──3

1K 60 35
                                    

Soğumuş olduğu için artık büyük yudumlar alarak bitirdiğim yeşil çayın ardından dolan gözlerimi kırpıştırarak televizyondaki saçma programı izlemeye geri döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Soğumuş olduğu için artık büyük yudumlar alarak bitirdiğim yeşil çayın ardından dolan gözlerimi kırpıştırarak televizyondaki saçma programı izlemeye geri döndüm. Bu sırada Sude kollarının arasına sakladığı başıyla kendi çapında gizlice gülmeye çalışıyordu ama sessiz kıkırtıları o kadar sinirimi bozmuştu ki en sonunda bıkkın bir nefes vererek top halini aldığı tekli koltuktaki bedenine dönmüştüm. "Gül de rahatlayalım artık!"

Sanki bunu söylememi bekliyormuş gibi birden kahkahalar atmaya başladığında büzdüğüm dudaklarımla öylece kendinden geçmesini izliyordum. Dakikalar geçtikçe rahatlamak yerine gözlerinden yaş gelerek yerlere atmaya başlamıştı kendini, bir yandan da ağzının içinde "Yazık, çok yazık olmuş," diye söyleniyordu.

Derin bir iç çekerek televizyondaki saçma programa geri döndüm. Gözlerimin dolduğu ve kırparsam yaş akacağı gerçeği, Sude'nin bu görüntü karşısında hepten çıldıracağı gerçeğinden daha korkunçtu. Ağlamak istemiyordum, ben en son ne zaman ağladığımı bile hatırlamıyordum ama şimdi saçma sapan bir nedenden dolayı akıtmayacaktım o yaşları.

"Taksit seçeneği olmaması da çok yazık olmuş." Sude kendi söylediğine sanki çok komikmiş gibi nefessiz kalana kadar kahkaha attığında kızarmış yüzü ve terlemiş boynuyla sersefil uzandığı zeminde bana bakmaya başladı. "Ellerin titredi değil mi o parayı öderken." Yeniden kahkahalar...

Gözlerimi devirerek başımı batmak üzere olan güneşe çevirdim. Kızıl ışıklar sonuna kadar açtığım pencere sayesinde tüm odaya yansıyordu ve en azından bu birazcık olsun huzur vermişti. Sude'nin de dediği gibi, o aptal hurda parçasına verdiğim zarar sonucu oldukça yüklü bir miktar bedel ödemiştim. Hani o paranın üstüne bir şeyler daha eklesem şuan ki arabamın üst modelini bile alabilirdim, öyle uçuk bir miktardı.

Sabah saatlerinde mesaj kutuma düşen faturayı gördüğüm anı hatırladığımda istemsizce yerimde titredim. Ciddi anlamda beni kandırmaya çalıştıklarını ve hatta kendilerince bir ders vermeye çalıştıklarını falan düşünmüştüm. Faturadan arabayı tamir ettirdikleri galerinin numarasını bulup ararken de sonuna kadar inanmıştım buna, gerçekten rezil biriydim.

"Rızkımızı yediler orospu çocukları, gül sen." Sude sesimi duyar duymaz gülmeyi keserek öylece olduğu yerden bana baktığında başımı çevirip ne var anlamında iki kez salladım.

"Sen az önce küfür mü ettin yoksa ben hayal mi kuruyorum?" İnanamaz sesine gözlerimi devirdim. Bugün yaşadıklarımın ardından her şeye bir tahammülsüzlük hissediyordum, sanki tüm her şey önemini yitirmişti, banka hesabımda kuruşların kalması hariç tabii.

"Rızkımızı çatır çutur yiyecekler diyorum sen ne diyorsun Sude," dedim sitemle. Bak işte, yine gözlerim dolmuştu. "Ay sonu kemirecek ekmek bile bulamayacağız."

Bir süre birbirine bastırdığı dudaklarıyla sessiz kalmış sonrasında da "Biz biraz fakirleştik galiba," demişti mağrur bir ifadeyle.

İnternetteki o çocuğun taklitini yapması istemsizce güldürdüğünde o da benimle birlikte tuttuğu kahkahalarını serbest bırakmıştı. Evet, yine.

RUS MAFYASI | texting Where stories live. Discover now