•10•

4.8K 415 425
                                    

Kim Taehyung

"Hayır, hayır y-yapma. Lü-lütfen yapma. D-d-dokunma bana, yapma lüt-fen"

Jungkook sayıklayıp duruyordu. Büyük ihtimalle kobus görüyordu. Bi kaç kez uyandırmaya çalışmıştım ama bi türlü uyanmamış, sayıklamaya devam etmişti.

Ben yan odadan Jungkookun sesini duyup geldiğimde sesi şu ankinden daha yüksekti. Yüzü ağlamaktan ve terden sırılsıklam olmuştu. Yüzünü sildiğimde ateşinin olduğunu anlamıştım. Tombul yanaklarına dokunduğumda bi ateş topu gibi yanıyordu. Uyandırmak istememin bi diğer sebebi de ateşinin olmasıydı.

Şu ansa ıslatdığım bezi alınına koymuştum. Hemen ateşini düşürmem gerekiyordu bu halde uyumamalıydı ama uyandıramıyordum bi türlü. Pijamasının gömleğinin düğmelerini açmaya başladım. Bedenini de ıslak bezle silersem ateşinin düşme ihtimali yüksekti aslında.

"Hayır.....h-hayır. A-anne lütf-fen s-s-sö-sözümüzü ge-ri ala-lım. Ben.... böyle yaş-ayamam. Anne..." Jungkook titrek sesiyle duraksayarak sayıklıyor, bazende yerinde hafif kıpırdanıp başını sağa sola çevirip duruyordu.

Jungkookun açığa çıkarttığım beyaz tenine baktığımda dalıp gidiyordum bi yerlere ama şu an olmazdı. Hemen kendimi toparlayıb diğer bezi elime aldım ve getirdiğim kabdaki soğuk suyun içine attım. Bezi çıkarıp güzelce sıktım ve Jungkookun o güzel tenine getirdim.

Bezi Jungkookun göğüsüne koyup aşağıya doğru sürükleyeceğim anda Jungkook titreyip uyandı. Muhtemelen soğuk su tenine temas edince irkilmişti.

"Tae-taehyung..." Daha gözlerini doğru düzgün açamazken konuşmaya çalıştı. Başını hafif hafif sağa sola döndürüyordu hâlâ.

Bu gün yaşadıkları yetmezmiş gibi bi de kabusun etkisinden çıkmalıydı. Ama ben kendime söz vermiştim hep onun yanında olup ona bu yaşadıklarını unutturacaktım. Aklında hep güzel anıların kalmasını sağlayacaktım.

Ama hep Jungkooka yaklaşmak istediğimde ve ya sadece konuştuğumda bi türlü arkadaş olduğumuzu ortaya artıyordu. Anlamıyordum neden hep bunu ortaya atıyordu ki? Hatta ben tanışdığımızda bile yakın olalım demiştim o da arkadaşca yanaşmıştı. Ben arkadaş istemiyordum, benim yeterince arkadaşım vardı. Ben onu  arkadaş gibi görmezken hep arkadaş olduğumuzu dile getirmesi beni sinirlendiriyordu.

"Taehyung.... Ü-üşüyorum Taehyung" Jungkookun sesiyle onunla dolan düsüncelerimden çıktım ve ona odaklandım.

"Ü-üstümü ört l-lü-lütfen T-taehyung" uzandım ve Jungkookun alnına koyduğum ıslak bezin üstüne düşen saçlarını geriye doğru ittim.

"Olmaz Jungkook. Ateşin var üşütmen normal ama üstünü örtemem lütfen bir az sabırlı ol şimdi doktor çağıracağım" dediğimde Jungkook iniltiyle karışık mırıldandı.

Az önce göğüsüne bastırdığım bezi kaymak gibi teninde aşağıya doğru sürükledim. Teni alev almış yanıyordu ve ben onun sıcak tenine temas ettiğimde kendimde hiç bulamadığım huzuru buluyordum.

Bezi yeniledim ve yeniden Jungkookun tenine getirip bu sefer kollarının altında hareket ettirdim.

Iki kolunun altını da ıslak bezle sildiğim gibi Jungkookun yanında yatakta oturduğum yerden ayağa kalktım ve Jungkookun baş ucuna gedip parmaklarımla saçlarını yeniden geriye doğru taradım narince.

"Jungkook ben şimdi telefonumu almaya gidip geliyorum, doktor çağırtdıracağım. Odada unuttum hemen alıp gelicem tamam mı?" Dediğimde Jungkook hafifçe başını aşağı yukarı salladı yattığı yerde. Aslında telefonumu alıp geri dönmem bir dakikamı bile almayacaktı ama Jungkooka söyleme ihtiyacı duymuştum işte.

My Tiny Boy Where stories live. Discover now