|5|

1.5K 117 101
                                    

Selamın aleyküüümm! Yine ben geldim!

Alıştım her gün bölüm atmaya xkxmoslw atmayınca tuhaf geliyor.

Uzatmadan bölüme geçelim çünküü gelecek misafirlere tatlı yapmam lazım, inşallah yakmam da xıdkosla

İyi okumalar efenim 🐥
______________________________________

"Aden, hoşgeldin. Nasılsın?" Babamın sesi ile elimdeki kitabı yatağa bırakıp odamdan çıktım. Hanımefendi teşrif etmişti sonunda!

Kapının önüne gelince babamın ve annemin Aden ile sarıldıklarını gördüm. Benden daha çok evin kızıydı tabii. Yanlarına ilerleyip iki kere hafif olmayacak şekilde beline vurdum. Yüzüme yalandan bir tebessüm kondurup babamdan ayırdığım kuzenime sarıldım.

"Hoşgeldin canım kuzenim, yollarını gözlüyordum bende," yalancı bir samimiyetle kurduğum cümleden sonra Aden gerildi. O da gergin bir gülümsemeyle sarıldı bana.

"Hoşbuldum canım ablam, işten çıkar çıkmaz geldim," Benden zar zor ayrılıp birkaç adım geriledi. Aramızda bir yaş olmasına rağmen başı sıkışınca abla diyordu bana. Yoksa öldürsem abla demezdi.

"Kızım biz içeri geçiyoruz, yemeğe gelirsiniz sizde," Babama başımı sallayıp Aden'in koluna girdim ve odama ilerledim. Kaderine boyun eğmiş kurbanlık koyunlar gibi peşimden ilerledi o da.

Odaya girer girmez yatağa fırlatıp bir kartal edası ile üstüne uçtum.

"Ah! Bugünden sonra Voldemort olarak yaşamıma devam edeceğim sanırım, burnumu hissetmiyorum!" Üstünde biraz daha tepinip iyice ezdim. "Onu başıma iş üstüne iş açmadan önce düşünecektin canım," diyerek doğrulup tekrar üstüne zıpladım.

"Ama dün dayağımı yedim zaten, bugünkü niye?!"

"Yetmemiş, hâlâ pişkin pişkin konulabiliyorsun Aden!" Yeterli olduğunu düşünerek üstünden kalktım. Toparlanıp doğrupmasını beklerken, dolaptan rahat bir eşofman takımı çıkardım.

"Yalan mı? Tam istediğin gibi biri işte, kibar, naif, şirkette çalıştığına göre de iyi bir işi var." Elimdeki onun için çıkarttığım eşofman altını sinirle yüzüne fırlattım. Gelen darbe ile yatağa geri düşerken bile arsız gibi gülüyordu!

"Az önceki dayak yetmediyse devam edebilirim, raketi unuttum zaten," Yerinden doğrulup ellerini iki yana salladı.

"Yetti, yetti. Hiç gerek yok yani rakete," Gözlerimi kısarak başımı salladım. "Aferin, adam ol." Kapıya ilerleyip ona kısa bir bakış attım.

"Ben içeri geçiyorum, iftara az kaldı. Sen de giyim gel," Kapıyı açıp odamdan çıktım. Annelerin sesinin geldiği yere, mutfağa girdim.

"Hah, kızım şu bardakları doldur sende. Kaan sende çatal kaşık koy. Boş durmayın, az kaldı ezana," Babam ve ben annemin konutlarına uyarak hemen işe koyulduk. Birkaç dakika sonra Aden mutfağa girdi.

"Kızım geç otur sende,"

"Anne, biz iş yaparken o neden oturuyor acaba? Ona da bir iş ver," Annem gözlerini kısarak bana bakarken eli ayağındaki terliğe gitti. "Gelsin mi terlik Kamer Hanım? Aden misafir, hem yapacak işte kalmadı," Terliği görünce kocaman açılmış gözlerimle başımı iki yana salladım.

"Yok annecim, misafir o tabii. Ben yaparım, merak etme sen. Gelmesin terlik," Annem kazandığı zaferle gülümseyip başını salladı memnuniyetle. Terlik ten kurtulmanın rahatlığı ile başımı masaya çevirince Aden'in sırıttığını gördüm. Aklınca intikam alıyordu işte tarla faresi.

Not Defteri |Texting Where stories live. Discover now