Duşta olduğu için olayları kaçıran Fırat yemekhaneye girdiğinde Alpaslan'ın etrafına toplaşmış konuşan ekip arkadaşlarının yanına gitti. Kapıda onu gören Alpaslan hızla ayağa kalkıp Fırat'a sıkıca sarıldı.
"Kardeşim Allah senden razı olsun, sayende yarime kavuştum, baba oluyorum."
Fırat bunu duyunca Alpaslan'ın sırtına ellerini koyup sarılmasını sıkıca karşılık verdi.
"Hayırlı olsun kardeşim benim, çok sevindim."
Alpaslan Fırat'tan ayrılırken ikisininde gözleri dolmuştu. Alpaslan'ın tüfeği kendine doğrulttuğu o günü hatırlamışlardı ikisi de, sonrasında yaşanan hengameli geceyi, koca bir aşiretin karşısına çıkıp korudukları kardeşlerini.
Furkan uflayarak onları ayırdı.
"Amma sulu gözlü oldunuz len. Hadi hadi otur da kardeşimizin hayırlı olsun baklavasını göm."
Fırat, hafif ıslanan gözlerini silip
"Oo hem de antep fıstıklı" deyip ayırdıkları tabakta ki baklavayı ağzına attı.
Nöbetten dönen Beran da yemekhaneye girdi.
"Fırat komutan seni çağırıyor" dediğinde tüm gözler sırıtarak Fırat'a döndü.
Fırat eli baklavasında ağzına götürürken arkasına dönüp Beran'ı başıyla onayladı.
"Koş koş komutanın ne istiyormuş bak bakalım" diyen Furkan'ın kafasına yanındaki Korkut bir tane geçirdi.
"Gevşek gevşek konuşma, gelip seni karısı yapar o komutan."
Furkan başını ovuşturarak Korkut'a dudaklarını büzdü.
"Hep bana vuruyon ama abi az da Demirkan'a vursana."
Demirkan, getirdiği çay tepsisini masaya koyarken Furkan'a göz devirdi.
"Ben senin gibi komutan hakkında mal mal konuşmuyorum dallama."
Fırat bitirdiği baklavaların üstüne çayından bir iki yudum içip yemekhaneden çıktı.
Merdivenleri ikişer ikişer çıktı. Pars'a belli etmiyordu ama onun ilgili tavırları hoşuna gitmeye başlamıştı.
Kulübede Pars'ın itiraf edip ona seni çok seviyorum dediğinden beri Fırat'ın ayakları yerden kesilmişti ama nazlanır gibi davranıyordu.
Kapıyı çalmaya ihtiyaç duymadan açtı ve içeri girip kapattı. Pars, Fırat'ı görünce gülümseyerek koltuğundan kalktı. Fırat, dudaklarını ıslatıp yanına gelen Pars'a baktı.
Pars hiç beklemeden Fırat'ı kolundan tutup kendine çekti ve kolları arasına aldı. Fırat kollarını Pars'ın beline dolayıp başını Pars'ın omzuna yasladı.
"Özledim sürmelimi" diyen Pars'ın boğuk sesini kulağının dibinde duyunca içi gıcıklandı.
Sonunda ikisi de kendi savaşlarını kazanmıştı. Bazen aşkın diğer her şeyi kör edişine birebir şahit olmuşlardı. Bir haftadır ara ara Pars'ın odasında vakit geçiriyorlar ve içlerindeki her şeyi birbirlerine döküyorlardı.
Pars ondan binlerce kez özür dilerken Fırat da ondan içinden gelen binlerce özürlerle karşılık vermişti.
Ama hâlâ ikisi de inatçı oldukları için kavga ediyorlardı. Pars yanımda uyu dediğinde Fırat sen benim yanımda uyu diyordu. Ya ben komutanım Mahi nasıl gelip diğerlerinin yanında sana sarılıp uyuyayım, burda başbaşayız işte. Ne var bıraksan şu inadı da gelsen yanıma dese de Fırat ben inatçı değilim, bana sinirlenince adımı söyleyip durma deyip odadan gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SANA DELİ - BxB
General Fiction[TAMAMLANDI] Askeri kurgu. Eşcinsel içerik. #ondeli #gizliaşk #itiraf #komutan&asker #aşiret #operasyon #sırlar #kavga #travmalar #derinizler