15

93 10 2
                                    

Hyunjin

Las Vegas'tan gitmemize 3 hafta kalmıştı. Gerçekten burayı çok sevmiştim keşke eve gitmeseydik.

"Hyunjin?" dedi Jeongin boğuk bir sesle.

"Hm?"

"Uyu artık."

"Neden?"

"Sana sarılmam gerektiği için uyu artık." dedi. Telefonumu kapatıp Jeongin'in yanına uzandım. Uzandığım anda beni sarmıştı.

"Sanki hiç sarılmıyormuşsun gibi yapma."

"Sus."

"Tamam." dedim ve bende uyudum.

--------

Uyandığımda hala her yer karanlıktı. Tuvalet için kalmıştım zaten çokta birşey yoktu hani. Telefonumu alıp ekranın ışığıyla etrafa baktım. Birşey haricinde herşey tamamdı. Jeongin yanımda değildi.

Ayağa kalkıp ışığı açtım ve tuvalete doğru ilerdim. Jeongin ortalıkta yoktu ve ben tuvalete giriyordum. Her neyse. Kapıyı açıp tam içeri girecekken Jeongin'i gördüm.

"Lan kapat şunu." dedi Jeongin kısık bir sesle.

"Tamam." dedim ve kapıyı kapattım. Çokta abartmaya gerek yoktu.
--------

"Bunu açıklamak istedigine emin misiniz?" dedi Minho.

"Neden emin olmayalım ki?" dedi Jeongin.

"Moonhyuk'un kulağına giderse sizi yaşatmaz."

"Bizde onu yaşatmayız." dedim.

"Hahahahaa, çok komiksin sen ya." dedi Jisung.

"Öyleyimdir."

"Kesin kavga etmeyi. Geliyorlar." dedi Jeongin. Hepimiz kızların geldiği yere doğru baktık. Evet geliyorlardı. (hyun?! sen cok zekisin!!)

"Selam."

"Selam."

--------

"Arkadaşlar hepimiz birbirimizle çıkıyormuşuz amk."

"Gerçekten lan."

"Her neyse ben gidiyorum artık." dedi Jeongin ve ayağı kalktı. Bende kalktım.

"Sevgilim nereye ben oraya."

"Hanımcı." dedi Minho.

"Evet, öyleyimdir. Ve önce sen kendine bak. Jisung izin vermese bir bok yapamayacaksın." dediğimde Jeongin bileğimden tutup konuştu.

"Hadi biz gidelim artık. Görüşürüz." dedi gülerek ve beni çekiştirerek odaya goturdu. Bu kadar istekliysen söyle Jeongin.

"Napıyorsun sen?" dedi.

"Asıl sen napıyorsun? Neden beni odaya getirdin?"

"Moonhyuk oradaydı. Bizi dinliyordu sanirim."

"E dinlesin. Nolacak ki?"

İç çekip "Farkın da değil misin? Adam bana takıntılı diyorum. Sen hala nolacak diyorsun."

"Ee napacagız şimdi?"

"Bilmiyorum." dediğinde kapı çalmıştı.

"Merak etme o değildir." dedim ve kapıyı açtım. Evet gelen kişi o değildi Chan ve Min'di.

"Selam çocuklar."

"Selam." dedi Jeongin yanıma gelip.

"Bunu size Moonhyuk vermemi istedi de." dedi Chan bana bir paket uzatırken.

Paketi alıp tekkür ettim ve kapıyı kapttım.

"Bu ne olabilir ki?" Jeongin elimden alıp paketi yırttı. İçinden çıkan şey ise kondom du.

"Sapık mı bu?"

"Evet. Hem de harbi sapık."

"Off, taktı işte bana, bize ya."

"Ya bu kadar kafaya takma bence." kondomları alıp bir posetin içine koyup dışarıda ki çöp kutusuna atmıştım. Büyük bir çöp kutusuydu ve kokan şeyler haricinde herşeyi içine atabilirdik.

"Bak işte bu kadar." dedim Jeongin'e bakarak.

Jeongin "Ya." dedi ve yuzunu kapatıp yatağa otrdu. Bende yanına oturdum ve elimi sırtına koydum.

"Noldu şimdi?"

Jeongin ellerini yüzünden çekip bana bakarak konuştu.

"Hyunjin. Ayrılalım mı?"

--------

eheh

final yapmam daha ama kissing in the moonlight yazarken aklıma geldi bunun sadece 2 bolumunu yayınladığım 14e kadar yayınladım

bu arada only for a minute i kaldırdım haberiniz olsun

oy vermeyi unutmayın

gorusuruuuzz

Race///hyuninWhere stories live. Discover now