7. BÖLÜM: İHANETİN ÖFKESİ

83 31 110
                                    

Yumruğumu öyle sert geçirmiştim ki acıdan bir süre hiçbir şey düşünemez oldum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yumruğumu öyle sert geçirmiştim ki acıdan bir süre hiçbir şey düşünemez oldum. Kum torbasına bakarken onun aslında anneme zarar vermeye çalışan biri olduğunu hayal ettim. Bunun üzerine daha fazla acı çektim. Ancak tam ciğerlerimde hissettiğim yanma hissinin yanında yumruklarımın hiçbir acısı kalmıyordu.

"Duygularına göre dövüşüyorsun. Tekniği unutma." Görkem, dayanamayıp oturduğum yere geldi ve bir havlu uzattı.

"Her zamanki gibi yapıyorum işte." Bir şişe suyu da uzatıp yanımdan ayrıldı ve halter kaldırmaya çalışan çocuğun yanına gitti. Gitmeden önce gözlerime yanlış bir şey yaptığımı belli eden bir bakış attı.

Havluyla yüzümdeki teri silerken bir an önce yanıma koyduğum suyu içmek istiyordum. Yorgundum ama öfke ve hırs bunu gölgeliyordu. Suya uzanacağım sırada biri gelip şişeyi benden önce aldı. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım ve uzunluğu yüzünden boynumu ağrıtan Agâh'ı gördüm. Şişeyi elinden bırakmadan yüzüme baktı.

"Ne istiyorsun?" Ayağa kalktım çünkü onun karşısında oturmak bile kendimi ezik hissetmeme neden oluyordu.

"Oyun oynamak istiyorsun Mahi. Bilirsin ki ben de oyun oynamayı severim." Yüzümde hiçbir mimik oynatmadan baygın gözlerle ona bakmaya devam ettim.

"Ne istiyorsun?" diye sordum bir kez daha. Gizlemeye çalıştığı öfkesine bakılacak olursa kasasına bıraktığım sürprizi görmüş olmalıydı.

"Seninle kazanmam gerekiyorsa eğer, seni kazanabilecek bir savaşçı yapmalıyım."

"Zorunda kaldım diyorsun yani?" Alayla gülümsedim.

"Ne yapacağım hiç belli olmaz." Gülmeye çalıştı ancak dudakları hareket edemiyor gibiydi.

"Şunu bilmeni isterim ki, eğer annemi kurtarmak için kendimi feda etmem gerekirse hiç düşünmem. Ederim. Ama elimizdeki seçeneklere bakınca öyle bir şey gerekmediğini görüyorum. Seninle birlik olup annemi alabiliriz."

Dişlerini sıktı. "Bunun risk almadan, peşimize daha sonra bir çete takmadan halledilebileceğini biliyorsun. Annen için de zincir için de en iyisi bu. Neden bunu yapmıyorsun? Neden seni değiş tokuş yapmamıza ve kahraman ilan edilmene izin vermiyorsun?"

Nasıl da kolay söylüyordu. Zorunda kalmadığım müddetçe bunu yapmayacaktım çünkü annem kurtulduğunda yanında olmak istiyordum. Artık hırsızlık yapmak ya da buraya gelmek istemiyordum. Kimsenin adamı olmak istemiyordum. Sadece annemi ve onunla geçireceğim bir geleceği, telafi edebileceğim bir geçmişi istiyordum. Bunun için kendi planım vardı. Agâh sadece yardım edecekti ama planımdan haberi olmayacaktı. Annemi de alıp gidecektim ve geride kalan karmaşayı unutacaktım. Şimdilik sadık olabileceğim tek şey, bu plandı.

Elindeki suyumu almak için uzandığımda geri adım attı. Ona boş gözlerle baktım.

"Bugün seni ben çalıştıracağım. Madem birlik olmak istiyorsun o halde benimle birlik olan biri gibi olmalısın." Birlik derken neyden bahsettiğini anlamamıştım. Hepimiz onun adamıydık sonuçta.

ZİNCİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin