2. Bölüm

2.4K 182 22
                                    


     Başımın ağrısıyla yüzümü buruşturarak gözlerimi açmayı denedim ama ışık gözlerimi alıyordu. Gözlerimi tekrar kapatıp biraz daha bekledim.

Birkaç saniye boyunca en son ne olduğunu hatırlamıyordum. Yavaş yavaş görüntüler aklıma düşünce aniden gözümü açıp yerimde dikleştim.

Bir odadaydım. Hiç tanıdık değildi. Çift kişilik büyük yataktaydım. Odanın duvarları yöresel gibiydi. Biraz düşününce ağzımdan okkalı bir küfür kaçtı.

Şu an da Mardin'deydim büyük ihtimalle. O nerden çıktığını bilmediğim dağ ayısı beni buraya getirmişti. Ama hala kim olduğunu bilmiyordum. Acaba babamların haberi var mı? Acaba onlarla ilgili olduğu için mi beni kaçırmıştı bu adam?

Ani kalkışımdan dolayı gözüm kararmıştı. Kendime geldiğimde üstümdeki kıyafetleri farkettim. Bunlar benim kafeye giderkenki giydiklerim değildi. Şu an üstümde gri bir eşofman ve beyaz bir tişört vardı. Ufak çaplı bir şok yaşadıktan sonra kapıyı görüp oraya doğru ilerledim.

Bu adamla konuşmayı denicem ama eğer yine ayılık yaparsa, daha fazla durmadan bir yolunu bulup kaçıcam artık. İşim gücüm var benim ya . Sanem'i de özledim ayrıca.

O kadar absürt bir durumdaydım ki kapı da kilitliydi. Pencereleri de denedim ama onlarda aynıydı. Camdan aşağı baktığımda ikinci katta olduğumu anladım. Evin bahçesi çok genişti ve maalesef her adımda bir koruma vardı. Hava aydınlıktı. Baya bir zaman geçmiş olmalıydı ben uyurken.

Oda da eşyalarımı ve telefonumu aramaya koyuldum. Ama onlara dair hiç bişey bulamadım. Odada bulunan diğer kapıyı açıp baktım. Tuvaletti burası. Girip yüzümü yıkadım. Kendime gelmeye çalıştım.

   Sonra içerden kapı kilidi açılma sesi duydum. Hemen odaya geri girerek gelene baktım. Oydu.

  Kapıyı kapatıp önünde durarak bana döndü ve konuştu.

  "Günaydın. Uyanabildin sonunda."

  Hafif doğu şivesi ile konuşuyordu.

   "Bak güzel kardeşim , can kardeşim. Gel oturup konuşalım adamakıllı ne olup bittiğini. Öyle pat diye aldın getirdin beni buraya."

  "Olur tamam konuşalım."

  Sonunda diyerek rahat bir nefes verdim. Gülümseyerek odadaki koltuğa ilerledim ve oturdum. O da gelip karşımda ki tekli koltuğa yerleşti. Hiç konuşacak gibi değildi sadece beni izliyordu . Bende boğazımı temizleyip söze başladım.

  "Şimdi. Sen kimsin ve beni neden buraya getirdin?"

  "Ben Ömer Ağa.Hanoğlu aşiretinin ağasıyım.
Senin de müstakbel kocan."

Son dediği şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"NE!"

   Yüzü sertleşmişti tepkimle. Şaka mı bu ya! Nereye düştüm ben.

   "Sen ne dediğinin farkında mısın? Bana adam akıllı ne olup bittiğini anlatacak mısın artık yoksa ben tahmin mi etmeye çalışayım?"

  "Duyduğun gibi benimle evleniceksin. Ailelerimiz kan davasını bitirmek için berdeli uygun gördü.  Benimle evleniceksin ve yıllara dayanan aşiretlerin arasındaki kan davası biticek."

  Emir kipiyle konuşmasına ayrı sinir oldum benden habersiz böyle bir konuda benim yerime karar vermelerine ayrı sinir oldum.

  Dedem yüzündendi herşey. Hiç bir  zaman beni aileye uygun görmezdi . Bu yüzdendi belkide ilk olarak beni gözden çıkarışı. Beni onlardan uzak yere gönderip elaleme rezil olmama derdindeydi. Ama iyi ki de gönderdi diyordum. Kurtulmuştum yobaz yaşamdan.

   Yıllardır arayıp sormuyorlardı. Ama ne olduda bir an da akıllarına geldim bilmiyorum.

   Ama bildiğim tek şey vardı. O da bu düğün asla gerçekleşmicekti. Birincisi ben eşcinsel değilim ikincisi ben bu yaşamdan uzaklaşmıştım. Bi daha asla dönmemek üzere. Bi an önce arkadaşlarıma ulaşmam lazım .

   "Bak. Ben evlenmek falan istemiyorum. Bu konuda bir anlaşalım. Hem sen de istemiyorsundur eminim. Bak benim sevgilim var . Çok seviyoruz birbirimizi. Okulum var . Benim gitmem lazım burdan . Lütfen anlayış göster."

   Ben konuştukça sakin bakışları değişti. Yerini sanki hüzün kapladı. Anlam verememiştim neye üzülmüştü. Acaba sevdiği vardı da artık beraber olamayacakları için mi üzülmüştü.

   "Gel beraber anlaşalım ve büyüklerimizle konuşalım. İlla evlenmekle çözülmez bu meseleler. Kaçıncı çağda yaşıyoruz."

   Uzun uzun baktı gözlerime. Sanki bişey diyecekmiş gibiydi. Ağzını açıp tekrar kapattı.
Ellerini yumruk yaptı ve ayaklandı. Şimdi yüzü sertti.

  "Bana bak Derin  bu evlilik olucak. Çoktan ahaliye duyuruldu. Ben Ömer ağa sözünden döndü dedirtmem. Dinlen şimdi yarın düğün var."

   "Ne düğünü ya ne evliliği ! Adam anlamıyor musun ? Ben evlenmeyeceğim diyorum . Asla evlenmem sen-"

   Lafımı bölen yüzüme inen tokat olmuştu. Başım yana savruldu. Ağzıma gelen metalik tatla dudağımın patladığını anladım.

   "Kes sesini! Büyüklerimiz öyle uygun görmüş oldu bitti. Sakın bir yaramazlık yapma yarına kadar elimden bir kaza çıkmasın."

   Gözleri kızarmış, boynundaki damarlar ortaya çıkmıştı. Çok öfkeliydi. Sesimi dahi çıkarmama müsade etmeden kapıyı sertçe örterek odayı terketmişti . Bu sefer kapıyı kilitlemedi. Yanağımdaki sızıyla oturup az önce neler yaşadığımı anlamaya çalıştım.

  Lanet olası aile gelenekleri , benim hayatımı da mahvedicekti. Ama ben izin vermeyecektim. Sakin kalıp plan yapmam lazımdı. Sanem'in babası kesinlikle benim tek kurtuluşumdu. Sanem çoktan ona haber vermiştir . Benim tek başıma burdan kurtulmam imkansıza benziyordu.

  Sanem'in babası illegal işler yürüten ve yeraltında sözü geçen bir adamdı. Sanem bizi tanıştırdığında beni çok sevmişti. Oğlu gibi sahiplenmiş, korumuş kollamıştı beni. Baba diyordum ona . Benim ailemden çok aile olmuştu o bana.

  Şimdi bir şekilde Sanem'e ulaşıp yerimi söylemem lazımdı. Gerisini babası hallederdi.
Ama bu şekilde korunaklı bir evde zorla tutulurken telefona nasıl ulaşacaktım hiç bir fikrim yoktu .

   Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecektik.

————//————

Ömer Ağa - GAYWhere stories live. Discover now