16.Bölüm: Yansıma

209 50 0
                                    

Keyifli okumalar...

***

Kaslarımı gevşetip zihnimi boşaltan ılık kütlenin içinde günlerdir olmadığım kadar rahattım. Kıyafetlerimi yıkamam ve Ripreus dönmeden önce kıyıya çıkıp kurulanmam gerektiğini bilsem de gölden çıkma fikrine kendimi ikna edemedim.

Tam da bu nedenden ciğerlerime doldurduğum hava ile sırt üstü suyun üzerinde süzülürken açıkta kalan tenimi gıdıklayan hafif rüzgarla gözlerimi yumdum.

Ne kadar o şekilde süzüldüm bilmiyorum ama güneş bulutların arkasına saklanmaya karar verdiğinde üzerime düşen gölge serinlik oluşturunca gözlerimi araladım. Derim ısı farkından gerilirken gölün yüzeyindeki buhar da yoğunlaşmıştı. Görüş alanım koruya varmadan önce tırmandığımız tepedeki gibi gri bulutlar ile sarmalanırken zamanın tahmin ettiğimden hızlı aktığını fark ettim.

Zemine ayaklarımı basıp kıyafetlerimi hızlıca yıkamak için harekete geçtim. Gömleğimin belini pantolonumdan kurtarmak için uzanıp çekiştirdim ama kumaş ıslanıp ağırlaştığı için kemerime takılınca kaşlarımı çatıp aşağıya baktım.

Çıplak ayaklarım ve baldırlarımı saran pantolonumun yanında dalgalanan suda üst bedenimin görüntüsü beni karşıladı.

Zihnimde bir anda yansıma kelimesi alev aldı.

Aynalar hakkında alay ile konuşup dururken bir su birikintisinde oluşan aksimin de aynı görevi yerine getirebileceğini düşünmemiştim. Aslında inatla Ripreus'un beni gölden uzak tutması bu olasılığın düşünülmeden elenmesine sebep olmuştu.

Dudaklarım yarı şaşkın yarı heyecanla aralanmışken Şarlatan'ın kelime oyunlarına seven doğasına karşılık kıkırdadım. ''Başından beri yıkanmam gerektiğini söylemiştim.''

Keşfettiğim aksime gözlerimi dikip etrafımı çeviren buhar kütlesine aldırmadan beklesem de ilahi bir his beni kucaklayıp bulmam gerekene taşımadığı için kaşlarım çatıldı.

Neyi gözden kaçırıyorum?

Kısa süreli zafer hissim parçalara ayrılıp yeniden beni başladığım noktaya döndürürken iç çektim. Tamam, biraz da suyun içinde öfke ile tepinmiştim. Etrafımda yarattığım dalgalar durulup yansımamı yeniden durgun suda bana sunarken görüntümün Jukkai'de yer alan barbarların dişi versiyonu gibi göründüğünü düşünüp kendime çeki düzen vermek için harekete geçtim.

Karmaşa halinde ve yüzümün iki yanına yapışmış saçlarımı geriye atıp kızgın hareketlerim yüzünden omzundan kayıp köprücük kemiklerimi açıkta bırakan gömleğime bakıyordum ki dikkatimi gölün kıyısında büyüyüp dallarını suyun üzerine uzatan ağaçlardan biri çekti.

Dallarına tutunan yaprakların rengi kırmızı değildi.

Başımı hızla kaldırıp dalların sahiplendiği yeşil yapraklara bakarken suya girerken böyle bir ağaç görmediğime emindim. Üç gün önce adım attığımız koruda kırmızı yapraklı ağaçların dışında başka bir ağaç görsem kesin hatırlardım.

Tenim heyecanla karıncalanırken kendi etrafımda dönüp kıyıyı taradım. Buhar yüzünden görebildiğim alan kısıtlanırken kıyafet bohçamın kıyıda olmadığını fark edince sırt üstü uzanırken gölün diğer kıyısına kadar bedenimin sürüklendiğinin farkına vardım.

Başımı yeniden yukarı kaldırıp içgüdüsel olarak ağacın olduğu kıyıya doğru adımladım. Kıyıya yaklaştıkça kırmızı yapraklar farklı olanı yutmaya başlayınca bu manzaranın yalnızca gölün içindeyken göründüğünü anladım.

ŞARLATANDonde viven las historias. Descúbrelo ahora