» ' yapay gözler ve kanlı oyunlar '

68 11 106
                                    

2. Bölüm - Dünyanın Sonu?

" Kavuşmak mahşere kaldı "

Harry henüz okula gitmediğinden, eğer soracak olursanız önümüzdeki bir hafta içinde de gitmek gibi bir planı yoktu, koca evin içinde yapacak hiçbir halt bulamıyordu.

Birde kayıp defter konusu vardı ve bu canını sıkıyordu.

Kocaman salona adımını attığında, salonun dağınık olduğunu ve Klaus'un yerde bir şeyler aradığını gördü. Bu demek oluyordu ki etrafa dağılmış olan eşyalar Klaus'undu ve muhtemelen uyuşturucu arıyordu.

Harry tam ilerleyip koltuklardan birine rahatça kendini bırakmıştı ki Klaus bir anda başını kaldırıp, "Kapa şu çeneni Ben!" dedi, yüksek sesle.

Ardından, "Sevgiyle söyledim." diye devam etti ve koltuğa doğru öpücük attı.

"Kafan iyi mi?"

Klaus sonunda bakışlarını küçük kardeşine çevirip şirince gülümsedi ve omuz silkti.

Harry iç çekerek arkasına yaslandı. Belli ki iki kişi değillerdi.

Abisi bir şeyler aramaya devam ederken sakince izledi, Harry. Klaus sonunda bir sigara yaktı ve "Yumurta tüttürülmez ki," dedi.

Kesinlikle Harry'le konuşmuyordu.

Harry gözlerini devirdi. Canı sıkılıyordu. Ben'i görememek hâlâ kabullendiği bir şey değildi. Öldüğü ilk yıl Harry onu Klaus'un etrafındayken görebiliyordu. Bu Klaus'un görmezden geldiği güçleriyle alakalı bir şeydi kesinlikle.

Ama şimdi abisini tamamen kaybetmişti.

Bir bakıma ya da tam anlamıyla.

Klaus cam kapılı raflardan birine ilerledi ve "Bunlardan biri altın kaplamalı olmalı değil mi?" diye mırıldandı.

Harry hiçbir şey demeden onu izliyordu ki bir öksürük sesi, kısa süreli sessizliği bozdu. Klaus "Tanrım! Aklımı kaçırıyorum," dedi.

"Pogo," dedi Harry, kendisininde onu duyduğunu belli ederek. Görünüşe göre Klaus'un aklı gerçekten yerinde değildi ki olmayan bir ses duyduğunu varsaymıştı.

Pogo sakince ikisini gözledi ve "Size bir sorum olacak," dedi ama odağı Klaus'tu. Bu yüzden Harry dikkate almadı. "Babanızın odasında kayıp bir şeyler var. Özellikle süslemeli bir kutu."

Ah, şimdi Harry'nin dikkatini çok fena çekmişti.

"Öyle mi?" dedi Klaus, sahte bir şaşkınlıkla. "Ciddi olamazsın."

"Nerede olduğunu biliyor musun?"

Harry, abisini çok iyi tanıyordu ve yüzündeki o ifadenin yalan olduğunu iyi biliyordu.

"Hayır, hayır," dedi Klaus. "Bilmiyorum."

"Yalancı," dedi Harry, yüzünde küçük bir sırıtışla. Abisi Ben'le aynı anda, aynı şeyi söylediğinin farkında değildi.

"Ah, çok kırıcısın küçük kardeşim, ben de buradaki anılarımızı düşünüyordum, bir çoğu berbattı-"

Pogo da Harry gibi, Klaus'un kaçmak için saçmalamaya başladığını fark etmiş olmalı ki onun lafını böldü.

"O kutu çok değerliydi. Kutuyu alan kişi içindekileri odaya geri bırakırsa sonuçlardan ve suçlamalardan muaf bırakılacak."

"Şanslı bir piçmiş," dedi Klaus.

"Kesinlikle," diye onayladı Harry.

Seni şanslı piç, diye düşündü Harry, abisine bakarken.

𝐃𝐢𝐬𝐚𝐬𝐭𝐞𝐫 𝐈𝐭𝐬𝐞𝐥𝐟 Where stories live. Discover now