Tüm ekip helikopterle Suriye sınırına doğru yola çıktı. Üniformalarını tekrar giyinen Fırat ve Ayaz ellerinde tüfekleri ekiptekilere gülerek bakıyordu.
Pars ise sessiz ve durgundu. Başını kaldırıp Fırat'a bakamıyordu. Onunla ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. İçinde dönüp duran duygu karmaşası içinde boğuluyordu. Gözlerinin önüne sadece bir kelime, bir soyad gelip duruyordu. Xevalçiya.
Bu soyisim hayatını karartmış, sevdiklerini elinden almıştı. Aynı kanı taşıyan adama ise içinde adını koyamadığı karışık duygular hissediyordu.
Çarşıda gördüğü adam Fırat'ın dayısıydı ve o an soyadını biliyor olsaydı oracıkta adamın kafasına sıkardı ve bir gün sıkacağına da yemin etti.
Ama Fırat'la ne yapacaktı. Onun bir suçu var mıydı? Daha beş yaşındayken annesini ve babasını öldürmüşlerdi. Belki de hiçbir şeyi bilmiyordu. Vatanından kopup gelmiş, yetim ve öksüz kalmıştı. Ama Pars şehit edilen askerini de unutamıyordu. Kerem'i.
Ekip bunu öğrenirse hâlâ Fırat'ı yanlarında ister miydi?
Pars, kulaklığına dokunup Korkut'a seslendi.
"Kartalı sınır karakoluna indir" diye emir verdi.
Hepsi birbirine şaşırarak baktı. Korkut aldığı emirle aşağı doğru süzüldü ve karakol bahçesine iniş yaptı.
Pars helikopterden indi ve arkasındaki ekibine baktı.
"Fırat in aşağı."
Fırat nedenini anlamasa da ayağa kalktı, Ayaz kolundan tuttu. Fırat ona dönüp
"Ayaz, komutanının sözünden çıkma, geri döneceksiniz" dedi.
Pars'ın kendisini buraya bırakacağını anlamıştı. Pars önde Fırat arkada karakol kapısında bekleyen askerin yanına gitti.
Asker selam verip kenara çekilince ikisi birlikte içeri girdiler. Üstteğmenin odasına doğru koridorda yürürken Pars'ı gören askerler selam verip hazır ola geçtiler. Ama Pars'ın gözü hiçbir şeyi görmüyordu.
Üstteğmenin odasına çalmadan daldı. Arkasından da Fırat girdi. Üstteğmen komutanını görünce hızla ayağa kalktı ve selam verdi. Masasından ayrılıp Pars'ın önünde durdu.
"Hoşgeldiniz komutanım."
Pars elini uzatınca tokalaştılar. Ardından Pars arkasında bekleyen Fırat'ı gösterdi.
"Askerim ben dönene kadar burada kalacak anlaşıldı mı?"
Üstteğmen "Emredersiniz komutanım" deyip selam durdu.
Dışarıdan askerlerinden birini çağırdı. Asker içeri girip selam verdi.
"Arkadaşınızı alın koğuşlardan birine yerleştirin, bir süre misafimiz olacak"
Fırat, Pars'a baksa da o bakışlarını kaçırdı. Fırat askeri takip edip odadan çıktığında Pars elini üstteğmenin omzuna koydu.
"Onun kılına zarar gelirse karakolu başına yıkarım, seninde askerliğini yakarım bilmiş ol asker."
Üstteğmen, Pars'ın tehlike dolu gözlerine ve tehdidine yutkundu.
"Emredersiniz komutanım. Gözüm gibi bakacağım."
Pars'ın deliliğini ve öfkesini bilmeyen ne ekip, ne karakol, ne de bu şehirdeki askeriye kalmamıştı. Delirdiğinde ne yapabileceğini herkes biliyordu.
Pars, elini üstteğmenin omuzundan çekmeden önce hafif sıktı ve bıraktı. Sonra da hiçbir şey demeden odadan çıktı. Koridor boyunca yeri titreten adımlarıyla karakoldan çıktı.
Helikoptere döndüğüne deliler onun yalnız döneceğini biliyorlardı. Pars helikoptere binerken Ayaz dişlerini ve yumruklarını sıkarak komutana baktı.
"Kalk" dediğinde Korkut tekrar pervaneleri çalıştırıp havalandı. Suriye'ye kadar kimse artık konuşmadı.
Burdan sonrası biraz üzücü gelebilir, o yüzden önceden uyarıda bulunayım.
Gençler bi sakinleşin🥰🥰 🥰
Pars'a küfür etmek konusunda sıkıntınız yok yardırın gitsin. Bende arada küfür ediyorum ona 😂😂😂
Ama bilmediğimiz daha çok şey var bakalım neler olacak 🤷🤷🤷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SANA DELİ - BxB
General Fiction[TAMAMLANDI] Askeri kurgu. Eşcinsel içerik. #ondeli #gizliaşk #itiraf #komutan&asker #aşiret #operasyon #sırlar #kavga #travmalar #derinizler