Bölüm 4

229 84 266
                                    

Neden buradayım?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden buradayım?"

Bugün 14. Kez kendime bu soruyu soruyorum çünkü simsiyah kocaman bir kutuda 2. Günüm. Ne kadar heyecan verici bir durum. Bir duvardan diğerine yürüyordum. Tekrardan. Tuvalet ve lavoba olan küçük kutunun içine girip çıkıyorum. Tekrardan. Odanın tam ortasında bulunan yer yatağına uzanıp siyah duvarı izliyorum. Tekrardan.

"Neden buradayım?"

Aptal mıydım?
Belki biraz.
Dikkatsiz miydim?
Fazlaca.

Tüm plan tam takır ilerlemişti. Gizli casusum aralarına uçup her şeyi dinleyip bana getirmişti. O gün oraya gitmemem için yalvarmıştı resmen, havlamıştı desek daha doğru olacak herneyse, ama eğer gitmezsem rehin aldıkları küçük çocuğu öldüreceklerdi.

Bakın benden kahraman falan olmaz olsa olsa anti kahraman olurum fakat o çocuğun ölmesine izin veremeyeceğim için azıcık kahramanlık yapmaya çalıştım. Her şey iyi gitmişti fakat ta ki bıçaklanana kadar. Sonra kontrolü kaybedip kendimi burada bu bulmuştum.

Koca siyah kutunun içinde...

Yer yatağına adeta kendimi attım. Elimi yavaşça yere değdirdim fakat etrafta hiç bir ses yoktu. Güçlerim nesnelerin öbür tarafını görecek kadar gelişmemişti lakin normal şartlarda sesleri duyabiliyordum. Şu an duymadığıma göre bir şeyler gücümü engelliyordu. Aman ne hoş.

Yan yatıp bacaklarımı kafama doğru çektim. Gözlerimi kapattım ve parmağımla yüzüğümün üzerini okşadım. Derin bir nefes verip yaklaşık iki aydır sağ bacağımda duran iltihaplı yaranın üzerindeki büyüyü kaldırdım. Normalde yaralarımı acil durumlar dışında açıkta bırakırdım fakat bu yara şişip iltihaplanınca büyüyle kapattım. Daha sonra da bu tarz iltihaplanma durumu olmasın diye yaralarımı büyü ile kapatmaya başlamıştım.

Gözümü kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

Uyandığımda tüm vücudum titriyordu. Dudaklarım çatlamıştı. Başımın ucunda birileri vardı ama o kadar halsizim ki gözlerimi açıp bakamadım. Yarayı yeniden kapattım. Bunu yapabileceğimi herkese göstermenin mantığı yoktu.

Vücuduma giren iğne ile uyuya kaldım.

İlaç etkisini yitirdiğinde kendimi sağ koluma bir serum bağlanmış şekilde yatarken buldum. Bir hastane odasındaydım. Yatağın tam karşısında bir televizyon vardı. Pencere bulunmuyordu.

Hafifçe doğrulmaya çalıştım ama tüm kemiklerim ortadan ikiye ayrılmışcasına ağrıyordu. Kendimi yatağa geri attım. Sol tarafımdaki dolabın üzerinde bir bardak su vardı. Çölde su bulmuşcasına kafama diktim. Bardağı yerine koyup tavanı izlemeye başladım. O an gözüme başımın hemen üstündeki kamera çarptı.

Doğrulup kameraya baktım. Kırmızı bir ışık yanıp sönüyordü. "Harika 2 dakikaya burada olurlar" diye düşünmeme kalmadan kapı açıldı. İçeri kırmızı saçlı kız, ismi artık her neyse, ile iki muhafız girdi.
Yüzüme mükemmel bir gülümseme yerleştirerek:

• GÖLGE •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin