5. Bölüm

2K 154 35
                                    

"Sen kimin oğlunu alıyorsun lan!"

Sanem'in babası kalın ve sert sesiyle ortama giriş yapmıştı. Gevşekçe yerimden kalktım. Ömer bana doğru bir hamle yapacağı sırada hızlı davranıp Sanem'in babası Tan'ın yanına yürüdüm.

"Noluyor lan! Sen kimsin de buraya böyle dalıyorsun?!"

"Kaçırıp istemeden evlendirdiğin çocuğun babasıyım. Var mı bir diyeceğin?"

"Bu çocuğun babası dururken sana noluyor beybaba!"

Abimler sesini yükseltip karşı çıkmaya yeltenmişti. Cidden beni gözden çıkarmışlar mıydı. İçimde burukluk oluşmuştu. Dedeler olaya sessizce izliyorlardı. Ömer ağaya bırakmıştı galiba meydanı.

Ömer'e baktığım zaman öfkeden kızarmış boynuyla Tan babama bakıyordu. Bakışlarım gözlerine çıkınca garipsemiştim. Hem öfke hem de hayal kırıklığı vardı.

Daha fazla burda durmak istemediğim için adımlarımı hızlandırıp Tan babamın yanına ilerledim.Bana bakarken yüz hatları yumuşamıştı. Kolumdan tutup arkasına çekti. Yandaki korumasına dönüp "arabaya Sanem'in yanına götür." Dedi. Geri önüne dönüp avludaki silahlı adamlarda göz gezdirdi. Benim gitmemi bekliyordu.

Kurtulmuş olmanın rahatlığıyla korumanın yönlendirmesi ile konaktan çıkıp arabaya doğru ilerledim. Dışarıda 6 tane araba vardı. Mutlu olmuştum. Bana bu kadar değer vermeleri beni mutlu ediyordu. Kendi ailemden ümidi artık tamamen kesmiştim.

Konvoyun ortalarındaki bir arabanın kapısı açılıp içinden Sanem çıktı ve koşarak boynuma sarıldı. Gözleri nemli ve kızarıktı.

Beline sarılarak boynunu koklayıp öpücük bıraktım. Çok özlemiştim.

"Aşkım çok korktum sana bir şey olucak diye. Aklım çıktı."

"Bende yavrum bende. Ama bak artık kavuştuk. Sakin ol."

"Hadi bir an önce gidelim burdan."

Kollarını çekerek benden ayrıldı. Koluma sarıldı hemen. Çok endişelenmişti.

Arabaya doğru yürüdük. Koruma arka kapıyı açınca yerleşip tekrar sıkıca sarıldık. Şoför ve bir koruma ön tarafa oturdu. Şoför arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu.

Kaşlarımı çatıp Sanem'e döndüm.
"Babanı beklemicek miyiz?"

Sanemden önce ön taraftaki koruma dikiz aynasından bakarak cevapladı.

"Öncelik sizin güvenliğiniz efendim. Tan bey ile havaalanında bize katılacak."

"Anladım tamam"

Tekrar önüne döndü. Bende başımı koltuğa yaslayıp Sanem'e sarılı olan kollarımı sıklaştırdım.

Uzun bir yolculuğun ardından havaalanına girmiştik. Tan babamda bize katılmıştı. Ona baba demem için ısrar ediyordu.

Ve şu an uçaktaydık.

Yaşananlar ve stres bedenimi ve zihnimi yormuştu. Yolculuk boyunca uyumuştum.

Uçak İzmir'e inince beni uyandırmışlardı. Hala uykulu yürürken Sanem bana destek olarak arabaya kadar eşlik etti.

Durumu eve gidince detaylı konuşacaktık. Tan babam henüz konuşamamıştı olanlar hakkında.

Araba yolculuğu bir saat kadar sonra büyük bir malikanenin önünde bitince rahat bir nefes verdim. Hava aydınlanmaya başlamıştı.

Şu iki günde neler yaşamıştım. Eski hayatıma dönmek istiyordum artık. Her şeyin bir kabus olduğu bir uykudan uyanmak istiyordum.

Arabadan inip malikaneye girdik.

"Gençler odanıza geçin siz dinlenin. Kahvaltıda konuşuruz."

İkimizinde başına öpücük kondurup kendi odasına ilerledi. Çok cana yakın bir adamdı.

"Aşkım."

"Hm efendim ."

"Uyuyup bir daha kalkmak istemiyorum."

Sanem'in uykulu ve yorgun sesiyle benimde uykum ağır basmıştı.

"Hadi o zaman yürü."

Bizim kendi odamıza doğru ilerlettim onu. Odadan girince yarı kapalı gözleriyle üstündeki kıyafetlerden kurtulmaya çalışıyordu. Bu hali aşırı tatlı gelmişti.

Bende üstümdekilerden kurtulup boxerimle kalınca ona yardım ettim. O da kıyafetlerinden kurtulunca büyük yatağa ilerleyip yattık.

Hemen başını göğsüme yaslayıp belime sarıldı. Bende burnumu saçlarına gömüp güzel ve huzurlu bir uykuya daldım.

——————

"Artık korumayla dolaşmanı istiyorum Derin. En iyisi bu senin için."

"Peki baba."

"Ha birde Sanem'le buraya yerleşin. Artık yanımdan ayırmam sizi."

"Peki babacım. Sen nasıl istersen."

Kahvaltı masasında olanları anlatıp konuşunca bu sonuca varmıştı Tan babam. Haklı olduğu için karşı çıkmamıştım.

"Size afiyet olsun şirlette ufak bir işim var bir kaç saate katılırım size."

"Güle güle babacığım." Sanem etrafa neşe saçan gülümsemesiyle hepimize enerji veriyordu resmen.

"Görüşürüz baba."

Tan babam gidince bizde kahvaltımızı bitirip kahvelerimizi alıp bahçeye çıktık.

"Öğlenden sonra ders var. Artık gitmemiz lazım. Zaten babamda korumaları bilgilendirmiş."

Sallanan bahçe koltuğuna yerleşip kahvemi yudumladım.

"Tamam birtanem. Bizimkiler ne zaman gelicekmiş?"

" az önce yazmışlardı. Gelmek üzerelermiş."

Başını omzuma yaslayıp gözlerini kapattı. Yüzü biraz asılmıştı. Yine olanları düşünüp canını sıkıyordu.

"Yavrum noldu birden.?"

İç çekişleri yoğunlaşıp hıçkırığa dönüştü. Ve gözlerinden damlalar akmaya başladı. Elimdeki kahveyi yere bırakıp ona döndüm ve sıkıca sarıldım.

"Şş tamam geçti. Üzülme artık. Kurtulduk yavrum."

"A-ama ben çok k-kortum Derin."

"Yia kıyamam ben bebeğime. Ağlama canımın içi. Bana bir şey olmaz."

Gülerek teselli etmeye çalıştım. Biraz sonra durulmuştu ağlaması. Ona başka şeyler anlatıp kafasını dağıttım.

Artık ağlamayı bırakmış tekrar gülüyordu. Bizim tayfa gelene kadar konuşup sohbet etmiştik.

——————

Kısa kestim çünkü gelmedi daha fazla ilham. Belki geçiş yaparım diğer bölüm.

Bakarız artık.

Yeni bölümü inşeğallah bir kaza olmazsa yakın bir zamanda atarım.

Ömer Ağa - GAYUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum