28

4.7K 327 62
                                    

haziran, 2023
_

ülkü'nün doğum gününü hep beraber kutlamışlardı yine aynı kafede, bu kez iki kişi daha katılmıştı aralarına önceki kutlamalardan farklı olarak; ömer ve yalın.

ülkü, ilk kez kendisi için böyle kalabalık bir masada bulunuyor olmanın verdiği keyifle neşeli konuşmalar yaparken ve aklına gelen her şeyi heyecanına yenik düşüp anlatırken diğerleri de yeni konuşmaya başlayan bir bebeği dinler gibi heyecanla dinliyordu ülkü'yü.

masada bulunan sekiz genç için de çok değerliydi ülkü. agah bunu en başından beri belli ederken, talu ülkü'nün nahifliği altında yatan inatçılığı seviyordu. kaan ülkü'nün kendine has tavırlarına bayılırken nihan ülkü'yü ülkü olduğu için seviyordu. ömer, önceleri farklı hisler beslediği güzel çocuğa karşı şimdi içinde yatan şefkatle bakıyordu. ali zafer ve yalın diğerlerinden biraz daha mesafeli olmalarına karşın, ülkü'nün nasıl nadide biri olduğunun bilincindelerdi. ve elbette batuhan için ülkü, her şey demekti. tepeden tırnağa, dıştan içe, her şeyiyle aşığıydı ülkü'ye. hayranlığını gizleyemeyeceği kadar yoğundu gözlerinden taşan duygular.

o gün karar verdiler hep beraber mezuniyet alışverişine gitmeye. hiçbiri pişti olmak istemiyordu ve elbette, birlikte vakit geçirmek için buldukları her bahane birer sebep olarak kabul ediliyordu.

anlaştıkları gibi zorlu center'a gittiklerinde nihan ve ali zafer, nihan'a elbise bakmak için ayrıldılar yanlarından. diğerleri birlikte takım elbise mağazalarına girip gözlerine çarpan modelleri denemeye başladılar.

kaan elleri cebinde diğerlerini izlemekle yetindi, "beni sikseniz takım elbise giymem" diyerek çoktan aklındaki kombini alacağı mağazayı belirlemişti.

agah koyu mürdüm renginde bir takım elbiseyle kabinden çıktığında talu uzun bir ıslık öttürdü. ayağındaki kahverengi kunduraları yine aynı renk kemerle tamamlamış olan sevgilisinin karizması karşısında ağzı sulanmıştı.

"çok yakışıklı görünüyorsun" derken rüyada gibi çıkmıştı sesi.

agah talu'nun bu haline gülümseyerek kumralın boynuna sıkı bir öpücük kondurdu.

agah'tan sonra talu seçtiklerini giymiş bir halde çıktı kabinden. krem rengi kumaş pantolonun üzerine aynı renkte bir yelek giymişti, içine basic bir tişört seçerken ayağında her zamanki gibi converse'leri vardı.

kim görürse görsün, tam talu'nun tarzı, diyeceği giysilerin içinde çok fazla kendisi gibi görünüyordu ve agah, talu'nun bu haline aşıktı.
"muhteşem görünüyorsun birtanem"

batuhan, krem rengi bir keten pantolonun üzerine seçtiği beyaz gömlek ve açık kahve ceketiyle kabinden çıktığında bu kez yutkunma sırası ülkü'deydi. çok kere inanamıyordu batuhan gibi birinin kendisine aşık olmasına fakat batuhan'ın sevgilisi olması gerçeği yüzünü güldüren en önemli detaydı.

"batuhan çok yakışıklı oldun! bu renk sana çok yakıştıı!"

heyecanla sarıldı batuhan'a. çünkü kendi seçtiği takım elbiseyle benzer tonlarda olmasını istediği için ülkü seçmişti batuhan'ın üzerindekileri. ve onun böyle muhteşem görünüyor olması ülkü'yü çok mutlu etmişti.

ülkü de seçtiği takım elbiseyle kabinden çıktığında hepsi bir ağızdan ıslık çaldı. bol ve dökümlü duran takım elbise içlerinden hiçbirisinde böyle mükemmel durmazdı.

"sevgilim, çok güzel görünüyorsun"

ülkü batuhan'ın kendisine attığı bakışların verdiği utançla kıkırdayıp tekrar üzerindekileri çıkarmak için kabine ilerlediğinde ömer ile yalın da ellerine geçen her takım elbiseyi deneyip güldürdü diğerlerini.

sendromsuz aşk | bxbDonde viven las historias. Descúbrelo ahora