2.CÜNHA

120 10 1
                                    

"Unutamayacağınız bir şey görüp unutmak isterseniz bir hikaye başlıyor."

Bölüm şarkısı: Nükhet Duru,Sıla-Yaralım

Cünha: Kabahatten ağır, cinayetten hafif olan suç.

Aldığı nefeste boğulduğunu hissetti Şehrazat.. Karşısında gördüğü adam 5 yıl önce 21 yaşında, ikizlere hamileyken terk ettiği "kocası" olmamasını diledi. Sadece dilemekle kaldı çünkü karşısında ölüm kokan kapkara gözlerini, ceylan gözlerine hapsetmiş adam oydu..

Alparslan Karakurt.

Damarlarındaki kanın durduğunu hissetti Alparslan, 5 yıldır bu ceylan gözlü kadını bulmak için kaldırmadık taş bırakmamıştı, ufacık bir toplu iğneyi bile eliyle koyduğu gibi bulan adam 5 yıldır karısını bulamamıştı.. Yıllardır bakmadığı kadına baktı; normal bir bakış değildi bu öfke, hırs, intikam kokan bakıştı, tüm bunların yanında ikisinde de olan bir şey daha vardı: özlem.

Alparslan duyduğu "anne" sesinin sahibine çevirdi bakışlarını, bu kapkara gözler ona dedesinden yadigardı, peki karşısındaki çocuğa kimden kalmıştı? Aklına gelen düşüncelerle boğulduğunu hissetti, Alparslan Karakurt aptal bir adam değildi, şu 32 yıllık, bir defa bile korkmadığı hayatında ilk defa korktuğunu hissetti, herkesin korktuğu o adam ilk defa bir sesinden varlığından korkmuştu. Karşısındaki kadın gibi o da titrediğinden habersizdi.. Dakikalarca öyle kaldılar, o gün dünya onlar için orada dakikalarca durmuştu.

Nihayet o ölüm saçan sesini bulabildi adam, kendi gibi kapkara gözlerden çekti bakışlarını karşısında titreyen kadına çevirdi, cevabını almaktan korktuğu o soruyu yeniledi "Anne ne demek oluyor şah güzeli?"

Yenilenen soruyla birlikte gelen seslenişle kalbinin ritmi ilk duyduğu günkü gibi hareketlenmişti, 5 yıldır fotoğrafını bile görmediği adamın kalbine hala böyle hükmetmesine lanet etti, ağlamak istedi Şehrazat, küçücük bir kızken aşık olduğu adam ona her böyle seslendiğinde o kalbindeki dört odacık çiçek açıyor gibiydi, hiçbir şey değişmemişti. Delisi olduğu, sonunu getiren o gözlere baktı, içinin en ücra köşesine sığınmış sesini buldu ve verebileceği en saçma cevabı verdi "Seni ilgilendirmez."

Gelen cevap karşısında öfkeyle ağzını açtı fakat kapatması bir saniye bile sürmedi. Neşeyle buraya koşan çocuk, az önce gördüğü kendisine bir hayli benzeyen çocuğun ikiziydi, bir kez daha o sesi duydu "Anne" Alparslan delirdiğini hissetti, kocaman ellerini yakışıklı yüzüne çıkardı, sertçe sıvazladı yüzünü, hayat onunla dalga geçiyor gibiydi, ilk defa deli gibi kahkaha atmak istedi adam içinde bulunduğu durum bir hayli trajikomikti çünkü.

Ayaklarındaki bugüne özel giydiği marka stilettolarının üzerinde tepinerek ağlamak istedi Şehrazat, 5 yıldır görmediği kocasını çocuklarıyla birlikte karşılamıştı duruma lanet etti, günlerdir içini kemiren, dün gece onu uyutmayan o rahatsız edici his karşısındaydı işte bir şey olacağını öfkeli kocasının bugünle kalmayacağından emin olduğu kadar emindi işte.

Ona seslenen oğluna çevirdi bakışlarını, arkasından yanlarına bir ölü gibi adımlayan, onun kadar şaşkın dört aile üyesine baktı, belli ki hiç kimse bunu beklemiyordu.. Öktem Bey kendisi gibi kapkara gözlere sahip torununa baktı, bu kanı deli akan torununu çok iyi tanıyordu gür sesiyle "Yeter artık Alparslan çocukları korkutuyorsun!" diye bağırdı, daha da delirdiğini hissetti Alparslan, "Ben de bu çocukları soruyorum ya Öktem Bey burada olduğunuza göre, beş yıldır kayıp olan karım ve hayatından da haberiniz vardır, cevap verin lan şimdi bana burada neler dönüyor?" diye haykırdı. Gördükleri dev gibi adamla zaten bir hayli korkmuş olan çocuklar bu karşılıklı bağrışmalar sonrası annelerine doğru sindiler, etrafındaki herkesten korumak istercesine kucakladı çocukları Şehrazat.

ŞEHRAZATNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ