4

94 13 15
                                    

"Yeonjun!" Bir anda heyecanla salona dalan ve yüzünde parlak bir gülümsemeyle kendisine bakan Soobin'e döndü Yeonjun. "Evet sevgilim?" Soobin boğazını temizledi ve gamzelerini çıkardı ortaya. "Hadi alışverişe gidelim?" Yeonjun düşündü. Meydana inmek tehlikeliydi, varlığını sezen cadılar onları bulabilirler ve izlerini sürebilirlerdi, fakat Soobin'in aurasından bunu ne kadar istediği anlaşılıyordu. Yeonjun onu asla kıramazdı, hele bu kadar hevesliyken. Okuduğu şifa büyüleri kitabını kapattı ve ayağa kalktı. "Gidelim Dolunay'ım, hazırlanmamı bekleyebilir misin?"

Soobin hızlıca başını salladığında kıkırdadı ve paylaştıkları odaya gitti. Üzerindekileri çıkarıp dolabı açtı. Siyah bir kot ve düz beyaz bir tişörte karar kılarak pantolonu hızlıca geçirdi altına. Olduğu yerde kollarını esnetti ve saçlarını karıştırdı. Fazla paranoyak davrandığını düşündü, zaten ikisinin üzerinde de yeterince gizleme büyüsü vardı değil mi? Bir sorun çıkamazdı.

Tam beyaz tişörtüne uzanmıştı ki kapıya yaslanmış, alt dudağını dişlerinin arasına almış Soobin'i görünce yerinden sıçrayarak çıplak göğsünü kapatmaya çalıştı. "Soobin! Giyiniyorum burada!" Sevgilisi kıkırdayarak kendisine yaklaştı. Uzun kollarını ince beline dolayıp burnunu boynuna sürttüğünde Yeonjun'ün tüyleri diken diken olmuştu. Kulağına fısıldadığında ise bütün vücudu titremişti. "Ne kadar görürsem göreyim, her şekilde nefesim kesiliyor Yeonjun." Aynı pozisyonda birkaç saniye daha kaldıktan sonra uzun bedeni hafifçe ittirdi ve tişörtü kafasından geçirdi Yeonjun. "Alışverişe çıkıyoruz Soobin, başka zaman sapıklaş." 

Soobin mızmızlanırken Yeonjun gülerek cüzdanını ve telefonunu cebine attı ve kapıya doğru ilerleyip dışarı çıktı.

* * *

Nefes nefese bir şekilde ellerini dizlerine yerleştirdi, kendisi gibi bitap düşmüş Soobin ise pişkin pişkin sırıtıyordu. Kim mağazaya ilk önce girerse kaybeden kazananın bir istediğini yapar iddiasına girmişler ve Yeonjun yarı yolda kendi ayağına takıldığı için kaybetmişti. Nefesini toparlayıp kafasını kaldırdığı esnada Soobin reyonların arasında kaybolmuştu. Onu aramaya karar verip yavaş adımlarla o da rengarenk kıyafetlerin arasında dolaşmaya başladı. İki saattir alışveriş yapıyorlardı ve Yeonjun henüz başka bir cadının varlığını sezmemişti, güvendelerdi. Hoşuna giden bir tişörte uzanmıştı ki omzuna dokunulmasıyla arkasında döndü. Pişkin sırıtışı biraz olsun bile azalmamış olan Soobin kendisine bakıyordu, elinde- Elinde pileli siyah mini bir etekle?

"Soobin bu ne?" Soobin boğazını temizledi ve Yeonjun'u kolundan tuttuğu gibi kabinlere sürüklemeye başladı. "Kazandım ve istediğim şey bu eteği denemen. Bir kerecik denesen hiç bir şey olmaz hem bacakların çok güzel sevgilim. Ayrıca kaybettiğin için yapmak zorundasın hadi bekliyorum seni kapıda." Soobin yaklaşık otuz saniyede hem eline eteği tutuşturmuş, hem bu cümleleri sarf etmiş hem de onu kabine itip kapıyı çekmişti. Yeonjun derin bir nefes verip eteğe baktı. Cidden çok güzeldi, ama kendi üzerinde nasıl dururdu emin olamıyordu.

Pantolonunu çıkarıp eteği giydi, fermuarı da çekince beline tam oturmuştu. Kalçalarının üç parmak altında bitiyor ve döndüğü zaman hafifçe havalanıyordu. Soobin haklıydı, etek uzun bacaklarıyla cidden güzel durmuştu. Kabinin kapısını açtı ve ellerini arkasında birleştirdi. "Sonunda çıktın be Yeonju-" Soobin kendisine dönmesiyle çenesi yere düşmüştü adeta. Tepeden tırnağa süzüldüğünü anlamıştı Yeonjun, ayrıca Soobin bunu saklamaya uğraşmamıştı bile. Karşısında adem elması aşağı yukarı oynayan sevgilisini izlemeye devam etti. Soobin öksürdü ve kızaran kulaklarını gizlemeye vakit bulamadan zayıf bedeni tekrar kabine itti.

"Tamam bunu alıyoruz, evde giyersin çok yakıştı arada sırada görmezsem olmaz ama başkaları görmesin." Yeonjun Soobin'in bu hallerine güldü ve pantolonunu geri giydikten sonra kabinden çıktı. Eteğin ödemesini yaptıktan sonra yaşadıkları apartmana doğru yürümeye başlamışlardı ki Yeonjun duraksadı.

Çok kısa bir süreliğine kendine ait olmayan bir büyünün varlığını hissetmişti. Ama şimdi hiç bir şey yoktu. Belki de yorulduğu içindi. Evet, bu yüzden olmalıydı. Çok önemsemeden Soobin'in elini daha sıkı tuttu ve ne olur ne olmaz diye tekrar atmaya başladığı adımları sıklaştırdı. Köşedeki binanın arkasından izlendiğinin farkında olmadan.

.

.

.

.

.

OF SINAVLARIM VAR NAPIYORUM BEN PTURMUS FIC YAZIYORUM.

OF SINAVLARIM VAR NAPIYORUM BEN PTURMUS FIC YAZIYORUM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ice breaker 'yeonbinWhere stories live. Discover now