29

4.1K 338 30
                                    

gecikme için özür dilerim, fakat bir türlü yoğunluğum bitmiyor artık fazlaca yoruldum bu akıştan ama maalesef kalabalık aile problemleri peşimi bırakmıyor...
ayrıcaaaaaa son bölüme 200 oy 50 yorum gelir diye de bekledim bir süre ama gelmedi :/// neyse artık bir sınır koymadan devam edeceğim ~
iyi okumalar 💛


haziran, 2023
_

haziranın ortasına geldiklerinde artık liseden tam anlamıyla mezun olmuşlar ve haftasonlarını üniversite sınavı ile geçirmişlerdi. artık önemli eşik olarak görülen kısmı atlatmanın vermiş olduğu rahatlıkla dinlenmeye ayırıyordu her biri vaktini.

agah günlerini babasıyla geçirirken talu dedesinin çiftliğine gitmişti. ömer babasının yanına kanada'ya giderken yalın ömer'den kilometrelerce uzakta olmanın üzüntüsüyle kendisini odasına kapatmıştı. ali zafer ve nihan, aileleriyle birlikte marmaris'te tatile gitmişti sınav sonrası. kaan da son sürat konservatuar sınavlarına hazırlanıyordu tıpkı ülkü'nün yetenek sınavına hazırlanması gibi.
batuhan da tüm gün, resim yapan ülkü'nün yanında oturup bazen onu izliyor bazen sessizce oyun oynuyordu.

"talu'nun son hafta ingilizce dersinde okuduğu şiiri hatırlıyor musun"

ülkü'nün resme ara verdiği an elindeki telefonunu kenara bırakıp mırıldandı batuhan. ülkü anında gülerek başını aşağı yukarı sallayıp yatağında uzanan batuhan'ın göğsüne başını yaslayarak bir kolunu beline sardı.

"seviyorum your eyes
because onlar very nice
bir kerecik look at me
sonra don't forget me demişti agah'a bakarak."

beline sarılan kolu okşarken ülkü'nün saçlarından öpüp kıkırdadı batuhan.

"çok şapşal bir çocuk ya"

ülkü de kıkırdayarak başını uzandığı göğüste hafifçe hareket ettirdi.
"sınav sonuçları açıklandığında ne olacak acaba? hepimiz farklı okullara düşeceğiz."

batuhan ülkü'nün saçlarını okşarken "ben seni bırakmam, ikimiz aynı okulda oluruz" dediğinde ülkü başını hafifçe kaldırıp çenesini batuhan'ın göğsüne yasladı.

"ama sen spor akademisi istiyorsun ben güzel sanatlar. her halükarda ayrı yerleşkelerde olacağız."

batuhan iki elini ülkü'nün yanaklarına yerleştirip elmacık kemiklerini baş parmaklarıyla okşarken mavi-yeşil gözlere odaklandı.
"ayrı kampüslerde olsak dahi, her sabah seni ben bırakacağım ve her gün okul çıkışında yine ben alacağım seni. asla ama asla yalnız bırakmayacağım. zaten çok özlerim ki ben seni. alıştım her gün yan yana oturup ders dinlemeye şimdi böyle saatlerce ayrı kalacak olmak beni üzüyor."

ülkü batuhan'ın kahve gözlerindeki duyguların verdiği hissiyatla gülümseyip yanağından öptü.
"beni hiç ama hiç yalnız bırakmayacağını biliyorum sevgilim"

batuhan ülkü'nün kendisine "sevgilim" demesiyle afallayarak şaşkınca bakakaldığında ülkü bir kahkaha attı.

"bir daha der misin n'olur ülkü'm. rüyada olmadığıma ikna olmam lazım"

ülkü kıkırdayarak "sevgilim~" diye mırıldandığında batuhan ülkü'nün belini sıkıca sararak bedenini iyice kendisine çekti.

"çok ama çok seviyorum seni. çok aşığım sana. bir kerecik öpebilir miyim."

artık her zaman yanında yedek diş fırçası taşıyan batuhan ülkü'nün gözlerine istekle baktığında ülkü dişlerini gösterircesine gülerek başını salladı. batuhan ile öpüşmeyi seviyordu.
batuhan ülkü'nün sınırlarını aşmıyor onun istemediği hareketleri göstermiyor sadece sevgisini belli etmek istercesine öpüyordu. ve ülkü, bu tutumdan çok memnundu. yavaş yavaş alıştığı bu yakınlaşmaların kendisinde zorunluluk hissi yaratmaması kendisini çok özel hissettiriyordu.

sendromsuz aşk | bxbWhere stories live. Discover now