Episode 7 : Vay canına Gerçekten mi?

144 16 188
                                    

Sh: " ahh, çocuklar. Buna ne diyeceğimi bilmiyorum. Birbirinizi seviyor olmanız güzel birşey fakat ikiniz de henüz küçüksünüz. O yüzden belli bir sınırı korumanız şartı ile bu ilişkiye razı olabilirim. Anlıyorsunuz değil mi? "

T: " anlıyoruz Shinobu - san. Siz hiç merak etmeyin. Herşey vakti gelince olur. "

Sh: " sana bu konuda güveniyorum Tanjiro. Eminim Kanao yu mutlu edeceksin. "

T: " elimden geleni yapacağım Shinobu - san. "

K: " evet nee san. Sen hiç merak etme. "

Beraber sohbet etmenin keyfi de bir başka oluyor doğrusu. Sohbet eden sayısı fazla olunca konuşulacak daha çok şey oluyordu. Bi kaç saattir bir sürü konudan bahsetmişlerdi. Tabii ki gene en az konuşan Giyuu ydu ve onu konuşmaya zorlasalar da o dinlemeyi daha çok sevdiğini söylüyordu. Konuşmanın fazla zahmetli bir şey olduğunu düşünüyordu. Huyu bu şekildeydi. Fazla konuşmak pek ona göre bişey değildi. Diğerleri de bunu bildiği için onun da ilgisini çekecek konular açıyorlardı.

Va hava kararmak üzereyken tekrar birlikte ava çıktılar. Günlerdir köyü temizlemek için canla başla çalışıyorlardı. köyün içi temizlenmiş olsa da orman çevresinde hala iblisler var olduğu için köye saldırı olasılığı yükseliyordu. Özellikle de elebaşları öldüğü için onun yerini almaya çalışan iblisler olabilirdi. Bunun için ormanda açılabildikleri kadar açılıp daha onlar köye gelmeden hepsini öldürmelilerdi.

Gene ikiye ayrılıp iki koldan ormanı dolaştılar. Ortalıkta çok fazla iblis ini ve insan kemikleri bulunuyordu. Bazılarını inlerinde yakalayıp yok etseler de diğerleri bir türlü karşılarına çıkmıyordu. Amaçları hashiraları güneş çıkana kadar oyalamaktı tabii ki. Böylece daha fazla hayatta kalabileceklerdi. Mümkün olduğunca iyi gizlenmeye çalışıyorlardı. Ama hashiralardan uzun süre kaçamayacaklardı.

Bu saklambaç oyunu giderek sinir bozucu olmaya başlamıştı. Özellikle de Giyuu için. Bu aptalca gizlenmeleri ve onları bulamamalarına epey sinirlenmişti.

G: " çıksanıza korkak pislikler! Korkunuzdan altınıza mı s*çtınız yoksa! Merak etmeyin, o saklandığınız deliklerden tek tek çıkartıp ağzınıza s*çacağım hepinizin! "

Sh: " anlaşılan onları epey korkutmuşuz Tomioka - san. Öyle ki karşımıza bile çıkamıyorlar artık. "

G: " ahh, onları bulmamız gerek Kochou. Ne kadar çabuk öldürürsek o kadar iyi. "

N: " ben korkak değilim. "

Önlerine baktılar. Çocuk tipi bir iblis duruyordu karşılarında. Onu görünce şaşırdılar. Koca iblisler onlardan saklanırken bu çocuk bir anda karşılarına çıkmıştı. Birbirlerine baktılar ve ellerini kılıçlarına götürdüler.

N: " ben korkak değilim. Ben Naoko yum benim adım Naoko korkak değil. "

Sh: " Naoko - Chan. Sen bir iblissin öyle değil mi? "

N: " benim adım Naoko. Evet. Naoko insan değil. "

Sh: " kaç tane insan öldürdün Naoko - chan? "

N: " benim adım Naoko. Naoko bilmiyor."

G: " adının Naoko olduğunu anladık. Neden sürekli adını söylüyorsun? "

N: " benim adım Naoko. Naoko nun sizi öldürmesi gerek. Sizler avcısınız. "

Sh: " yaşamanı isterdim Naoko - Chan ama haklısın. Maalesef ölmen gerekiyor. Öldürdüğün insanların bedeli için. "

N: " Benim adım Naoko. İblis kan tekniği! Daha fazla Naoko! "

Ağaçların arkasından büyülü 4 tane kukla çıktı. Bu kuklalar aynı Naoko ya benziyordu. Giyuu ve Shinobu kılıçlarını çektiler. Bu kuklaların ne yapabileceğini henüz bilmiyorlardı. Her türlü saldırı için hazır oldular. Bi anda yer sarsılmaya başladı. Shinobu ve Giyuu nun başı dönmeye başlamıştı. Bi anda etraf salıncak gibi sallanmaya başlamıştı gözlerinde.

Little butterfly: behind the curtainWhere stories live. Discover now