10. Bölüm

369 56 129
                                    

İnsanın en gerçek düşmanı en yakın dostuydu.

🖋️

Yıllar yıllar önceymiş gibi, mutluluğun tadını aldığım zamanlar ama hayır, o kadar uzakta değildi.

Rahatça güldüğüm, kahkaha attığım zamanlar o kadar eski değildi, bilakis bundan sadece bir, bir buçuk sene öncesine kadardı bu zaman dilimi. Bunu tüm benliğimle hissediyorum.

Gülmek için kimseden korkmadığım, konuşmak için kimseden izin almadığım, kendi evimde rahatça dolaştığım günler elbette vardı.

Vardı.

Eksidendi.

Sanki çok uzun zamanmış gibiydi ama değildi. Mahkumdum. Esirdim. Bu anlama gelecek daha nice kelimelerdi halimi anlatan ama bu kadarı bile anlaşılmama yeterdi. En azından başkası olmasa da kendi tarafımdan anlaşılıyorum.

Elimde kelepçeyle yaşamaya mahkum, ensemdeki ağrıya, almak zorunda olduğum serumlara prangalıydım. Acıydı fakat gerçek buydu.

Onca kimsenin içinde kimsesiz kalmakta ayrıca canımı yakıyordu. Fakat fiziksel ağrım o kadar fazlaydı ki ruhuma işlenen sancının çok da önemli olduğu söylenemezdi.

Herkes için ruhsal sancı daha büyük acı verirken benim fiziksel ağrım çok daha ağır bastığından içimdeki yaraların bir önemi kalmıyordu.

Bir haftadır yazmıyorum. Daha doğrusu yazamıyorum. Bir türk dizi klişesi yaşıyormuş gibi olmak istemiyorum, unutmak istemiyorum.
Hafızamı her geçen dakika için daha çok zorluyorum fakat nafile. Küçük küçük kayıplar verdiğimin farkındayım. Her kayıp zihnimin bir parçası, ruhumun sığındığı anılar.

Kendimi bir genç kız gibi değil de yorgun argın yetmişine varmış ihtiyar bir kadın gibi hissediyorum. Bunu çok uzun bir süredir böyle hissediyorum.

Gülüşüm yorgun, düşüncelerim ağırdı.

Bugün buraya kalemi elime, içimi dökmek için alıyorum. Bariz bir acının içinde yüzüyor gibiyim. Olanları hatırlamak için belli bir çabaya bile girmeye mecalim yok. Bugün böyle olsun. Yazmak için yazıyorum, yarın yine tekrar düşünür, unutmamak için çabalarım.

Benim Adım FigenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin