[17] Ascension time

635 88 55
                                    

Korkma, korku diye bir şey yok

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Korkma, korku diye bir şey yok. Uyurken bil ki ben hala yanındayım

_______

[17] Yükseliş zamanı

''Jimin uyan hadi.'' 

Jimin o gördüğü o kabusun hala devam ettiğini sanıyordu. O kadar korkmuştu ki yüzü terler içindeydi. Yüzü iki yana savrulurken gelen sesi işitmeye çalışıyordu. Bir rüya en fazla on beş saniye sürerdi fakat Jimin o anı saatlerdir yaşıyormuş gibi hissediyordu. Kalp atışları hızlanıyor ve yanakları kıpkırmızı bir hal almıştı. 

Jimin kitaptaki okudukları bilgileri kafasına o kadar yer etmişti ki artık rüyalarına kadar giriyordu. Fakat asla bunun bir rüya olduğunu bilmiyordu. Jin endişe içinde arkadaşını dürtmeye başladı. Bir kabus görüyordu ve bu şekilde de bırakamazdı. Onu uyandırmak için elinden geleni yapıyordu fakat seslendikçe ve dürtüldükçe daha da kötüleşiyordu. 

''Tanrım! Artık uyan!'' Jin sesli bir şekilde bağırdığında Jimin hızla gözlerini araladı ve korkuyla yattığı yerden doğruldu. Nefes nefese kalmıştı ve etrafını hızla süzmeye başladı. Terleri yüzünden adeta süzülüyordu. Gözler istemsizce dolmuş ve bunu bir rüya olduğunu anlamıştı. Yavaşça gözlerini yumdu ve rahat bir nefes aldı. O kadar kötüydü ki asla yaşanmamasını diliyordu. 

''İyi misin?'' Jin endişe içinde arkadaşının elini tuttu ve yüzüne bakındı. Jimin kafasını iki yana sallayarak derin bir iç çekti. Terli ve sıcak elini kaldırarak alnını yavaşça sildi. Jin arkadaşının rüyasında ne gördüğünü çok merak etmişti. O kadar sayıklıyordu ki rüyasında kötü bir şey olduğu çok iyi anlaşılıyordu. 

''Ah sadece rüyaymış.'' Jimin kendini yatağa attığında elini kalbine koydu. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırıp dudaklarını aralamıştı. Jin'e anlatmak istiyordu. Belki de bu rüyası işaret bile olabilirdi. Nereden ve nasıl başlayacağını hiç bilmiyordu özellikle karşısında merakla kendisine bakan bir arkadaşı olursa. 

''Eh hadi anlat. Ne gördün rüyanda.'' Jin, Jimin'in kolunu tutarak yavaşça dürttü ve meleğin doğrulmasına yardım etti. Jimin yavaşça yatağın başlına yaslandı ve bacaklarını kendine çekti. Anlatırken bile adeta yaşayacaktı ve tekrar korkacaktı. Hatta anlatabileceğine bile emin değildi.

''Şeytanlar yani Yoongi ah!'' Jimin elini sertçe alnına vurarak sakin kalmaya çalıştı. O kadar etkilenmişti ki tek kelime bile edemiyordu. Arkadaşı yanına gelerek elini Jimin'in alnından çekti. Onunla göz teması kurmaya başladığında Jimin kafasını bir aşağı bir yukarı sallayarak derin bir iç çekti. ''Tamam. Bir gece çok fazla yağmur yağıyordu ve ayrıca fırtına ve gök gürültüsü de vardı. Bu da bir savaşın olacağı göstergesiydi. Tüm şeytanlar gecenin bir vakti meleklerin içinde olduğu bu şatoyu yakmaya başladılar. Yoongi'de oradaydı. Bana oradan zaten öleceksin dedi. Yanarak ölmemi söyledi.'' Jimin sıkıca gözlerini yumdu ve sarı saçlarını arkaya attı.

mockingbird ㄨ yoonmin ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora