14.Bölüm: Ateşli Hediye

283 55 11
                                    

Keyifli okumalar...

***

Dilimin üzerinde onlarca güve dans etmiş gibi bir tat vardı. Bir an için şarabı fazla kaçırıp Martia'nın bana kuvvetli bir tonik verdiği – tadının hep biraz buğday güvesi gibi olduğunu düşünürdüm- için bu halde olduğumu sanıp homurdandım. Yatağımın yeterince yumuşak olmadığını, üzerimden attığım kalın örtülerin ardından tenimi sert soğuğun kucakladığını fark edince hızla ayıldım.

İlahların gökyüzünü yaran şimşekler ile cezalandırmasını şiddetle dilediğim ileticim beni o iğrenç şifalı otları yemeye zorlamıştı. Öfke benliğimi ele geçirip parmaklarımın kıvrılarak yumruk haline gelmesine neden olurken başımı hızla çevirip bana ihanet eden adamın yerini tespit etmeye çalıştım.

İlk fark ettiğim uyurken beni yalnız bıraktığıydı. Hatta küçük kamp alanımızı bile terk etmişti. Tüylerim diken diken olurken birkaç saniye önce üzerimden attığım kalın kürkü avuçlayıp bedenime doladım. Neredeyse sönmeye yüz tutmuş ateşin kan dolaşımıma yardımcı olmak için yetersiz olduğu kesindi.

En son istediğim düşük sıcaklık yüzünden kaybedilecek parmaklardı. Tüccarları, asilleri hatta kraliyet ailesini bile dolandırıp ellerimin bileklerime bağlı kalmasını başarmışken Kırmızı Fener'in en yetenekli hırsızının sonu böyle gelse bütün krallık buna kahkahalar ile gülerdi. O yüzden ateşin yanında içmem için bırakılmış suyu alıp ardından hızla kürkten sığınağıma gömüldüm.

Ağzımdaki berbat tattan kurtulmak için kocaman üç yudum alırken beni koruyacağını söyleyen Ripreus'un ben uyurken ve savunmasızken ortalıktan kaybolması yeni bir öfke dalgasını zihnimde canlandırmak üzereydi ki gözlerimin önünde bir sahne patladı.

Birbirine bastırılan dudaklar, hızlanan nefesler ve daha fazlası için sızlayan bedenimin çağrısı.

Genzime kaçan su ile elimdeki matarayı bırakıp sıkışan göğsüme vurdum. Gözlerim ışığa yakalanan bir tavşan gibi kocaman açılırken kısa kesitler halinde mağaranın karanlık tünelince yaşananlar zihnimi ele geçirdi.

İlahlar beni tepsin Ripreus'u öpmüştüm!

Avuçlarımı yüzüme kapatıp utanç içinde inlerken gerçekleri kabul ettim. Onu sadece öpmemiş, ona sataşmış, daha fazlası için onu teşvik etmiştim.

Kutsal olan her şey adına! Yıllarca beni eğiten Madam bu çaresiz halimi görse Kadife Lale'ye bir daha adım atmama izin vermezdi. Yeniden umutsuzlukla inleyip gözlerimi yumdum. Bir erkeği ilk öpüşüm değildi. Lanet olsun ilk öpücüğümü Kırlangıç Limanı'ndaki adını bile anımsamadığım bir miçoya verdiğimde on iki yaşımdaydım. Rizzeler ile aynı parlak sarı tonda olan saçları dikkatimi çekmiş, onlara dokunmak için bakir dudaklarımı bu uğurda feda etmiştim.

Aradan geçen on bir yılda birçok erkeği öpmüştüm. Hatta öpmekten çok daha fazlasını yapmış tutkunun ateşten çiçeklerinin bedenimde filizlenmesine izin vermiştim.

Sorun barbar görünüşlü ileticimi öperken narin bir leydi gibi acemice davranmamdı.

Başımı hızla iki yana sallayıp yanaklarımı sertçe tokatladım. Bunun hakkında bayılmadan önce kendime söz verdiğimi de o an hatırlayıp yerine getirdiğim hakkında kendi kendime söylendim.

''Saçmalama Tia sorun o anki performansın değildi.'' Kaşlarım çatılırken sinirli çıkan sesimle devam ettim. ''Elbette sorun bu değil. Sınırı aştım. Hem de en kötü şekilde aştım.''

Benim hayattan zevk alan taraf Ripreus'un ise fazilet zincirleri ile tutsak olmayı seçen taraf olduğu konusunda anlaşmıştık. Ripreus ile karakterlerimiz ve değerlerimize karşı ön yargılı olmayacağımıza söz verdikten sonra ben gidip hepsini paramparça etmiştim.

ŞARLATANحيث تعيش القصص. اكتشف الآن