Korkut ve Oğuz hocayı köye geri götürürken Pars odasını yeni evlilere verdi. Odadan çıkmadan önce olacakları tahmin edip
"Sakın sesiniz çıkmasın, yakarım çıranı Alpaslan" dedi.
Alpaslan sırıtarak başını yere eğdi.
"O iş bende komutanım."
Pars, Alpaslan'ın kafasına bir tane geçirdi.
"Sırıtma şerefsiz, valla eşek sudan gelene kadar döverim seni" deyip odadan çıktı.
Alpaslan acıyan kafasını ovuşturarak Berfin'e baktı.
"Sinirli falan ama baba gibi adam valla."
Berfin onun bu sersem haline gülerek koltuğa oturdu. Alpaslan da yanına yerleşti. Birbirlerine sonunda kavuşan sevdalılar sıkıca sarılıp kokularını içine çektiler. Alpaslan Berfin'in ellerinden tutup öptü.
"Seni ölecek kadar çok seviyorum kürt kızı, sonunda muradıma erdim. Tutunacak dalım, iki gözüm, eşim, sevdiğim, hayatımın tek umudu."
Berfin sıcacık ve sevgi dolu gülümseyerek
"Ben de çok seviyorum deli askerim benim" dedi.
İlk tanıştıklarında ona deli asker demişti, şimdi o askere deli gibi aşıktı.
Alpaslan, Berfin'in yüzüne elini koydu ve uzanıp dudaklarından öptü.
################################
"Alpaslan, komutan odasında halvete girsin, ben de burda pere gireyim. Yine ben hariç herkes" diyen Furkan sağındaki Kara'ya taş attı.
Furkan, Demirkan, Ayaz ve Kara masanın başında okeye koyulmuşlardı.
Kara'nın attığı taşa bakan Demirkan ortağı Furkan'a güldü.
"Şu tipinle değil halvete kurbanda danaya bile giremezsin pavyoncu."
Ayaz ve Kara onun söylediğine gülünce Furkan çayını höpürdeterek içip
"Dikkat et de dana niyetine sana girmeyeyim, zaten yokluktayım" dedi.
Demirkan göz devirdi.
"Tövbe de şekilsiz, götümü sana vereceğime daha taşa veririm daha iyi"
Okey taşını yalayıp alnına yapıştıran Furkan
"Yine ben hariç herkes amına koyayım ya, al bittim gördün mü?"diyerek ıstakasını devirdi.
"Dağ taş bile benden şanslı."
Ayaz kahkaha attı. Taşları yeniden dizmeye başladı.
"Sende kumarda kazanıyon işte daha ne"
Furkan biten bardağını doldurmak için masadan kalktı.
"Bana ne oğlum ya, bende bulucam sevdiceğimi"
Kara ve Ayaz taşlardan başlarını kaldırıp birbirine bakarken Demirkan kafa salladı.
"Adam olmazsın sen boşuna üzme kızları."
Furkan hem kendine hem de diğerlerine çay doldurup masadaki yerine geçti.
"Biri de adam etsin be, her delinin bir ilacı yok mudur? Bak Korkut'a, adamı muma çevirdi iki sene de."
İçeri giren Fırat konuşmayı duyunca şaşırarak
"Kim Korkut'u muma çevirmiş?"diye sordu. Furkan omuz silkti.
"Yakında sende anlarsın kardeşim."
Fırat kaşlarını çatıp anlamayarak Ayaz'a göz kırptı. Ayaz sonra diye dudaklarını oynatıp ona cevap verdi. Fırat dudaklarını büzüp Kara'ya döndü.
"Kara, Pars komutan senin odanda kalacakmış bu gece, Kara'da Alpaslan'ın odasında onun yerine yatsın dedi."
"Tamamdır posta güvercini" deyip ıstakasına kendi taşlarını dizdi. Sonra Ayaz'a bakış attı.
Ayaz umursamayarak taş diziyordu. Ama anlamıştı, onun yanındaki ranza da yatacaktı.
"Bak yine ben hariç herkes" diyen Furkan ilk taşını Kara'ya attı.
Bu kez onu sadece Demirkan anladı.
################################
Fırat bir iki saat uyuyup nöbeti Beran'dan devralacaktı ama bir türlü uyku tutmamıştı. Geçen bu hafta onun için kafa karıştırıcı ve hızlıydı. Bu gece olanlar ise tüm sinir sistemini bozmuştu. Adamların Alpaslan'ı ve Berfin'i öldürmesini beklemişti. Ama komutan ve ekibin, Merdan Ağa'ya karşı tek bir adım bile geri çekilmemesi ağayı korkutmuştu.
Eğer yıllar önce de birileri onlara yardım etseydi annesi ve babası da kurtulur muydu? Ya da babası başka bir şehre kaçabilseydi? Çünkü amcasından duymuştu, babası aşiretin peşlerine düştüğünün haberini almıştı, kaçmaya hazırlanıyorlardı. Başarabilselerdi Fırat yine asker olmak ister miydi? Pars komutanı görebilir miydi bir yerlerde? Yine aşık olur muydu sivil hayatta görseydi?
Saatlerce bu düşüncelerle ranzasında dönüp durdu. Sonunda uyuyamacağını kabul ettiğinde kalkıp üniformasını girdi. Ranzanın yanındaki tüfeğini alarak odasından çıktı. Koridordan çıkışa doğru yürürken Pars'ın sesiyle durdu.
"Asker."
Fırat arkasını dönüp selam verdi yine.
"Emret komutanım."
Pars, Fırat'ın önünde durdu, gözlerine baktı.
"Uyumadın mı sen yine?"
Fırat hazır ola geçti. Bakışlarını Pars'ın yüzünde sabit tutmaya çalıştı.
"Uyku tutmadı komutanım."
"Kaç gündür uyumuyorsun asker?"
"Bilmiyorum komutanım, saymadım."
"Nereye gidiyorsun nöbete mi?"
"Evet komutanım."
"Geç odana asker bu bir emirdir, uyuyana kadar yatağında bekle."
"Ama komuta..."
"BANA CEVAP VERME ASKER" diye sesini yükseltti artık Pars. Yoksa söz dinlemeyecekti yine.
Fırat, Pars'ın sert sesiyle yutkunmak zorunda kaldı. Başını eğdi sessizce. Sonra hâlâ karşında duran ve gözlerini yüzünden ayırmayan komutana baktı.
"Emredersiniz komutanım" dedi fısıltıyla.
Pars'ın bağırmasına üzülmüştü ama haklı olduğunu biliyordu. Onunla farkında olmadan çok inatlaşıyordu ama bunu bilerek yapmıyordu. Otoriterlere karşı hep böyleydi.
Pars'ın kenara çekilmesiyle Fırat koridorda geri yürümeye başladı. Pars onun gidişini izlerken Fırat yere yığıldı.
"Fırat" dedi Pars ona koşarken.
Yerde baygın yatan Fırat'ı kucağına aldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/338620060-288-k114975.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SANA DELİ - BxB
General Fiction[TAMAMLANDI] Askeri kurgu. Eşcinsel içerik. #ondeli #gizliaşk #itiraf #komutan&asker #aşiret #operasyon #sırlar #kavga #travmalar #derinizler