Giriş

4.3K 390 319
                                    

Her nefretin bir nedeni vardır

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Her nefretin bir nedeni vardır.
-Wulf Dorn

<3 Yeni bir kurguyla, merhaba! Tarih atmak isteyenler buraya atabilirler.

Elimden geldiğince her şeyi araştırarak yazacağım, eksiklerimi ve hatalarımı bana iletebilirsiniz <3

ARAŞTIRARAK YAZIYOR OLSAM BİLE GERÇEK HAYATLA BIR BAĞLANTISI YOKTUR!

{17 Temmuz 2023 tarihinde paylaşılmış, düzenlenerek tekrar atılmaya başlanmıştır}

🍃

Gerginlik.
Tek hissettiği, tüm sinir uçlarına kadar ulaşan, bedenini ele geçirmiş olan bir duygu.

Sinir.
Bakışları etraftaki hastalarda, buraya geri gelmek onu sinirlendirmiş.

Üzüntü? Mutluluk? İkisi de yok. Bildiği yerleri her bir adımında tekrardan inceliyor, parmağındaki yüzükle oynayarak hastaneden içeriye giriyordu. Yüzüne vuran klimanın serin havasıyla gözlerini kapatarak bir kaç saniye o esintinin altında bekledi, dudaklarını birbirine bastırarak girişte oturan sekretere baktı. Başıyla selam vererek “Naber abla?” dedi hafif tebessümle.

Sekreter, yüzüne takındığı sahte gülümsemesiyle Yusuf'a doğru bakarak “İyiyim Yusufcum, sen nasılsın?” dedi kibarlıkla. 

“Bende iyiyim. Uzay Karan Kandemir boşta mı? Randevum vardı da.”

Sekreter, Yusuf'a beklemesi için eliyle işaret yaptıktan sonra bilgisayara çevirdi başını. Burası Karel Psikiyatri Hastanesiydi. Uzay Karan Kandemir ve Asel Çığ'nın birlikte açtığı bu hastane hem yatılı, hem de ayakta tedaviyle bir sürü hastaya yardımcı oluyordu. Kendi Psikiyatristi Uzay Karan randevularının ücretini karşılamasaydı, Yusuf buraya hayalinde dahi gelemezdi. Bu pahalılığına rağmen bile girişteki koltuklar nerdeyse hiç boş kalmıyor, her zaman oralarda farklı yüzler görüyordu.

“Uzay Karan seni bekliyor Yusuf, odasına gidebilirsin. Teşekkürler beklediğin için.” dedi sekreter gülümseyerek.

Yusuf ellerini ceketinin ceplerine sıkıştırarak Uzay'ın odasına doğru ilerlemeye başladı. Her bir adımını içinden sayarken, çocuklar için çizilmiş duvardaki çizgi film karakterlerini seyrediyordu. Prensesler, süper kahramanlar onlara el sallıyor, tatlı tatlı gülümsüyordu. İstemsizce yukarıya doğru kıvrıldı dudakları. Çocuk olmayanlar için ayrılmış kısma geldiğinde adımları yavaşladı. Duvarlarda artık çizgi film karakterleri yoktu, en çok burada onlara ihtiyaç varken aksine sade desenler çizilmişti.

Belki bu yüzden hastalardır diye geçirdi içinden Yusuf. Çocuksu hayallerin onları artık iyileştirmediğini düşündükleri için. Oysa hayallerimizin temelini atmamızda en çok yardımcı olan şeylerdi onlar. 

“...125, 126, 127..” Durup derin bir nefes çekti içine. Bedeninden çok ruhunun buna ihtiyacı vardı. “128, 129, 130.” Koridorun sonundaki beyaz kapıyı görünce adımlarını saymayı bırakarak durakladı Yusuf. Beyazı rengi hiç sevmezdi, herkese huzur kattığı söylenilen renk, ölüm için bile kullanılıyordu. Ölen birisinin sarıldığı renge karşı bırak huzurlu hissetmeyi, iliklerine kadar nefret ediyordu.

17Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu