7. Bölüm

103 20 13
                                    

Hyunjin ve Changbin gittikten sonra, evde derin bir sessizlik olmuştu. Chan içeri geçmiş kendini koltuğa bırakmıştı.

Seungmin, o hâlâ kapının orada bekliyordu.

Yere çöküp, Hyunjin'in ona verdiği inci kolyeyi inceliyordu. Boynundan çıkarmak istemediği için başını eğerek kolyeyi görmeye çalışıyordu. Böyle yaparak pek göremiyor olsa da sorun etmedi.

O sırada yanına gelen Felix'e bir bakış attı. Garip bakıyordu. Gülümsüyor ama bu gülümseme sinsi bir gülümsemeydi.

Seungmin'in yanına gelip onun gibi yere oturdu. Yüzünde ki gülümseme yerini koruyordu.

"Nerelere daldın öyle?"

Gözlerini kısarak arkadaşına baktı. "Ne öğrenmek istiyorsun?" gizli bir konu konuşuyor gibi bir halleri vardı. İkisi de bu şekilde hissediyordu.

"Sadece boynunda ki kolye ve ona saatlerce bakmanı diyordum." Seungmin tekrar kolyeye baktı.

"Hiç sadece güzel bir kolye. O yüzden bakıyordum."

Şimdi de Felix'in kesin öyledir dermiş gibi elini sallayıp yaptığı yüz şekline baktı. Bazenleri arkadaşı konusunda endişeleniyordu.

"Kesin öyledir kardeşim. Dikkat et başka bir şey olmasın." Bunu söyleyip Seungmin'in yanağından öptü ve oturduğu yerden kalktı. Gidecekken arkasına dönüp yerde oturan bedene bakarak. "Ama olursa gelip bana söyle tamam mı?"

Felix'in bir şeyler ima etmeye çalıştığını anlamıştı Seungmin. Bunu düşünmek bile kızarmasına yetmişti.

Şimdiye kadar kimseyle bir ilişkisi olmamıştı. Ama şu an içinde ki his onun hoşuna gitmişti. Birine karşı bir şeyler hissetmek böyle bir duygu muydu?

Daha fazla orada durmadan ayağa kalkıp odasına girdi. Diğer iki kişi kendilerine bir şey demeden gitmesini normal karşıladılar. Çünkü ikisi de biliyordu, şu an kendisiyle yalnız kalmalıydı.

Seungmin girdiği odanın kapısını kapatıp aynanın karşısına geçti. Yüzüne bakınca kızarmış yanaklarını eliyle kapattı. Yüzü gerçekten yanıyordu.

Aynaya bakmayı kesip dolabına ilerledi. Üzerindeki rahatsız eden kıyafetlerden kurtulmak istiyordu. Felix seçmişti kıyafetlerini. Uzun zaman sonra böyle kıyafetler giymek garip hissettirse de, içlerinde güzel hissetiğini inkar edemezdi.

Kıyafetleri çıkarıp pijamalarını giyerek derin bir nefes aldı. Yüzünü yıkamak için lavaboya girdi. Soğuk suyla yüzünü yıkmak onu biraz daha iyi hissettirmişti.

Yatağına yatıp oyuncak tavşanına sarıldı. Günü düşünürken bazı noktalarda yine yüzünü kapatıyor utancını gizleyemiyordu.

Son olarak Hyunjin'i ve ona verdiği kolyeyi düşündü. Çıkarmamıştı kolyeyi. Elini boyuna götürünce hissettiği minik boncuklarla gülmesemişti. 'Aldığım en güzel hediyelerden biri bu' diye geçirdi içinden.

Zaten daha fazla düşünemeden kendini uykunun kollarına bırakmıştı.

Sonraki gün Hyunjin dersinin erkenden olması sebebiyle kampüse gelerek, ders saatine kadar kafeterya da beklemeye kar vermiş. Kahvesini alarak bir masaya geçerek oturmuştu.

Zamanın çabuk geçmesi için çizim defterini çıkarmış, aklında ki görüntüyü çizerken bir yandan da kahvesini yudumluyordu.

Yavaş yavaş şeklin alan çizimle, aklına dün yaşadığı anılar geldi.

İnci kolyeli kelebek.

Son çiziği de atarak çizimine baktı. Ona bakan şaşkın gözleri, güzel boynunda asılan inci kolyeyi. Aklında kalan her detayı eklemişti.

MODEL - hyunmin Where stories live. Discover now