Sıfır Noktası : 1

314K 3.2K 710
                                    

"Bazı kaderler kesişim, bazı kesişimler kaderdi."

Kitap + 18'dir. Bu tür kitap okumak istemeyenleri şimdiden uyarayım.

Hiç doğduğumuz yerin en yabancısı hissettiğiniz oldu mu? Ya da evinizin asla eviniz olmadığını?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Hiç doğduğumuz yerin en yabancısı hissettiğiniz oldu mu?
Ya da evinizin asla eviniz olmadığını?

Adım Roza, yokluklar arasında
var olmaya çalışan bir kadın.
Var olmaya çalışırken
yok olan bir insancık zerresi.

Sahi gerçekten var olmamız için biraz ölmemiz mi gerekliydi?
Oysa bize Sadece bir kez ölünebileceğini söylememişler miydi?

Konağı derin derin, sessiz bir sükut ile izlerken, gözlerime takılan en büyük olan Perver abim ile, saygı duyma babında, oturduğum yerden kalktım. Abim sadece baş selamı vererek içeri girmişti.

Bakışları yüzüme birkez bile dönmedi.

Zaten evlilik kararımın verilmesinden bu yana, herkes benimle göz teması kurmaktan kaçınır; konuşmaktan kaçar olmuştu.

Babamın bana bakarken, beni görmemesine alışıktım. Ama abilerim, onların bana böyle oluşları, bu kadar derin hissetmemiştim bu kimsesizliği.

İstemsizce, gözlerimin dolmasına neden oldu bu yaptıkları tavır. Ta ki içeri giren diğer abim ve babamı görene kadar. Tarladan erken dönmüşlerdi. Gözlerimdeki yaşları geri plana attım.

Kimsenin gözüne batmak niyetinde değildim. Odama yürümeye karar verdim, ve bunu eyleme geçirdiğimde, babamın kuvvetli sesi durmama neden olmuştu.

"Annenler nerede Roza?"

Saygıdan dolayı, kafam eğik bir şekilde; babama annemin şehir merkezine gittiğini söyledim.

"Konakta kimse yoktur?"

Kafamı evet anlamında salladım. Ardından kafamı hafifçe kaldırarak, yemek hazırlayayım mı diye sordum.

Soruma kafa sallayarak cevap verdi. Yarı şiveli sesiyle konuştu.

"Sonra ırgatların yanına Berzan ile gidin. İş baya yavaş ilerliyor."

Onayladım. Genelde kadınlar ağırlıkta olduğundan, benim gitmemi isterdi babam. Mutfağa gidip, yemeğin altını ısıttım. Ardından üç tane tabağa yemeği koyup, masaya yerleştirdim.

Ekmeği de masaya koyduğumda, babam masaya oturmamı istemişti bir anda. Gerginlikle baktım suratına. Daha önce de böyle bir şey yaşamıştık, ve telafisi olmayan bir yola girmiştik.

"Efendim ağam?"

Babam gözlerimin içine derin derin bakarken, soğuk, hiçbir his barındırmayan bir ifade ile baktım ona. Sanki yüzünde acı dolu bir ifade geçmişti ama, o ifadesi o kadar kısa sürmüştü ki.

Emin olamadım bu ifadenin gerçekten varlığından

Babam susunca Berzan abim araya girdi. "Bacım, sen ne düşünüyorsun bu konuda?"

Biraz geç kalmamışlar mıydı bu soru için?

"Ne konuda ağabey?" Safa yatmaya karar vermiştim. Böylesi daha iyiydi.

"Evlilik konusu abim."

Bakışlarını Perver abime çevirdim. Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi.

"Biraz geç kalınmış bir soru oldu."

Bunu kinaye ile, ya da başka bir vurgu ile değil; kırılmış bir sesle söylemiştim. Berzan abim ve Perver abim birbirleri ile bakışırken, babamın bakışları tamamen üzerimdeydi. Genelde babam karar verirdi hayatıma.

O ne isterse o olurdu.

"Eğer evlenmene onay vermeseydik aramız bozulurdu, Mardin'in en büyük aşireti ile. Ayrıca biz köklü bir dostluğa sahibiz kızım."

Alayla gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Susmalıydım, hayır, susmalıydım.

"Bu yüzden kuma olarak verdiniz beni."

Üçü de susarken, ne kadar kırgın olduğumu gösterdiğimi farkederek, yerimden kalktım. Onlara karşı geldiğimi zannetsinler istemiyordum. Haşa, haddime de değildi zaten.

"Ben hazırlanıp geliyorum abi."

Başka bir şey demeden, yukarıya çıkıp üzerime, tarlaya gideceğim için tenimi yakmayacak kadar ince bir elbise giyip, eskimiş çarıklarımı da geçirdim ayağıma.

İnce tülbenti de saçlarıma koydum. Odadan çıkıp, aşağıya indiğimde; Berzan abimi tamamen hazır bir şekilde, arabanın önünde beklerken bulmuştum. O sırada, kararmış teni ile Emir abim çıka gelmişti.

Diğer köydeki tarlanın işi bitmişti anlaşılan. Erken döndüğüne göre.

Emir abim gülümseyip, elindeki küçük çikolatayı Berzan abim görmeden elime verip kapattı. İstemsizce gülümsedim. Haylaz bir ifade ile bakıyordu bana.

Bana göz kırparak, konağa girmişti.

Arabanın önünde bekleyen Berzan abime yaklaştım. Arabaya bindiğimizde, gözlerimi yola çevirmiştim.

Hala elimde, abimin elime verdiği çikolatam vardı. Paketini açıp, ikiye böldüm.

Abime uzattım. Gülümseyerek almıştı. İçimin bir anda cız ettiğini hissediyordum.

Aslında bu konu hakkında çok konuşmak istediğini biliyordum ama sessizleşmiştik.

Sessiz bir yolculuk ile tarlaya vardığımızda arabadan indim.

Berzan abimle yan yana yürüdük. Tarlada çalışan insanlara yaklaştığımızda, çalışanların başında duran adam yanımıza geldi.

"Hoşgeldiniz ağam, hanım ağam."

Gülümseyip, kafamı salladım. Bu adam çocukluğumdan bu yana hep burada, tarlada, insanların başındaydı. Bakışlarım arkaya kaydı. Bu sıcacık günde canları çıkıyordu resmen.

Yürüyerek oraya yaklaştım. Ardından elinde sürahi ile, hat hat dolaşan adamın elindeki sürahiyi aldım.

"Sen biraz otur abi."

"Olur mu öyle şey hanım ağam?"

"Olur, olur." Gülümseyip, adamın yarım bıraktığı hattan devam ettim su vermeye."

Kadınlar bana tatlı tatlı bakıyorlardı. Arada da övgüler yağdırıyorlardı. Bu da beni güldürüyordu.

24 yaşındaydım ve 16 yaşından beridir İstanbuldaydım. O kadar sahte insan görmüştüm ki orada, buraya geldiğimde, buradaki insanlar bana iyi gelmişti. İyi insanlardı. Sadece bazen çok dedikoducu olabiliyorlardı.

Son çalışana da su veriyordum ki bir kadın seslendi bana.

"Roza, kızım."

Kafamı bana seslenen Havva teyzeye çevirdim.

"Efendim Havva teyze?"

Kadın kıkırdayarak, eşarbını ağzına götürdü. Ağzını kapatıp, kıkırdadı.

"Senin bey geldi." Anlamayan gözler ile bakarken, yakınındaki kadınlar da kıkırdamaya başlamıştı bile.

Ben ise arkamı dönmüştüm. Ve onu görmem ile nutkum tutuldu.

Onun da izlendiğini hissettiğinde bakışları bana dönmüştü.

Mardin kurgusu yazmayı çok özlemişimmmmm... Sjsjsnns

Umarım kurgumu beğenirsiniz.

İyi günler. ❤️

İnstagram : _mrs.tugba

Sıfır Noktası +18 Where stories live. Discover now