17 | etkiler

829 103 304
                                    

BÖLÜM 17 | ETKİLER

GÜNÜMÜZ - Jennie'den

Sahilde sessizce bir süre daha oturduktan sonra havanın serinlediğini fark edip eve dönmeye karar vermiştik. Dy, birkaç saat öncesine göre daha neşeli, daha konuşkan ve daha mutlu görünüyordu. Ara sıra Lisa aklına gelince yüzü asılıyordu ama pastayla bu işin düzeleceğini sanan küçük kalbi onun hemen yeniden gülümsemesini sağlıyordu.

Kısa bir yolculuktan sonra eve vardık ama anahtarımız yoktu. Bunun için bir çilingir çağırdık ve yarım saat kadar arabanın içinde oyalandık.

Nihayet evimize girdiğimizde Dy deriin~ bir nefes aldı.

"Evimiz çok güzel anne!" dedi çantasını yere bırakırken. Ardından gülümsedim.

"Tatlım, ellerini yıkadıktan sonra üzerini değiştirir misin?" diye seslendim. "Ben de bizim için film seçeyim."

"Tamam annecim~" diye bağırdı merdivenlerden.

Önce mutfağa girip birkaç atıştırmalık hazırladım. Onları salona getirirken Dy'in de en rahat geceliklerinden birini giydiğini ve beni salonda bekliyor olduğunu gördüm.

Tabakları önüne bırakırken "Şimdi sıra bende." dedim üzerimdeki kıyafetleri göstererek. Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı.

Yavaş adımlarla merdivenleri çıkarken saatlerdir aklımda olan düşünceye yoğunlaştım. Lisa'nın "üzgün" olmasına. Onunla ilgili en ufak şey bile üzerinde durup düşünmemi gerektiriyordu. Mutlu olduğunu duysaydım belki sevinirdim, belki ben de çok mutlu olurdum, hatta belki de alınganlık edip benimle iyi olmamış olmasına bozulurdum.

Ama ayrıldığımızın ona iyi geleceğini düşünüyordum. Tüm olanlardan önce istediği tam olarak buydu. Ve işte buradaydık, istediği noktada. İstediği gibi herkesten ve her şeyden uzakta. Peki neden hâlâ iyi değildi? Bilmiyorum.

Kendimi bir senedir sürekli bir sorgu içinde bulmaktan yorulmuştum. Ne iyi, ne kötü, ne doğru, ne yanlış artık ayırt edemiyordum ve bu beni günden güne tüketiyordu. Bundan sonra sadece Dy'la ilgilenmek istiyordum. Dy'la, Dy'in geleceğiyle, Dy'in ruh hâliyle ve ona iyi bir ebeveyn olmak için, kendimle.

Sanırım başka bir yorgunlukla ilgilenebilecek kadar güçlü hissetmiyorum artık kendimi.

...

Üzerimi değişip hemen alt kata minik kızımın yanına inmeye başladım. Ben yanına giderken o da koltukta oturmuş, bacaklarını sallayarak beni bekliyordu. Onun bu tatlı haline gülümserken yanına oturdum ve kolumu omzuna atıp onu kendime çektim.

"Bu çizgi filmi çok seviyorum." Minik bedeniyle bana yaslanırken söyledi. Arkama yaslanıp onun saçlarıyla oynarken ben de bakışlarımı televizyona çevirdim. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin açmıştım. Artık ne kadar sevsem de, Karlar Ülkesi izlemek istemiyordum. Yapımcıdan daha iyi biliyorduk filmi.

"Hı hım, ben de çok seviyorum." Kafasının üzerine bir öpücük kondurdum. Kıkırdarken kollarını belime doladı ve kafasını göğsüme yasladı.

Çok süre geçmeden kapı çaldı. Kimin geldiğiyle ilgili bir tahminim yoktu ama en yüksek ihtimal olarak Rosé'yi görüyordum. Bu aralar sık sık bizim yanımızda olmak istiyordu.

Dy izlemeye devam ederken ben de hızlı adımlarla kapıyı açmak için salondan çıktım. İhtimalimiz doğruydu, karşımda güzel sincabımı buldum. Yüzüme hemen bir gülümseme yerleşti ama Rosé bir adım geri çekilip arkasındaki kişiyi görmemi sağladığında şaşkınlıkla bakakaldım.

23 | jenlisaWhere stories live. Discover now