9. Bölüm

372 55 177
                                    

insan büyüdükçe sabır eşiği biraz daha üst seviyeye çıkardı.

🖋️

Geçmiş yarası nasıl geçer diye bir soru sorulsa şüphesiz Figen'in verebileceği bir cevabı olmazdı.

Çünkü Figen acımasızca yaşadıklarını unutmaya mahkum bırakılan bir kadındı. Bir yerlere gizlediği ve bir anda ortadan yok olduğu defteri olsa belki bu soruya daha somut, onu daha çok tatmin eden bir cevap verebilirdi ama yoktu. Bu onun için büyük bir eksiklikti ve henüz bunun farkında değildi.

Geçmiş bu defter diyebilirdi.

Ama defter yoktu.

Geçmiş benim günlüğümde yazdıklarım diyebilirdi.

Ama günlük kayıptı. Kim bilir belki yazılar da silinmişti.

Geçmiş benim boynumdaki parmak izleri, bileğimdeki kelepçe yarası, sırtımdaki kırbacın, kemerin izleri diyebilirdi.

Ama artık o izler de geçmişti.

Bu liste Figen tarafından uzar giderdi ve ne yazık ki bunun sonunu getirebilecek bir cevabı yoktu. Geçmişi yoktu. Günlüğü yoktu. Artık izleri bile yoktu.

Kafasının içindeki bulanıklıkla yaşamaya çalışan, aldığı ilaçlar yüzünden ömür boyu ensesinde hissedeceği ağrıya mahkum kalan, aldığı davaların detaylarını unutmamak için sürekli not almak zorunda kalan ve her birini onlarca kez okuyan bir kadındı Figen.

Hafizası ile bir savaş içindeydi. Unutmamak için verdiği çaba amcasına gösterdiği direnişe eşdeğerdi.

Şüphesiz hayat onun için zordu ama o, bu zorluğun bile farkında değildi. Aslında en acısı da buydu.

Her uyandığında ensesinde var olan ağrıyı herkes çekiyor sanıyordu. Unuttuğu şeyleri ezberinin kuvvetli olmadığına yoruyordu. Her avukatın onun gibi, en ufak detayı bile defalarca yazıp not aldığını, unutmamak için onlarca kez içinden tekrar ettiğini düşünüyordu. Ama öyle değildi.

Figen Vasildar'ın düşündükleri doğruydu ama eksikti. Onun nezdinde herkes bunları yaşıyor ve bunlar normal şeylerdi. Ama eksik olan bir kısım vardı ve bu da yaşadığı şeylere sebep olanın, zamanında tüketmek zorunda kaldığı ilaçlar olduğuydu.

Ne yazık ki herkes ihanete uğramıyor, baba yarısı dediği adamdan şiddet görmüyor, kalabalık içinde kimsesiz kalmıyordu. Bu onun normalleştirdiği bir normal olmayan durumdu.

Uykusuzluktan olduğunu düşündüğü bir ağrı saplandı tekrar ensesine. Bunu her sabah ve her akşam yaşıyor olmasına rağmen, çektiği ağrının şiddeti yüzünden şikayet etmekten geri durmuyordu. Ağrıyı her hissettiğinde sert bir küfür mırıldanmaktan geri çekemiyordu kendini.

Benim Adım FigenWo Geschichten leben. Entdecke jetzt