anka kuşu

85 15 3
                                    

Ben sen varken acı çekmezdim, ama sen en çok ben varken acı çektin.

"Anne?" Küçük çocuk, hızlı adımlarla annesinin nerede olduğunu ezberlemiş gibi mutfağa koştu. Sarı saçlarından düşen tokası yüzünden önünü göremiyordu, hızlıca toparladı saçlarını. Nefes nefese kalmış bir şekilde etrafa baktı.

Ancak kesinlikle kendisine çatılı kaşlar ile bakan annesini beklemiyordu.

Domres Rowle gördüğü suratla endişeyle donakaldı. Ilık bir Kasım akşamında görmeyi en son beklediği yüzdü belkide. Neler olmuştu kızına? Neden buradaydı olması gereken yerin aksine?

"Anneciğim!" Tuhaf bir sesle kızını çağırdı yamacına. Kollarını açıp onun boyuna gelmek için eğildi. Kız gülümseyip annesine sarıldı hızlıca.

"Bugün Profesör Dumbledore gelmeme izin verdi! Sana anlatmak istediğim şeyler var!" Kadın tedirgince yanındaki sandalyeye tutundu. Kötü bir şey olmuştu. Çok kötü bir şey olmuştu.

"Hadi, anlat bakalım." Elleri titreye titreye sandalyeye oturttu kızını. Kendi de önünde çömeldi hemencecik. Çıt çıkarmadan kızının çehresine baktı uzunca. Kız da bunu bekliyormuş gibi anlatmaya başladı.

Anlatırkenki ifadesi biraz ciddiydi. Konuşurken hoşuna giden bir şey olunca böyle oluyordu kız.

"Bugün bir kuş gördüm ve hakkında harika bir özellik öğrendim! Adı Fawkes'tı anne. O bir Anka Kuşu'ymuş. Profesör Dumbledore'un dediğine göre tabii." Kadın aceleyle başını salladı.

"Evet, tabii bilirim. Anka kuşları...Bilmez olur muyum?" Bilmiyordu kadın. Hayatında sayılı açtığı kitapların arasında kesinlikle bu dikkatini çekmemişti. Kız bunu fark etti.

12 yaşındaki küçük kız, her şeyin farkında olabilmek zorunda bırakılmıştı. Bunu da fark etti.

"Bilmiyorsun değil mi?" Dedi derin bir nefes vererek. İster istemez kafasını sola yatırıp kaşlarını hafifçe çattı. Ama bir yandan da bu hikâyeyi anlatmak için can atıyordu. Annesi kafa salladı hızlıca.

"Bilmiyorum...Ama anlat anneciğim, her şeyi anlat. Neler oldu bu gün? Onları da anlat."

"Anlatırım. Ama ilk Fawkes'ı anlatacağım. Ona ilk gördüğümde biraz çirkin olduğunu söyledim. Ama Profesör McGonagall bunun yanlış olduğunu söylediğinde hemen özür diledim. Bence beni anlayışla karşıladı." Durdu, düşündü. Derin bir nefes alarak devam etti. Bir yandan da parmakları ile oynuyordu.

"Profesör Dumbledore Fawkes ve onun gibilerin 500 yıl kadar yaşayabileceğini söyledi. Ömürlerinin sonuna yaklaştıklarında hemencecik güzel kokularla kendilerine yuva yaparlarmış. Sonra da kendi gagalarını ateşle yanan bir kayaya vurup yanarlarmış. Öldükleri için üzülme anne, ben duyunca üzülmüştüm. Meğer Anka kuşları, her ölümün ardından yeniden doğarlarmış. Hem de küllerinden."

Annesinin yüzüne baktı bir süre. Bir heyecan kırıntısı arar gibiydi. Ancak annesi her zamanki gibi onu ilgilendiren noktasına gelmesini istiyordu kızın. Yüzü asıldı hafifçe. Ardından devam etti.

"Profesör Dumbledore Fawkes'a benzediğimi söyledi. Aynı onun gibimişim. Bugün Franks Longbottom'ın bitkibilim dersinde aldığı yaraları iyileştirmeye yardım ederken birden bayıldım. Madam kalbimin atmadığını, ama bir Anka Kuşu gibi tekrar doğduğumu söyledi. Bu beni özel yapıyormuş anne!"

Domres Rowle, hafif kızardı. Sonra morardı, sonra bembeyaz kesildi.

O günden ve o hikâyeden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Agnes özel olmaktan çıktı, ötekileştirildi. Yanında tek Regulus Black oldu. Agnes Rowle'un kalbi ilk kez 12 yaşında durdu.

pain of conscience || Sirius BlackWhere stories live. Discover now