13 : Tablo

220 58 118
                                    

***🌬

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***
🌬

Yorgundum.

Cesetlerin kokusu, burnumdan ; kılıcın kemiğe saplanırken çıkardığı o ses, kulağımdan ; babamın ölü gözleri, kesik derisi, kanlı kıyafetleri gözlerimin önünden gitmiyordu.

Yatakta bir o yana bir bu yana dönerken tüm bedenimin her bir zerresiyle ağrıdığını hissediyordum. Göğüs kafesim bana dar geliyordu, çığlık atmak, haykırmak istiyordum ancak ölüm boğazıma dolanmıştı. Sesimi çıkartamıyordum, serzenişte bulunamıyordum. Ağlamak istiyordum, yapamıyordum ancak sebebini de bilmiyordum.

Boş ve bir o kadar da anlamsızca, uzun bir süre duvarları izledim. Sessizdim. Kendi içime yeniden kapanmıştım. Dikenli tellerle kendi etrafımı sarmış, bu süreçte avuç içlerimi kanatmıştım. Korunurum sanmış ancak yine yaralanan ben olmuştum.

Ortada bir kılıç mevzusu vardı. Agiel. Ve bir de Seraphina. İyi miydi, kötü mü? Bilmiyordum. Anlayamıyordum. Ormanda bana yardım etmişti ancak neden? Öldürmekten zevk mi alıyordu? Sürgün edilmesinin sebebi bu muydu? Ya kılıç neyin nesiydi? O sesler. O çığlıklar. Kafamdan çıkmıyordu.

Bir de o iki adam vardı. İki birbirine zıt adam.

Koridor sonunda yankılanan ayak sesleriyle battaniyeyi üzerime daha da çektim, güneşin ilk ışıklarından kaçınmak istesem de odama gelecek insanlardan gizlenmek daha iyiydi. Sırtımı kapıya yüzümü pencereye döndüm. Gökyüzü sarıydı, altın gibi parıl parıldı. Ve ben burada, bembeyaz çarşafların üzerinde tüm karanlığım ve çıplaklığımla yatıyordum. En iğrenç, en kanlı düşüncelerim zihnimin en berrak olması gereken hücreciklerinde gezinirken kapı gıcırtısıyla birlikte zihnimi susturdum, gözlerimi kapattım.

Adım seslerinin bana yönelişini duyabiliyorken tanıdık koku burnuma doluştu. "Uyanık olduğunu biliyorum." Oğuz. Gözlerimi açmadım, hareketsiz kaldım. Ancak dudaklarımı oynatabildim. "Dünkü çiçekler için sağol." Sessiz kaldı. Yanıma geldiğini, kendime çektiğim dizlerimin hemen önüne oturduğunu yatağın çöküşünden anladım. "Gitmem gerekirdi."

Sormadım. "Diğer Lordlarla alakalı."
"Açıklamana gerek yok." derken gözlerimi usulca aralayıp zaten bana bakmakta olan yeşilliklerine baktım. "Seni anlıyorum." Başını öne eğerken gülümsedi. "Avcı."
"Efendim."
"Kime kırgın olduğunu biliyorum." Nedense aklıma gelen ilk yüzle dişlerimi sıkmıştım. "Kırgın değil, kızgınım. Başımıza gelen olayların arkasında hep o çıkıyor."
"Seraphina mı?"

"FENRYS!" diye haykırdım doğrulurken. "Ama evet o da var." Kıkırdadı.

"Diyardaki olayların ardında hiçbir zaman tek bir kişi yoktur minik ucube." Dil çıkardığımda sırıttı. "Burada kanlı ittifaklar vardır. Öyle ki bir kişiliğinin bir başka kişiliğinin ardından iş çevirdiği anlar olur."

AGİEL - Ruhun Kıvılcımı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin