Kamp

13.2K 888 52
                                    

Komutanlar ve diğer takım gidince Deliler karargâha geri dönmeyip kamp yapmaya karar verdiler. Pars komutan onlara izin verdi ve kendi çadırını kurdu.

Öğle saatlerinde serin havada helikopterlerden çadırlarını ve sırt çantalarını alıp daire oluşturarak üç büyük çadır kurdular.

Beran, Ayaz ve Kara gerginlik yüzünden yorulmuşlardı. Onlar dinlenirken Korkut, Oğuz ve Demirkan ateş için odun toplamaya çıktılar.

Pars çadırının önündeki sandalyesinde oturmuş, çadırın içini düzenleyen Fırat'ı seyrediyordu. Fırat'ta çözemediği kafasını karıştıran bir şey vardı. Yüz ifadeleri sürekli değişiyor, bazen gözünü kaçırıyor bazense dikip gözlerini ona gülümsüyordu.

Pars'ın sert bir mizacı vardı ama Fırat'a bakınca dudakları istemsiz kıvrılıyordu. Sürmeli bir çift gözü üstünde hissedince garipsiyordu. Belki de bir gün o da benim gibi komutan olmak istiyor ve bu yüzden beni izliyor diye düşündü.

Akşam üzeri kamp ateşi yakıldı, ateşin etrafına toplanıp yanlarında getirdikleri kumanyaları açıp gülüşerek konuşa konuşa yemeklerini yediler.

Pars çadırının önünden ayrılmayıp askerlerini izliyordu. Fırat elinde tuttuğu kumanyayla etrafına bakınınca uzaktan onları izleyen Pars'ı buldu. Yavaş adımlarla gruptan uzaklaşıp Pars'ın yanına gitti. Elindeki hazır yemekleri koyduğu tabağı uzattı.

"Komutanım size yemek getirdim."

Pars kaşlarını çatarak oturduğu sandalyede başını yukarı kaldırdı.

"İnadın bitti mi sonunda?"

Fırat o gün onun odasında geçen gerginliği ve itaatsizlik edip konuşmadığını hatırladığında başını yere eğdi.

"Bitti komutanım."

Pars uzattığı tabağı aldı.

"Sağolasın asker. Hadi git sende yemeğini ye."

Fırat eğdiği başını kaldırıp gülümsedi.

"Tamam komutanım. Afiyet olsun" dedi ve arkasını dönüp ekibin yanına gitti.

Pars kafasını gülerek sallayıp giden Fırat'a ve elindeki yemeğe baktı.

Kumanya paketinin içinden çıkan karamelli fıstıklı enerji barını Kara eline alıp tiksintiyle baktı. Tatlı şeyleri asla yemezdi. Yanında oturan Ayaz'a uzattı.

Ayaz kendi payını çoktan yemişti. Kara'nın uzattığına baktı, sonrada Kara'ya. Omuz silkip elinden kaptı.

Onları izleyen diğerleri araları düzeldiği için rahatlayarak onların bu hallerine güldüler.

Ayaz ambalajı açıp ağzına attı. Ağzı dolu bir şekilde

"Sen niye yemiyon?"diye sordu.

Kara onun şişmiş yanağına gülerek

"Ben tatlı sevmem" dedi.

Furkan şaşırarak ağzı açık Kara'ya baktı.

"Lan Kara seni nerdeyse hiç gülerken görmedik ama Ayaz geldi geleli yüzün bi gülüyor. Valla hayret zorun bize miydi dağ ayısı"

Hepsi kahkaha attı. Kara, Furkan'a kaşlarını çatarak baktı. Ayaz ağzındakini bitirip

"Güneş gibi doğdum da ondandır" dedi.

Demirkan bu defa

"He he götümün güneşi, az ötede doğ" dedi.

Yine hepsi gülüştü. Ayaz omuz silkti.

"Duydunuz beyler, bundan sonra Kara'nın kumanyasındaki tüm tatlı şeyler benim" diyerek sahiplendi.

Kara başını başka yöne, ormana çevirdi. Kimseden cevap gelmeyip gülüştüklerinde Ayaz kendini onayladı.

Sakince yemeğini yerken onları izleyen Pars ikisinin arasının düzelmesine memnun olmuştu. O günkü konuşması belki de işe yaramıştı. Bir de buna vesile olan başka biri daha vardı. Fırat. Ona baktığında diğerleriyle sohbet ederek yemeğini yiyişini seyretti bir süre. Fırat ona dönüp bakınca tekrar yemeğine döndü. Vakti gelmişti.

Sandalyesinden kalkıp ekibin yanına gitti.

"Korkut bizim zulayı getir" diye emredince Korkut yerinden kalkıp helikopterin yanına gitti.

Hepsi ne getirecek diye beklerken Korkut elinde bir kasa birayla döndü. Hepsi ayaklanıp

"Yaşa komutanım" diyerek biralara atıldılar.

"Başarınızı kutlamadan olmazdı" derken Oğuz'un uzattığı teneke birayı açtı.

Birbirleriyle bira kutularını tokuşturarak tebrik ettiler. Ayaz

"Ya kaybetseydik komutanım" dedi.

"Bir saniye bile başarısız olacağınızı düşünmedim asker. Bomba olayından haberim yoktu. Sanırım alay komutanının fikriymiş. Duyduğumda sizin bunu da halledeceğinize emindim."

Gurur dolu gözlerle askerlerine baktı.

"Eyvallah komutanım" dediler.

Pars komutan ve deliler arasında görünmeyen bir samimiyet, görünen bir güven vardı her zaman. Yeni gelenlerde bugün bunu bizzat yaşamışlardı. Pars'ın içi de rahattı artık.

Birasından büyük bir yudum aldı.

"Çok dağıtmayın" diye uyararak çadırına doğru yürüdü, sonra durdu.

"Fırat buraya gel"

Fırat şaşırıp diğerlerine baktı. Birasını yere koyup

"Emredersiniz komutanım" diyerek ayağa kalktı. Diğerleri bunu umursamayıp içmeye devam ederken Fırat, komutanı takip etti.

Pars sandalyesine oturdu. Karşısında bekleyen Fırat'a baktı. Fırat gözlerinin içine bakarak emrini bekliyordu.

"Rahat ol asker"

Fırat duruşunu biraz gevşetti ama dik durmaya devam etti. Pars yanındaki boş sandalyeyi gösterdi.

"Otur"

Fırat anlamaz gözlerle baksa da sandalyeye oturdu. Şimdi ikisi de ateşin başında oturan ekibe bakıyorlardı. Pars birasından bir yudum içti.

"Neden Ayaz'ın Kara'yı kurtarmasına izin verdin? Sizi de gruplara ayırmıştım ve seni ekip lideri yaptım. Ama sen Ayaz'ın öncü olmasına izin verdin. Neden?"

Fırat birbirleriyle tekrar didişmeye başlayan Ayaz ve Kara'ya baktı. Pars da onun baktığı yere bakınca anladı.

Fırat, Pars'a döndü. Dudakları hafif kıvrıldı. Sürmeli gözleri ay ışığında parlıyordu.

"Çünkü onların barışması lazımdı komutanım. Kara'nın Ayaz'a güvenmesi, Ayaz'ın da Kara'yı koruması gerektiğini, sırtını dayayabileceği bir ekibi olduğunu bilmesi gerekiyordu. Onun güven problemleri var, insanları sevmez ve anlaşamaz. Tek arkadaşı benim ama burda diğerleriyle de arkadaş olabilir."

Pars'ın kaşları yukarı kalktı, dudakları kıvrıldı. Cevap açıklayıcı ve anlayış doluydu. Pars, Fırat'ın yüreğinin temiz olduğunu anlamıştı. Gereksiz rekabet ve kazanma hırsı yoktu.

"Senin fikrindi yani bir arada hareket etmek?"

"Hayır komutanım, ikimizin fikriydi. Ekibi bölmek yerine görev dağılımı yaparak ilerledik."

"İşe yaradı. Aferin asker. Gidebilirsin."

Fırat ekip arkadaşlarına katılmak için ayağa kalktı.

"Sağolun komutanım" diyerek selam verdi.

Pars başıyla onaylayıp gitmesini işaret etti. Fırat yavaş adımlarla diğerlerinin yanına yürüdü, sonra arkasını dönüp Pars'a baktı. Pars yine farkında olmadan ona gülümseyerek baktı. Fırat başını eğdi ve yürümeye devam etti.

SADECE SANA DELİ - BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin