•2•

10.7K 745 672
                                    

"Bu gün dinlen iyi bi gün diğildi yarın dağıtırsın" bakışlarımı keklerden kaldırıp ona baktım "Ama keklerde kurur". Dudağını şişirerek ofladı "Ben sana yardım edicem ama sende sonra gidip dinlen"

Ettiği teklifle daha doğrusu dediği emirle gülümseyip kafamı salladım ve elimdeki tavşan keklerle dolu olan tavşanlı poşeti ona uzattım. Poşeti uzun parmakları arasına alıp çıkmak için kapıya yöneldiği anda arkasından seslendim "Bi dakka bekler misiniz?" Diyip hemen yanına yetişip onu durdurdum

Cebine tıkıştırmak üzere olan elini avucum arasına alıp parmak ucumla kanayan parmak bogumlarına dokundum. Bakışlarımı elinden kaldırıp yüzüne baktığımda yüzü ifadesizdi. Parmak bogumu kanıyordu ama acı hissetmezmiş gibi ifadesiz bi şekilde avucumun içinde tuttuğum eline bakıyordu

"Kanıyor, pansuman yapmamız gerek" dememle birlikte bakışlarını elinden kaldırıp bana baktı. "Gerek yok, acımıyor" derin sesini duyduğumda kendimi düşündüm. Ben olsam çoktan ağlamış, zırlamıştım. O nasıl böyle durabiliyodu ki?

"Ama mikrop kapar. Burda bi kaç malzeme var yaparız iki dakkada" dediğimde iç geçirdi. "Sen mi? Ben mi?"

Bana yönlendirdiği sorusunu anlamamış bi şekilde boş boş ona bakmamı gördüğünde yeniden komuşmaya başladı "Yani sen mi yapıcaksın yoksa bana mı bırakıcaksın?" Tanrım ne cevap vericektim ki şimdi? Ben onun kimin yapmasını istediğini bilmiyordum

"Imm siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım. Eğer isterseniz ben yaparım. Yok eğer benim yapmamdan iğrenirseniz ve rahatsız olursanız ben size pansuman malzemel-"

"Sen yap" diyerek sözümü kesti. Ardından kaşlarını çatarak konuşmak için yine söze atıldı "Ayrıca neden senden iğreneyim ki?"

"Bilemem her bir insanın farklı düşünceleri vardır. Mesela kimisi başkasının ona pansuman yapmasından iğrenir ve onun hijyenik olmadığını düşünür. Bende sizin öyle düşünebileceğinizi göze alarak size sordum"
Anladığını belli etmek için başını ağır ağır aşağı yukarı salladı."Ben rahatsız olmam merak etme"dediğinde gülümsedim

"O zaman siz oturun ben pansuman malzemelerini alıp geliyorum" diyerek köşedeki koltuğu işaret ettim.
O işaret ettiğim yere doğru yavaş yavaş adımlarken ben de hemen pansuman malzemelerini almak için diğer odaya geçdim. Yatağın yanındakı rafdan malzemeleri alıp odaya geri döndüm

Ben geldiğimde o koltuğa yayılmış bir şekilde oturuyordu. Ben de yanına gidip elimdekileri koltuğa onun yanına bıraktıktan sonra bedenim ona dönük olacak şekilde ayağımı kırıp oturdum. Diğer ayağımda yanımdan koltuğun yanına sarkıtdım

Nemli bezi elime alıp kalçasının yanından koltuğa koyduğu elini avucum içine aldım. Nemli bezi kanayan parmak bogumlarına yavaş yavaş bastırdım.

Başımı eline doğru eğdiğim için zaten uzun olan saçlarım şimdi gözlerimin önünü kapatmışdı. Saçlarımın arasından onu konturol ettiğimde ellerimize baktığını gördüm. Yaptığım işe tam dikkat odaklanmıştı.

Kanı nemli bez ile temizleyip gazlı bezi elime aldım. Her hareketimde yüz ifadesini konturol ediyordum ama yüzünde bi tek mimik bile değişmiyordu ve pür dikkat ellerimize bakıyordu

Gazlı bezi yarasına sürmeye başladığımda yüzüm istemsiz bi şekilde buruşdu. Yüzümü görmediği için Şükür ettim. Yüzümü buruşturduğumu görseydi iğrendiğimi düşüne bilirdi. Oysaki ben iğrenmiyordum acıdığını düşündüğüm için yüzüm benim iradem dışında bu hali alıyordu

"O adamı vurduğunuzda mı kanadı eliniz" gazlı bezi yarasının üstünde gezdirirken aramızdaki sessizliği bozarak konuştum. "Geldiğinizde görmedim de elinizde" diyerek ekledim

My Tiny Boy Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt