40. ABİ

3K 177 28
                                    

"Asrın, kalkma güzelim sen."

"Ama Karan, abin ve ailesi gelecek, yemekleri ben yapmayacağım da kim yapacak?"

"Bebeğim, dışardan isterdik. Ben onlara açıklardım durumu."

"Olmaz Karan, yarın erken kalkıp ben yapacağım."

Bu ufak tartışmamızın sebebi yarın Karan'ın abisi ve ailesi geleceğiydi. Yemekleri ben yapmak istiyordum, ama Karan yorulmamam için izin vermiyordu.

Ona döndüğümde bana bıkmış bir ifade ile baktığını görmüştüm. Gözlerim dolmuştu. Oturduğum yerden kalktım ve küskün bir şekilde merdivenlere yöneldim.

"Canavarım? Ne oldu?"

Arkamdan gelmesi ile adımlarımı hızlandırdım. Odamıza girip kapıyı kilitledim. Kapıyı tıklatmasıyla kendimi tutamadan hıçkırdım.

"Asrın, lütfen aç kapıyı konuşalım. Ben özür dilerim."

Onun göremeyeceğini bilsem de kafamı olumlu anlamda salladım ve kapıyı açtım. Anında beni göğsüne çekip sarıldı.

"Canavarım?"

"Karan, ben neden ağlıyorum?"

"Ne?" Birden kahkaha atması ile bende kendimi tutamadan güldüm. İyice delirmiştik bu hormonlarım yüzünden.

"Seni çok seviyorum." Kahkalarım arasında konuşmuştum. O da cevap olarak dudaklarını dudağıma bastırmıştı. Öpüşmemiz derinleşemeden ayrıldı benden.

"Hadi canavarım, mutfağa geçelim o zaman."

Devam edersek ikimiz de kendimizi durduramazdık. Kafamı salladım ve elini tutup yürümeye başladım.

...

Çalan kapı zili ile kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Üzerimdeki bol tişörtü çekiştirdim ve kapıyı izlemeye başladım. Karan yanıma gelince bana kafasını sağa sola sallayarak baktı ve kapıyı açtı. Ben utangaç bir şekilde onun dibine girmiştim.

Görüş acıma giren 1.85 boylarında, siyah saçlı, kahverengi gözlü orta yaşlı adam ile gülümsedim. Karan'ın kopyası gibiydi. Ardından yanında duran kadına kaydı gözlerim. Kızıl saçlı, yeşil gözlü ve çiller ile dolu olan yüzü ile çok güzeldi.

Ardından gözlerim aşağıya kaydı. İki küçük kız vardı. İkisinin de kahverengi saçları ve yeşil gözleri vardı. Üzerlerindeki pembe elbiseler ile çok tatlı duruyorlardı.

"Hoş geldiniz, geçin içeriye."

Karan belimi kavradı ve kenara çekildik. Gerçekten korkuyordum şuan. Ya beni sevmezlerse? Ya beni böyle kabullenmezlerse? Ya da-

"Merhaba Asrın, ben Kenan, Karan'ın abisiyim." Düşüncelerimi Kenan abinin sesi bölmüştü. Bir ona bir de bana uzattığı eline bakıp büyükçe gülümsedim ve elini sıktım.

Ardından eşi ile tanıştım. Burcu abla da kocası gibi çok cana yakın birisi gibi duruyordu. En sonda kızlar ile tanıştım ve hepimiz salona geçtik.

Ben Karan'ın yanından ayrılmıyordum. Biraz sohbet ettikten ve onları iyicene tanıdıktan sonra sofraya oturduk.

Abisi evlenip almanya'ya taşınmıştı. Çoçukları türkçe biliyorlardı ama aksan ile konuşuyorlardı. Tabii bu onları extra tatlı yapıyordu.

Ben tam mutfağa gidecekken sevgilim beni durdurdu. "Asrın, otur sen güzelim. Ben hallederim." Onun sözünü dinleyerek masaya oturdum. Benim oturmam ile Burcu abla ayaklanıp Karan'a yardım etmek için peşinden gitti.

Masada Kenan abi ile yalnız kaldığım için ellerim titriyordu. Fark etmiş gibi gülümsedi bana ve konuşmaya başladı.

"Sakin ol Asrın. Bu kadar heyecanlanmana gerek yok. İnsan yemiyoruz biz."

"Deneyeceğim efend-"

"Efendim ne ya? Biz bir aileyiz, sende bana abi diyebilirsin."

Gülümsedim ve onu onayladım. Mutfaktan gelen tabak kırılma sesi ile yerimde sıçradım. Kenan abi ile göz göze gelmemiz ile ikimizde ayaklanıp mutfağa girdik.

Burcu abla Karan'a gülümseyerek bakıyordu.

"Karan, ne oldu?"

Burcu abla bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Asrın, senin bu sevgilinin dedikleri doğru mu?"

Heyecanlı sesi ve karnıma diktiği gözleri olayı açıklıyordu. Yavaş yavaş kafamı salladım, onu onaylamak amaçıyla. Anında güldü ve bana sarıldı.

Kenan abi bize anlamaz bakışlar atıyordu. Burcu abla bizi içeriye gönderdi ve Karan ile servis açtılar. Yaptığım çorbayı içerken masada sessizlik hakimdi.

"Abi."

Karan'ın konuşması ile bütün gözler ona döndü. Sanırım söyleyecekti.

"Az önceki olay, yani şey. Ben yengeme bir şey söyledim ona sevindi. Şimdi sanada söyleyeceğim ama tepkini kestiremiyor-"

"Karan, söyle hadi."

"Asrın hamile. Baba oluyoruz."

Hepimizin bakışları Kenan abinin üzerindeydi. Birden gülmesi ile gözlerim dolmuştu. Karan onun inanmadığını görünce cebindeki ultrason resmini çıkardı ve abisine uzattı. Kenan abi resmi biraz inceledikten sonra bana döndü.

Bakışlarından korktuğum için elimle Karan'ın koluna tutundum. Sevgilim beni anlamış olacak ki bedenimi kendine çekti ve sarıldı.

"Bu....bu doğru mu?"

Kafamızı sallamamız ile ayaklandı. Karan da ayaklanınca abisi onun karşısına geçti ve sıkı sıkı sarıldı kardeşine. Biraz öyle durduktan sonra bu sefer de bana döndü ve banada sıkı sıkı sarıldı.

"Asrın, ben özür dilerim güldüğüm için. Şaka yapıyorsunuz sanmıştım. Tebrik ederim."

"Teşekkür ederim."

Sarılma ve şaşırma faslından sonra neşeli sohbetler ile yemeğimizi yemiştik. Akşama doğru annem ve Eda da bize katılmışlardı. Herkes iyi anlaşmıştı.

Ben koltukta yayılarak oturmuşken
Nisa ve Özlem yanıma gelmişlerdi.

"Asrın abi?"

"Efendim prenses?"

"Sen amcamın arkadaşı mısın?"

Ben tam ağzımı açmışken Karan yanımıza gelmişti.

"Evet prensesim çok çok çok sevdiğim bir arkadaşım." Tepkimi ölçmek için bana bakmıştı. Ona gülümsem ile rahatlamıştı. Küçük çoçuklara zaten başka ne diyebilirdi ki? Anlamazlardı zaten. Büyüyünce anlarlar artık.

"Asrın abi sen neden şişkosun? Çok fazla çikolata mı yedin yoksa?"

Kendimi tutamadan gülmüştüm. Artık kilomu kafama takmıyordum, bebeğimin sağlıklı olması önceliğimdi. Doğumdan sonra verirdim artık kiloları.

"Hayır, karnımda bebeğim var."

"Bebeğini mi yedin yoksa?"

"Nisa, Özlem gelin bakayım siz yanıma."

Burcu ablaya minnet dolu bakışlar atmam ile kahkaha attı. Onunla birlikte herkes gülmeye başlamıştı.
Güzel bir gün geçirmiştik.

-

-

-

-

-

-

SARMAŞIK | MPREG Where stories live. Discover now