında Soobin elleriyle zaten Cordelia tarafından tutulan ağzını kapattı. Yeonjun'un acı ferytaları tüm salonda yankılanıyordu şimdi. İkisinin de acı içinde gözleri dolmuştu, birinin fizikseldi diğerinin duygusal. Yeonjun'un çığlıkları bir anda kesildiğinde Soobin sevgilisinin bayıldığını fark etti. Yeonjun'u tutan kişiler, mührün çekilmesinin ardından bayılmış bedeni dışarı sürüklemeye başladılar. Soobin bir kez daha öne atılmıştı ki duyduğu parmak şıklatma sesiyle bir kez daha dünyası karanlığa gömüldü.

.

.

.

.

.

ice breaker 'yeonbinWhere stories live. Discover now