──2

1.2K 67 33
                                    

"Çok yoruldum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Çok yoruldum." Kısık sesim suyun sesine karışırken ıslattığım ellerimle terden boynuma yapışan saçlarımı geriye çekiyordum. Mutfağın basık ve boğucu havasının ardından şimdi lavaboda nefes almaya çalışmak cehennem gibiydi. Su biraz bile olsa rahatlatmıştı fakat göğsüm öyle bir sıkışıyordu ki, saatlerdir nefes almadan çalışmanın getirisi olarak şimdi mahvolmuş bir haldeydim.

Suyu kapatıp aynadan moraran göz altlarımı ve çöken yüzümü izlerken her zaman olduğu gibi inanılmaz çirkin hissetmiştim. O kadar perişan görünüyordum ki, bu üstüm başımın dağınıklığı sayesinde dışarı çıkıp dilencilik yapsam kimse yadırgamazdı. Hatta onların bile şuan benden çok daha iyi göründüğüne emindim.

Sızlayan ayaklarım yüzünden buruşturduğum yüzümle soyunma odasına girdiğimde içeride kimsenin olmaması beklediğim bir şeydi elbette. Saat gece yarısını geçmişti, birkaç personel dışında kimse kalmamıştı ve mufakta işlerim uzamasaydı ben de şuan evimde, sıcacık yatağımda dinleniyor olabilirdim.

Uyuşuk hareketlerle önlüğümü çıkarıp üzerime hırkamı giyerken yetersiz eleman yüzünden artan mesai saatlerimi düşünüyordum. İkinci bir evim gibi olan bu restoran artık bana fazla geliyordu, ya iş yüküm azalmalıydı ya da ben çabalamayı bırakmalıydım çünkü ciddi anlamda dayanamıyordum. Son olarak çantamı omuzuma asıp dolabı kilitlediğimde günü bitirmenin ve eve gidip dinlenecek olmanın verdiği hevesle hızlı adımlarla arka kapıdan otoparka adımladım. Muhtemelen birkaç saate kapatırlardı restoranı. Arabaya binerken ve çantamı yan koltuğa atarken eleman eksikliğini bir kez daha patronla konuşmayı aklıma yazarak yola koyuldum.

Her iş günü olduğu gibi bugün de işimin bu saatlere kadar süreceğini bildiğimden arabayı almıştım, eskiden, gerçekten eskiden, bazı günler otobüsü kullanırdım ve şimdi geriye dönüp baktığımda o günlerin en güzel zamanlarım olduğunu fark ediyordum. Saat akşam en geç dokuzda biterdi işim ve kalan tüm zamanımı evimde geçirirdim, şimdi düşününce o günlerin kıymetini bilememişim çünkü artık işten en erken on bir ya da tam gece yarısı vakitlerinde ayrılabiliyordum. Değişen tek şey ise mutfaktaki konumumdu.

Kırmızı ışıkta dururken uykusuzluktan acıyan gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştım, bir yandan da saati kontrol ediyordum. Dün gece Sude'yi uykusuz kalmaması için yatmaya yollarken ben bütün gece uyumamıştım. Şimdi düşününce, iyi ki uyumamışım diyordum çünkü bazı beklenmedik şeylere şahit olmuştum.

Tüm o gecenin sessizliğinde, sanki hiç sonu gelmeyecekmiş gibi hızla mahallenin etrafını gezen arabalar aniden durmuş, ardından arabalardan takım elbiseli adamlar çıkarak bir de onlar -muhtemelen- tüm mahallenin etrafında gezinmişlerdi.

Açıkçası bu iri yarı ve birbirine benzeyen adamları evimde izlerken bile korkmuştum, tüyler ürperten bir auraları vardı.

Sabah uyandığımda ise dün geceden eser yoktu.

RUS MAFYASI | texting Where stories live. Discover now