Kamartajın kapıları hızlıca kapandı. Tüm büyücüler tetikteydi. Sadece büyücülerin nefes alış verişi duyuluyordu. Etrafta büyük bir korku yayılıyordu. Geçen her saniye gerginlik yükseliyordu. Tam ortada iki kişi duruyordu. Kırmızılı pelerinli bir büy...
Doğrulacağım sırada sol tarafımdan bir el tutup geri yatırdı.
"Tavsiye etmem." Diye fısıldadı Tom.
Kafamı ona doğru çevirdim. Yatağın hemen başında bir sandalyede oturuyordu. Üzerinde siyah bir gömlek ile pantolon vardı. Saçları her zamanki gibi taralı değil dağınık ve kıvırcıktı.
Battaniyeyi üzerime çekip onu izlemeye başladım. Tom kafasını yana eğip gülümsedi. Elini başıma koyup beni iyileştirmesine izin verdim. Başımdaki tüm ağrıyı yok ettiğinde geri çekildi.
"Günün sorusu sorayım mı?" Dedim Tom'a.
"Sor bakalım."
"Immm... Benim kıyafetlerim nerede?" Biraz tripli bir hava katmak için yavaş yavaş ve sözcükleri bastırarak konuşmuştum.
"Sargı bezlerini kıyafetlerinin üzerinden geçirmemi beklemiyordun değil mi?" Dedi Tom aptalca gülümseyerek.
Örtüyü omuzlarıma kadar çekerken gözüm Tom'un kucağında ki kitaba takılı kaldı. Yanlarında ki postitler...
"O benim kitabım mı!?"
Tom dizindeki Harry Potter kitabına baktı. Sonra bir şey unutmuş gibi gözlerini kaldırdı.