18. BÖLÜM

40.1K 2.1K 135
                                        



Helloooo

Herkese yeni bölümden selam 🫡

Kurgumun daha çok kişiye ulaşması için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar dileriz. Seviliyorsunuz 🫶🏻


🌹

Hansa'dan

Kendime gelmeye başlayınca gözlerimi yavaşça açmaya çalıştım. Daha sonra bugün yaşadığım olay aklıma gelince telaşla kendime baktığımda elimi kolumu bağlı bir şekilde sandalyeye bağlanmış olarak gördüm. Korkuyla çırpınıp ellerimi kurtarmaya çalıştım ama nafileydi. Bana kalan sadece bileklerime yerleşen ağrı oluyordu.

Kurtulamayacağımı anlayınca etrafa göz gezdirdiğimde küçük bir çekyat ve küçük bir masa dışında odada başka bir şey olmadığını gördüm. Küçük bir odaydı ve odada bulunan küçük bir pencere vardı. Odaya fazla ışık girmediğinden havanın kararmaya başladığını anladım.

Ben etrafa dalmıştım ki bulunduğum odanın kapısından anahtarlar ile açılma sesi gelince irkilip o yöne çevirdim bakışlarımı.Bir süre sonra kapı açılınca bir adam elinde tepsi ile odaya girdi. Bir şey demeden tepsiyi odada bulunan masaya koydu. Daha sonra yanıma gelip ellerimi çözdü.

"Yemeği ye de başımıza kalma." diyerek tam odadan çıkıyordu ki, "Beni neden kaçırdınız? Ne istiyorsunuz benden?" dedim arkasından. Konuşmam ile adam arkası dönük bir şekilde durdu.

Ardından yüzüme bakma gereksiniminde bulunmadan "Bu kadar merak iyi değil." diyerek odadan çıktı. Çıkması ile kapıdan anahtar sesleri gelince kapıyı kilitlediğini anladım.

Ne olduğunu? Neden burada tutulduğumu anlamıyordum. Amaçları neydi ve benden ne istiyorlar? Düşüncelerim ile beraber sol gözümden bir damla yaş geldi, hemen diğer gözümden bir yaş takip etti diğerini.

Korkuyordum. Bilmediğim bir yerde olmaktan, başıma ne geleceğini bilmemekten ölesiye korkuyordum. Beni neden kaçırıp böyle bir yere getirdiklerini bilmemekten korkuyordum. Ne yapacaktım ben?

Daha yeni gelen adamın bıraktığı tepsiye bir bakış attım. Bir tabak ne olduğunu anlam veremediğim yemek, pilav ve bir şişe su ile ekmek vardı. Açtım ama bilmediğim kişilerin getirdiği yemeği yiyemezdim. İçine bir şey koymuş olabilirler sonuçta.

Ayağa kalkıp küçük odanın içinde dolaşmaya başladım. Anlamaya, mantıklı bir sebep aramaya çalışıyordum ama bulamıyordum.

Artık duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlıyordu, nefes alamadığımı hissediyordum. Ellerimle kendime hava yapıp odadaki çekyata geçip oturdum. Hala bağlı olan şalımı hafifçe gevşetip nefes almaya çalıştım.

İçinde bulunduğum bilinmezlik beni korku ve endişeye sürüklüyordu. Bu yüzden mantıklı düşünemiyordum.

Kendime gelip toparlandım. Ardından sakinleşip birisinin gelip açıklama yapmasını bekledim.  Ne de olsa biri gelip bana neden burada olduğumu söylerdi değil mi? Öylesine kaçırmış olamayacaklarına göre. Sonsuza kadar beni burada tutacak değiller ya.

Tam da beklediğim gibi neredeyse bir saat sonra odaya iki adam girdi. Öndeki adam orta yaşlarda, arkadaki adam da yirmili yaşlarındaydı sanırım. İkisini incelerken öndeki adam boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Neden burada olduğunu merak ediyorsundur şimdi değil mi?" diyerek bana baktı. Cevap vermeden gözlerine baktım. Evet merak ediyordum ama korkup eline koz vermek istemiyordum. "Hansa Haznedar..." beni inceleyip tekrar devam etti. "Burada olmanın nedeni o kocan olacak şerefsiz herif!"

GÜL GÜZELİOnde histórias criam vida. Descubra agora