•12•

4.3K 379 545
                                    

"Ben seni anladım zaten, ben senin ufacık şortlar giymeni anladım. Zaten olan oldu, dokunan dokundu bu da görse ne olur kafasındasın sen değil mi?"

Taehyungun dediklerini duyunca başımı dizlerimden kaldırdım ve boş bakışlarla ona baktım.

Taehyung gerçektende kendinde değildi. Ne dediklerini biliyor, ne de yaptıklarını anlıyordu.

Taehyungun dedikleri kulağımda durmadan tekrarlandığı için gözyaşlarım çoğalmış, hıçkırıklarım sesli bi hale gelmişti.

Boğulmaya başladığım için artık odaya sığmayacağımı anladığım gibi koltuktan kalktım ve Taehyunga bakmadan kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim. Kapıya yetişmeme az kalmış Taehyung kolumdan tutup ona taraf dönmemi sağladı.

Gözyaşlarım yüzünden bulanık gördüğüm Taehyung üzerime doğru eğildi. "Nereye gidiyorsun?! Daha konuşacaklarımız vardı! Ha sen Kaini mi özledin yoksa?! Bak eğer öyleyse bırakırım! Söz bırakırım!"

Taehyungun bağırışları kulaklarımda çınlarken hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalıştım "B-bırakır mısın be-ni T-taehyung?"

Sözlerimi duymadan hâlâ kolumu sıkmaya devam ederken bi anda kapı çaldı. "Taehyung iyi misiniz? Bi şey mi oldu?" Bu Kainin sesydi. Bu sesi duyunca az da olsa rahatlamıştım.

"Jungkook orda mısın? Ses verin iyi misiniz?" Kapının gittikçe artan sesiyle Kainin endişelendiğini anlamıştım. Sesimi azıcık yükseltip cevap vermeğe halim bile yoktu.

"Bay Kim, Bay Jeon bi şey söyleyin" bu Sooyeonun sesiydi. O da kapıdaydı. O da merak etmişti

Taehyung bu sesleri duymuyormuş gibi üzerime eğilip bana öldürecekmiş gibi bakmaya devam ediyordu. Bakışları o kadar garipti ki sanki karşısında düşmanı var ama kıyamıyordu. Artık ne kadar kıyabilecekse.

"Ses verin artık. Açıyorum bak kapıyı" Kainin son sözlerini duyduğum gibi kapının gürültüyle açılma sesi geldi hemen ardından.

Ikimizde başımızı kapıya çevirdiğimizde Taehyungun başka tarafa bakıp bana odaklanmadığını  fırsat bilerek hışımla kolumu elinin tutuşundan kurtardığım gibi koşarak kapıya Sooyeon ve Kainin yanına ilerledim.

Yanlarına koşmamla Kai bileklerimdem yakaldı ve baştan aşağı bana bakıp bi şey oldu mu diye konturol etti.

Taehyungun dedikleri hâlâ beynimde dolaşırken gözyaşlarım daha da artmaya başladı, hıçkırıklarım hızlanıp beni boğmaya başladı. "Jungkook iyi misin?" Kainin endişeli sesiyle daha da sesli ağladım.

Kai bileklerimi bıraktı ve hemen uzanıp bana sarıldı. Kainin bu hamlesiyle şaşırsam da  kollarımı onun beline sardım ve başımı göğsüne gömüp mümkünmüş gibi daha da çok ağladım.

Kaç dakka orda öyle sessiz durdum bilmiyorum ama herkes benimle birlikte sesini çıkarmadan öyle duruyordu. Sabahtan beri bağıran Taehyungun nefeslerinin sesi bile gelmiyordu.

Kai beni sakinleştirmek için elini sırtımda aşağı yukarı kaydırırken hafiften gözlerim kapanmaya başladı. Ağlamamın verdiği yorgunluktan şurada ayak üstünde uyuyabilirdim.

Başımı Kainin göğsüne daha da gömüp gözlerimi kapattım. Etrafın sessizliğinden olsa gerek ağırlığım bilinçsiz bi şekilde Kainin üstüne iniyordu.

Her taraf tamamen kararıp, tüm ağırlığım tamamen Kainin üstüne düştüğünde her zaman ağladıktan sonra uyuya kaldığım gibi uykuya daldığımı anladım.

Uyku beni kendine çekerken tek hatırladığım şey Kainin kısık sesi oldu.

"Taehyung ilaçlarını içmedin mi?"

My Tiny Boy Kde žijí příběhy. Začni objevovat