Onca Çırpınışını/ 23

2.2K 301 471
                                    


En az 350 yorum sınırı dolarsa yeni bölüm gelir inşallah kardeşlerim...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

" Bir bakmışsın onca çırpınışını, onca çabanı ve emeğini bir hiç saymışlar, vefanı iki yüzlülük görmüşler..." dedi Şifa ağlayarak. Kocası gideli günler olmuştu ama hiç alamamıştı. Kapattığı telefonunu yine de dayanamayıp sık sık açıp kontrol edip tekrar kapatmıştı. Belki aramıştır ve ya mesaj atmıştır diye düşünerek. Ama her defasında yüreği sızlamıştı tekrar tekrar. Şimdi yine elinde ki telefonu kapatıp " sanki hüzün bulutları daima üzerimde gibi hissederek yaşıyorum bu hayatı... Sanki kendimi çok değersiz hissettiren bir ağırlık var daima yüreğimde... Ben böyle değildim! Yıllar yılı herşeye rağmen dimdik ayakta durdum...! Alnım ak yüzüm pak yaşadım ailemin yaşadıkları yüzünden bana da çamur atmaya uğraşanlara inat...! " dedi.

Elinde ki tabakları makinaya yerleştirirken " Ben kimseye borçlu kalamam, kendimi satın alınmış bir kadın muamelesi görmeye dayanamam...! Bu adam nikahlı kocam dahi olsa böyle görünmeye dayanamam... Şu kremlerimden çıkan klinik testler ve dermatolojik denemelerin sonuçları çoktan çıkmış olmalıydı... Ama çıkmışsa bile benim haberim olmamıştır... Şimdi numaram da kapalı... Hastenedeyken patronumu arayıp istifa ettiğimi bildirmiştim doğru dürüst bir açıklama yapmadan... Çok şaşırmıştı ama kısa kesmiştim..." deyip hüzünlü bir şekilde " o kadar borcumu karşılamaz ama yine de birazını verirdim de, yok olup giden öz güvenim biraz yerine gelirdi. Kocam dahi olsa karşısında başım dik olurdu..." dedi.

******

Tunç için de zordu çoğu şey. Keza karısını çok merak ediyordu ama defalarca numarasına parmağını dokunup basamadan geriye koymuştu. Annesi de sanki inat etmiş gibi karısı hakkında tek kelam etmiyordu. Ama ablaları ikide bir " annemiz yeni gelin oldu Tunç... Bir görsen ayakları yere bamıyor... Mutfaktan çıkmıyor geline iş yaptırmamak için..." diyorlardı. İşte Tunç'un da delirmesine sebep buydu
" demek şartlara uyumuyorsun Şifa?! Ama görüşeceğiz...! Ben annemi gözümden sakınırken..." diyordu.

Cevriye hanım gelininin yüzünü güldüremek için elinden geleni yapıyordu ama yetmiyordu farkındaydı. Kızlarına defalarca " bu kız bizim gelinimiz... Bizim oğlumuz alıp geldi şu garibi... Böyle yapmayın etmeyin, dışlamayın günahtır... Herkes aynı değildir... Nevin'i ne kadar çok sevdiniz ben biliyorum... Ondan gördüğünüz yıkımı bu günahsıza yüklemeyin... Bende sizin gibi yıkıma uğradım o kız ve ailesi tarafından... Evimize hergün doktorlar geliyor bizim için o zamandan beri... Önceden bu kadar sık rahatsız olmuyorduk biliyorum... Ama ben tüm bunların bedelini Şifa'nın üzerine yükleyip, zulüm etmiyorum... Biliyorum ki, kimse kimsenin günahını ödemek zorunda değil... Kardeş kardeş birbirinize sahip çıkın... İleride bakacak yüzünüz olsun kardeşinizin eşinin yüzüne... Allah o Nevin'i bildiği gibi yapsın... Benim merhametli çocuklarımın da dengelerini bozdu... Sizler böyle değildiniz... Sizleri böyle görünce kahroluyorum bunlar benim çocuklarım olamaz diyorum... " dese de fayda etmiyordu.

Cevriye hanım yine üzgün bir şekilde odasında oturmuş kara kara düşünüp duruyordu geliniyle oğlunun durumunu. Yine geliniyle kızlarının durumunu ama bir çıkış yolu bulanıyordu yine " garibin kimseye ağzını açtığı da yokki... Zaten çok konuşmuyordu son olandan sonra kocası da küçük görür gibi yapınca iyice içine kapandı hiç konuşmaz oldu... Benimle bile çok az konuşur oldu... Halbuki benimle konuşmayı sevdiğini diyordu..." dedi iç çekerek.

Telefonu çalınca " kayıtlı olmayan bir numara kim acaba " deyip açtı.

" Evet benim Cevriye Kılıçaslan... Siz kimsiniz?" Dedi.

" Ben Hande Gümüş... Şifa'nın patronunun eşiyim... Kusura bakmayın rahatsız ettim ama mecbur kaldım sizi aramaya... Şifa'nın numarası kullanılmıyor sanırım... Günlerdir bizde bir çıkış yolu aradık... Sonunda Asya'dan öğrendik avukat Tunç beyle evlendiğini... Ve bize sizin numaranızı verdi... Kaynanası çok iyi ve anlayışlı bir kadın onu arayın...dedi özellikle... Şifa'nın yaptığı kremler testlerden başarıyla geçti... Yani izni olursa üretime başlamak istiyoruz... Ama patentini alması lazım... Zaten o biliyor ne yapılması gerektiğini... "

Sabrı Sükut 8. Seri ( Esaret Hayat )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin