32-Varış♣️

5 4 0
                                    

Saatler geçmişti ve yolculuk devam ediyordu. Livedor uyuyor Elata ise kitapta aradığı şeyi bulamamış bir şekilde olan olayları kafasında oturturken Livedor u izliyordu. Ardından arabanın sallanmasıyla ikiside irkildi Livedor uyandı ve çevresine baktı ama tehlikeli bir şey olmadığından ve Elata nın arabanın büyük ihtimalle taşa takıldığının söylemesiyle tekrar uykusuna döndü. Zaman ilerledi ve Elata da karşı koltuktaki Livedor a bakarken uykuya daldı ama ağzında ve ayaklarında bir baskı hissedince uyandı. Livedor hala uyuyordu fakat ona seslenebilnek için ağzını açamıyordu. Sanki birisi onun üzerine sessizlik büyüsü yapmış gibi konuşamıyor ses çıkartamıyordu. Aynı zamanda ayaklarını veya ellerini de oynatamıyordu ve bu durum ne kılıcına yaklaşabilmesini ne de Livedor a haber vermesini engelliyordu. Araba ilerlemiyordu ve büyük ihtimalle durmuştu. Yamt gelip araba sürücüsüne bir şey yapmış olabilirdi. Tüm bunlar aklından geçerken kıyafetinin yukarıya doğru çekilmesiyle açılan karnında bir el ve öpücük hissine yakalandı. Yamt şu an tam önünde olmalıydı fakat hareket ettirebildiği tek şey gövdesi ve kafasıydı. Elata elin daha da yukarılara göğsüne doğru çıkmasıyla kafasını boşluğa doğru hızlıca çarptı ve bir anlık elin vücudundan çıktığını hissetti. Ardından iki elinin birleşik olduğu gövdesini oturduğu yerde ileri geri yaparak kendini boşluğa attı ve çıkan sesle Livedor gözlerini açtı. Gördüğü manzara karşısında gözü dönen Livedor hızla kılıcını çekti ve Yamt ın kaçmasına fırsat tanımadan ona kılıcını geçirdi. Kılıcını çıkartıp kınısına koyduğunda görünmezlik halinden eser kalmayan Yamt yerde ölü bir şekilde yatarken hızla yerdeki Elata yı aldı ve oturtturdu. Moa görünmez ipiyle bağlanmış ellerini ve ayaklarını çözdü ve sessizliği bozacak büyüyü söyleyip dilini çözdü. Elata yorgunlukla Livedor un omzuna düştü ve teşekkür etti. Livedor ise sessiz kalmayı tercih etti çünkü gözleri gibi aklı da Yamt ın cesedindeydi. Biraz o poziyonda kaldıktan sonra ayaklanıp Yamt ın cesedini arabadan dışarı attı. Yabani hayvanlarla dolu bir bölge olduğu için cesedinden iz kalmayacağına şüphe yoktu. Araba sürücüsü de ölmüştü. Onu da oraya bırakıp ikisi birlikte sürücü koltuğuna oturup yollarına devam ettiler.
Birlikte yolculuk ederlerken başlangıçta sessizliğe bürünmüş olan ikili biraz olsun konusmaya baslamıstı. Görüşmedikleri süre boyunca neler yaptıklarını birbirlerine anlatmıslar fakat özel hayatlatıyla ilgili hicbir bilgiye girmemişlerdi. Konuşmanın verdiği samimiyetle yollarına devam etselerde ikisininde aşamadığı bir duvar vardı ve o mesafede konuşmak zorunda hissediyorlardı.
Morda sınırlarına girdiklerinde onları gören askerler hemen arabanın kontrolü ele alıp saraya kadar Elata yı götürmeye karar kıldılar ve Livedor ise orada ayrılıp ona ayrılan baska bir arabayla Tudrasa geri dondü.
Elata saraya girer girmez Samhaz ve Daymin i onu beklerken buldu. İceri girdi ve biraz istirahat etmek istediğini söyleyip odasına çıktı. Öncelik olarak duşa girdi. Duştan çıktığında bile aklında tek bir ifade dönüyordu. Annesinin göz boyayan güzelliği ona da gecmiş olabilir miydi? Daha önce tanıştığı çoğu erkek ona karsı ilgi duymuştu ve bu düsünce onu buna inanmaya daha da körüklüyordu. Bunun olabilme imkanını Samhaz a sormalıydı. Bu özelliğin kendine gecmemis olmasını umuyordu yoksa hayatının akışını hiç olmayacak kadar bozacak olaylar bugün olduğu gibi olabilirdi ve daha fazla kaos istemeyen Elata ya bu büyük bir işkenceydi.
Bir yandan ise eğer güzelliğinden dolayı insanları kendine bağlıyorsa Livedor un da kendisine duyduğu sevgiden süphe duymasına sebep olacaktı bu olasılık her ne kadar kendine itiraf edemesede gözünü daha çok ürpertiyordu. Saçlarını kurulayıp hızla aşağıya Daymin ve Samhaz ın bulunduğu salona indi. Kendisine yöneltilen soruları üstünkörü cevapladı. Yamt olayına hiç girmemeyi tercih ediyordu kimseyi telaşlandırmaya gerek olmadığını düşünüyordu. Genel meselelerden konuşulduktan sonra Elata konuya girdi.
-Sana bir şe sormam lazım Samhaz.
dedikten sonra Samhaz ın elini avuçlarının içine alarak gözlerine baktı.
-Annemin güzelliği bana geçmiş olabilir mi?
Samhaz yanlıs anlamıs bir sekilde Elata nın sacını oksayarak
-Tabiki de kızım. Sen çok güzelsin.
dedi. Elata ise ciddileşen yüz ifadesiyle ona bakarak:
-Tam olarak öyle değil. Mau güzelliği kastediyorum. Annemin gücü olan güzellik.
Samhaz elini Elata dan çekerek Elata yı süzdü.
-Bu nereden çıktı?
-Merak ediyorum.
Samhaz düşüncelere dalmışken yüzü düsmüstü. Gerçekten Elata ya geçmiş olabilir miydi? Kızının hayatını karartan şey Elata nın basına gelmis olabilir miydi? Fısıltılı bir sekilde düsüncelerinden ayrılmadan sanki kendi kendine konusuyorcasına:
-İhtimali var ama..
-Analizini kullanamaz mısın Samhaz?
Saatler süren bir karakter analizinden bahsediyordu Elata. Sadece eski büyücülerde olan bir güçtü ve büyüyü hazırlamak kolay değildi.
Samhaz bu soz karsısında ona bakarak başıyla onayladı.
-Evet. Mantıklı bir karar. Ama bunun için Kra dağına çıkmamız lazım.
-Kra dağı mı? Orasını daha önce hiç duymadım.
-Duymaman normal. Milyonlarca çesit bitki barındıran ve bundan dolayı korumak için saklanılan bir yerde Avhar da bulunuyor. Bize lazım olan Turuncu Mork ise sadece orada bulunuyor. Yani işin oldukça zor. Görünmez gecide kadar olan yolu tarif eden haritayı sana veririm. Anlasılması kolay. Yalnız yolda daha önce tecrübe etmediğin canlılara rastlayabilirsin. Onlar buralarda bulunan canlılardan daha zorlu olabilir çünkü çoğu fiziki bir varlık olmaktan çıkmıs durumda. Şimdi yorgunsun yarın sana her şeyi detayıyla anlatırım.
Samhaz uzun konusmasının ardından kendilerine icki getiren hizmetçi kızın verdiği kadehten içmeye başladı. Daymin ise telaşlı bir sekilde olanları dinlemisti. Elata ile iletisimi oldukca kotü gibi hissediyordu cünkü onunla hic konusamıyordu ve sevdiğini gosteremediğine inanıyordu.
Elata her zamanki gibi istediğini duymus ve odasına cekilmisti. Daymin ise onun arkasından cıkıp odasına girmisti. Girdiğinde Elata nın yatakta tavana bakarak uzandığını gördü. İleri doğru gelip konusacaklarını toparlamaya calısırken Elata:
-Yorgunum,dedi.
Daymin biraz üzülmüs bir sekilde odadan ayrılmaya yeltendiğinde ne diyeceğini bilemiyordu. Onun icin endiseleniyordu ama elinden hayalet gibi evde dolasmaktan baska hicbir sey gelmiyordu. Tam kapıdan cıkacakken arkasından bir ses duydu.
-Beni sevdiğini ve benim icin endiselendiğini biliyorum. Bir şey demene gerek yok anlıyorum. Kendini benim için üzme veya canını sıkma. Ben bunları kafaya takacak birisi değilim seninde takmanı istemiyorum.
Daymin bu sözler üzerine arkasını döndüğünde Elata nın gülümseyişiyle karsılastı. Yanına gidip sarılmak istiyordu bu yüzden farkına varmadan yaklastı ama Elata:
-Gerçekten yorgunum.
dedikten sonra dışarı cıktı. Elata onun çıkmasıyla tuttuğu gozyaslarını saldı. Daymin daa önce hayatında yoktu ve çocukluğu boyuncada hic olmamıstı. Bu yüzden yokluğuna alısık olduğu anne figüründen acılanmıyordu. Aksine annesinin çabalaması onun kalbini acıtıyordu. Onun yüzüne her baktığında Mastog un arkasında bıraktığı hüzünü net bir sekilde görebiliyordu. Sanki kendisine kızı olarak değilde Mastog un değerli emanetiymiş gibi bakıyordu. Cok fazla şey birikmişti icinde. Daymini seviyordu Samhazı seviyordu ama kalbindeki o alıştığı boşluğu doldurmalarını istemiyordu. Bunu neden yaptığını kendi de bilmiyordu. Neden onları kendinden uzaklastırmaya çalısıyordu?
Ertesi gün olduğunda Elata kahvaltıya merakla indi. Bugün Samhaz ona Kra dağını anlatacak ve birkac büyü oğretecekti. Elata büyü oğrenmeyi ve yasadığı evren hakkında bilinmeyenleri acığa kavusturmayı seviyordu. İndiğinde ise Samhaz ile Daymin in onu masada beklediğini gördü. Masaya oturdu ve yemeye basladı.
-Yarın yola çıkabilir misin? Yoksa 2 hafta sonra mı çıkarsın?
Elata boğazında yemek kalmasıyla öksürükle karışık:
-Neden yarın?
dedi. Samhaz peçeteyle ağzını silerek:
-Harita iki haftada bir cıkar ve gecenin sonuna doğru silinir. Bu harita yarın çıkacak ve ben sabah gidip alacağım ama gecenin sonuna doğru kaybolacak.
-Kopyalasak?
-Kopyalamaya çalısırsak kendini ve ve benzerini yapmaya calıstığın kağıdı yakacaktır. Zihininde tutamayacağın kadar karısık, kitap gibi okuyacağın kadar basittir.

Savaş İkilemiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang